Bir şairden iktisat dersleri

04:0021/07/2024, Pazar
G: 21/07/2024, Pazar
Yaşar Süngü

Erzurum’un elektriği, okulu ve yolu olmayan bir dağ köyünde, 9 çocuklu birailede doğdu. İlk ve ortaokulu akrabalarının yanında okudu. Babası yıllar boyunca karlar üzerinde sırtında taşıdı. Kurt sürüsünün içinde kaldılar, birçok tehlike atlattılar. Tek amacı okumaktı. Ortaokul ikinci sınıfta çalışmaya başladı. Okuma hayatı boyunca ayakkabı boyacılığı, bulaşıkçılık, inşaatçılık ve fırıncılık yaptı. Ortaokulu ve liseyi birincilikle bitirdi. Üniversitedeyken yüz gecesini Erzurum Tren Garının banklarında

Erzurum’un elektriği, okulu ve yolu olmayan bir dağ köyünde, 9 çocuklu birailede doğdu.

İlk ve ortaokulu akrabalarının yanında okudu.

Babası yıllar boyunca karlar üzerinde sırtında taşıdı.

Kurt sürüsünün içinde kaldılar, birçok tehlike atlattılar.

Tek amacı okumaktı.

Ortaokul ikinci sınıfta çalışmaya başladı.

Okuma hayatı boyunca
ayakkabı boyacılığı, bulaşıkçılık, inşaatçılık ve fırıncılık
yaptı.

Ortaokulu ve liseyi birincilikle bitirdi.

Üniversitedeyken yüz gecesini Erzurum Tren Garının banklarında geçirdi. Şiirlerini burada yazdı.

1990 yılında Türkiye Diyanet Vakfı ‘N’at-ı Şerif Büyük Ödülü’nü kazandıran ‘Yağmur’ şiirini yazdı.

2001’de
profesör
oldu, danışmanlık şirketi kurdu.

SPK üyesi ve Merkez Bankası Meclis Üyesi olarak görev yaptı.

Şiir yazmayı hiç bırakmadı.

Kim bu adam;
Nurullah Genç.

5 yıl önce GZT’de yayınlanan sohbetin başında Nuriye Çakmak Çelik şairimizi böyle anlatmış.

Hafta içinde
Vav TV’de yüzler ve izler
programının konuğuydu Nurullah Genç. 2 saatin nasıl geçtiğini anlayamadık.

İzleyenlerin sohbetten büyük keyif aldığına eminim. Nurullah Genç’in hikayesi 2 saatte bitmedi ve bu hafta hikâye kaldığı yerden devam edecek.

Geçen haftayı kaçıranlar bu haftaki sohbeti kaçırmasın.

Şairin iktisat, ekonomi ve para konusunda ezber bozan düşünceleri var.

**

Nurullah Genç’in sohbetin ortalarında anlattığı oduncu hikayesi verimli çalışmanın, başarının en kısa hikayesidir;

Hattat İsmail Efendi
dedelerinden kalan mirasla geçimini sağlayan ve hattatlıkla sadece meşgul olma amacıyla ilgilenen bir insandır.

Bir gün arkadaşı şöyle der: Üstat böylesine büyük hattat olmayı nasıl becerdin, nasıl başardın bunu sırrı nerede saklı.

Hattat İsmail Efendi, “
Beni bir oduncu böyle başarılı bir hattat yaptı
” der ve anlatmaya başlar; Akşam bahçemde kırılacak büyük büyük ağır

kütükler var ve bekliyorum ki oduncu gelsin.

O gün de ikindiden sonra hiçbir oduncu bizim sokaktan geçmiyor.

Oduncu demek de zaten iri yarı, pazısı kuvvetli, güçlü adam demektir.

İki balta asar iki omzuna sokakta gür bir sesle “
oduncu
” diye bağırır.

Odun kırmanın saati bir altındır.

Akşam oldu bugün oduncu geçmedi derken kısık bir ses duydum; Baktım ki bir oduncu.

Orta yaşlarda cılız bir adam elinde iki değil bir tane baltası var.

Dedim ki bizim kütükleri bu adam kıramaz.

Tam içeri giriyordum ki vazgeçtim ve ona doğru seslendim;

-Amca bakar mısın?

Bizim odunlar var kırılacak kırar mısın?

-O da “Benim işim odun kırmak evladım, sen göster bana.

-“Ne kadar ücret alırsın kütükler için”.

-Baktı kütüklere “iki altın” dedi.

-Amca “bir altın” değil mi?

-“Evladım benim ücretim 2 altın”.

-“Ne kadar sürede kırarsın?” dedim.

-“Bir saatte kırarım” dedi.

-”Kır” dedim ve pencereye çıktım onu seyrediyorum.

-Adam odunları kırmadan önce onları elinde çeviriyor, etrafına iyice bakıyor ve yere koyuyor bir vuruşta kırıyordu.
Bütün kütükleri

aynı şekilde önce elinde çevirdi sonra koydu ve tek vuruşta kırdı. En budaklı parçalara bile bir defada vurup parçalıyordu. Bir saatte bitirdi. Ben şaşkın ve mahcuptum.

Yanına geldim, tuttum elinden öptüm, “Hakkını helal et” dedim.

İki altını verdim giderken, “Dur amca gitme bana bunun sırrını ver” dedim. -Evladım sen ne garip bir adamsın. Bana iki saatlik bir iş verdin ben

onu bir saatte yaptım, bu emeğin karşılığında sen bana iki altın verdin, şimdi benden 50 yılın sırrını bedava istiyorsun.

-Eee amca ne istiyorsun?

-Evladım bir cümle daha söylerim iki altın daha alırım.

-Çıktım iki altın daha getirdim.

-Dedi ki “evladım sen cömert bir adamsın cümlelerin sınırı yok.

Anlattıklarımı dinle bakalım; Sen ne iş yapıyorsun”

Dedim ki “Ben hat sanatı ile uğraşıyorum dededen kalma varlıklıyım bu köşk benim”.

Evladım hat sanatında başarılı olmak istiyor musun?

Evet dedim.

-“Sen hiç rüyanda mim çizdin mi?”

-“Hayır”.

“Vav”

-“Hayır”

-“Elif”.

-“Amca ben ne hat gördüm ne hat çizdim rüyamda”.

-“Evladım senden hattat olmaz” dedi.

-“Neden amcam?

-“Oğlum bak ben 50 yıldır oduncuyum bugün bile hala rüyamda sabahlara kadar odun kırıyorum.
Eğer hayallerini rüyana sokamazsan başarılı
olamazsın”.

-“Oduncu ihtiyar iki altınımı aldı ve gitti.

İşte benim mürşidim bu oduncudur. O gün bu gündür ki rüyalarımda ben vav görüyorum mim görüyorum elif görüyorum.”

Prof Dr. Nurullah Genç
ile sohbetin sonunu şöyle bağlayalım;
“İnsan bir koltukta bir karpuza mahkûm edilmiş bir varlık değildir. Bu bizim için bir
tuzak
deyimdir.

Aynı anda üç farklı alandailim tahsil edebilir.

Yedi alanda o günün profesörüydü;
Biruni mesela, İmam Gazali, İbn Haldun.”
#Nurullah Genç
#şiir
#iktisat