Amerika’yı yeniden keşfetmek

04:009/08/2023, Çarşamba
G: 9/08/2023, Çarşamba
Yaşar Süngü

“Eşitsizlik büyümeyi desteklemez, olsa olsa köstekler.” diyor ünlü ekonomist Stiglitz ve ekonomik durgunluktan en fazla orta sınıfı oluşturan ücretlilerin, esnaf ve sanatkarların ve serbest meslek sahiplerinin zarar gördüğünü ancak en derinden yaralanmaların işlerini kaybedenlerde görüldüğünü söyler. Ekonomik durgunlukla yeni bir iş bulamayanların aramaktan vaz geçip iş gücü piyasasından çekildiğini, orta yaştakilerin ise yeni iş bulma umudunun neredeyse hiç kalmadığına dikkat çeker. İş dünyasındaki

“Eşitsizlik büyümeyi desteklemez, olsa olsa köstekler.”
diyor ünlü ekonomist Stiglitz ve ekonomik durgunluktan en fazla orta sınıfı oluşturan ücretlilerin, esnaf ve sanatkarların ve serbest meslek sahiplerinin zarar gördüğünü ancak
en derinden yaralanmaların işlerini kaybedenlerde
görüldüğünü söyler.

Ekonomik durgunlukla yeni bir iş bulamayanların aramaktan vaz geçip iş gücü piyasasından çekildiğini, orta yaştakilerin ise yeni iş bulma umudunun neredeyse hiç kalmadığına dikkat çeker.

İş dünyasındaki bu durgunluğun
yarına
olan güvensizliği artırdığını, yaşam standardının düşmesiyle
sosyal dokunun
da değişmeye başladığına işaret eder.
Bu süreçte gençlerin de tek başlarına yaşamayı sürdüremediklerinden ailelerinin evine dönmeye başladığını ve evliliklerini erteleyip
birlikte yaşamayı
uzattıklarını vurgular.

***

Bugün 80 yaşında olan ekonomist
Joseph Stiglitz
1992-2000 yılları arasında ABD Başkanı
Clinton’un
ekonomi baş danışmanı, 2000 yılından sonra da Dünya Bankası baş ekonomistliği görevlerinde bulunurken edindiği tecrübeleri kitaplaştırmış.
“Eşitsizliğin Bedeli”
ismiyle Türkçe’ye çevrilen kitabında devleti yönetenlerin aldığı
ekonomik kararların
toplumları nasıl etkilediğini ve dönüştürdüğünü anlatıyor.
ABD ekonomisinin küresel ekonomide nasıl etkin olduğunu,
IMF’nin
yardım bahanesi ile Türkiye örneğindeki gibi gelişmekte olan ülkeleri nasıl dışa bağımlı hale getirdiğine şahit olmuş.
Danışmanlık yaptığı
Dünya Bankası’na
da oldukça sert eleştirileri var ünlü ekonomistin.
2000 yılından bu yana üniversitede hocalık yapan
Stiglitz’in
yukarıda ismini verdiğim kitabından bazı pasajları yeniden okursak günümüz ekonomisine daha farklı bir pencereden bakabiliriz.

***

“2007-2008 Mali Krizi ve onu izleyen duraklama, çok sayıda Amerikalıyı işlevini yitirmiş bir kapitalizmin bulanık sularında yüzer-gezer halde bıraktı. Aradan geçen yıllara rağmen durum hala düzelmiş değildir.

Kriz ortaya koydu ki piyasa ekonomisinin en karanlık yönlerinden biri, Amerikan toplum dokusunu bozan ve ekonomik sürdürülebilirliğini tehlikeye atan
eşitsizliktir.
Zenginlerin sayısı git gide artarken yoksullar
Amerikan rüyasına
uymayan zorluklarla boğuşmaktadırlar.

Amerikan toplumunda eşitsizlik her zaman mevcut olmakla birlikte ara gittikçe açılmaktadır.

Amerika’nın en yüksek gelire sahip
yüzde 1’i
2002-2007 yılları arasında ekonomide yaratılan tüm büyümenin
yüzde 65’ini,
2010’da
yüzde 93
ünü
ele geçirmiştir.

Zenginlerin varlığı artarken orta sınıfın ve alt gelir gruplarının da varlığı artsaydı mesele yoktu. Fakat böyle olmadı.

Tablo hiç parlak değil.

En önemlisi de
umut
yok oldu.

Yoksullar bu durumdan kurtulamamanın çaresizliğini yaşıyor.”

***

“Kalıcı yoksulluk
uzun dönemde kamu eğitim yatırımlarına da sekte vurur.
Yetersiz eğitim, pek çok sakıncası yanında,
suç oranlarını
da arttırır.
Bugün her yüz kişide bir kişi oranıyla
Amerika dünyanın en yüksek tutuklu oranına sahiptir.

2.3 milyon tutuklunun getirdiği mali yük toplumun yararına değil zararına olduğu halde GSMH istatistiklerinde herhangi bir harcama kalemi gibi kabul edilmektedir.

Halkın yüzde 37’si yoksulluk sınırının altında yaşamakta, 1,5 milyon kişi de günde 1,5 doların altında gelirle geçinmeye çalışmaktadır.

Bu rakamlar
OECD
ülkeleri arasında
Amerika’yı
en alt sıralara yerleştirmektedir.
Tüm çocukların
yüzde 25’i
yoksul sınıfındadır.
Gelir eşitsizliği aynı zamanda
fırsat eşitsizliğine
de yol açmaktadır.

Fakir ve eğitimsiz bir ailede doğan çocuğun, varlıklı, eğitimli, geniş çevreye sahip bir ailede doğan çocuğa nazaran başarı şansı ne olabilir ki?

Eğitimsizliğin hüküm sürdüğü ülkelerde
gelir eşitsizliği fırsat eşitsizliğine
yol açmakta, bu da ileriki yıllarda eşitsizliği daha da yükseltmektedir.
Yüksek öğrenim
görme ihtimali azalmakta ve
üniversiteyi
bitirenlerin de iş hayatında başarı şansı düşmektedir.”

***

ABD’nin 15 yıl önce yaşadığı ekonomik durgunluğun sosyal dokuda yaptığı hasarlar bugün
yeni toplumsal sınıflar
oluşturmuş.

Geçim sıkıntısı ailenin her bireyini dışarıda çalışmaya zorladığı için aileler parçalanmış.

Gençler ekonomik endişelerle evlilikten soğuyunca, birlikte yaşama konusundaki zorunlu tercih zamanla hayat tarzına dönmüş.

ABD’nin tecrübesinden alınacak çok sayıda dersler var.

Amerika’yı yeniden keşfetmenin gereği yok.

#Ekonomi
#büyüme
#Yaşar Süngü