Ona göre her anne babanın çocuğuna, cömert davranma ve sahip olduğu imkânları ihtiyacı olanlarla paylaşma alışkanlığını öğretmesi farzdır. Kendisini ilme adayan herkesin geçimini sağlamak Müslümanların ortak görevidir. Toplum bu görevini yerine getirmediği takdirde tıpkı zekât borcu gibi zorla ödeme durumunda bırakılabilir. Yukarıda yer verdiğimiz görüşlerin sahibi olan İmam Mâtürîdî hem bir kelam alimi hem bir hukukçu hem de Kuran’ı derinlemesine yorumlayarak dönemin ihtiyaçlarına göre yorumlayacak
Ona göre her anne babanın çocuğuna,
ve sahip olduğu
ihtiyacı olanlarla
alışkanlığını öğretmesi farzdır.
Kendisini ilme adayan herkesin
sağlamak Müslümanların ortak görevidir. Toplum bu görevini yerine getirmediği takdirde tıpkı
gibi zorla ödeme durumunda bırakılabilir.
Yukarıda yer verdiğimiz görüşlerin sahibi olan
hem bir kelam
hem bir
hem de Kuran’ı derinlemesine yorumlayarak dönemin ihtiyaçlarına göre yorumlayacak kadar derin bir müfessirdir.
Bu özellikleriyle İslam dünyasında kurulan devletlerin özellikle
ve
devlet sistemindeki
anlayışa doğrudan veya dolaylı bir şekilde etki eden bir ilim adamı olarak görülür.
İslam dünyasında
en önemli alimlerden biri olarak biliniyor.
“Nasıl ki göz ve kulakla renkleri ve sesleri ayırıyorsak
aklı kullanarak toplumda karşımıza çıkan sorunları çözebiliriz
” der.
Göz ve kulak olmadan yaşamak ne kadar zorsa aklı kullanmadan yaşamanın da o kadar zor olacağına dikkat çeker.
Türklerin anayurdu
Semerkand şehri yakınındaki Matürid köyünde doğmuş.
Hayatı hakkında fazla bilgi yok.
, Abbasî hilafetinin iktidarının zayıfladığı müstakil beylikler döneminde yaşamış.
Döneminin en etkili düşünürlerinden olan
, yaşadığı dönemde Hanefi mezhebinin kurucusu
’nin yolunu izlemiş.
Semerkandlı alim ve hukukçu Mâtürîdî
, İmam-ı Azam gibi haksızlığa karşı susmayan, fikirleriyle onları rahatsız eden, bedelini ödemeyi göze alan o yüzden de güçlü idarecilerin sevmediği bir alim.
İkisinin de
yaşadığı dönemlerinde güçlülerin sevmediği adam olmaları.
944 yılında öldüğünde
şehrinde bilginlerin gömüldüğü mezarlığa defnedilmiş.
Akla çok önem veren
, insanın çeşitli eğilim ve içgüdülerinin yanı sıra
da donatıldığını söyler.
Ancak insanın
her zaman uyum içinde bulunmadığına dikkat çeker ve bu durumlarda
tanır.
Fonksiyoner olmaları için insana verilen diğer organlar gibi
körelmemesi için mutlaka çalıştırılması lazımdır.
Büyük alim, aklı kullanmaya karşı çıkanların
nefsânî arzulara ve şeytânî tahriklere
mahkûm olduklarını söyler.
’ye göre insan “Fizyolojik yapıyla beraber aynı zamanda akla da sahip kılınarak yaratılmış;
yaratılmışları (mahlûkat) yönetmek yeteneği ile sivrilmiş
, her türlü zorluğa katlanarak, onların üstesinden gelmek için aklı devreye sokmakla imtiyazlı kılınmıştır.
Zira akıl, temyiz (
) kabiliyetinin en güçlü silâhıdır.
Dine; akıl, ilim, hoşgörü ve taassuptan uzak
bir tavırla yaklaşan
anlayışına göre İslâmiyet, benimsenmesi kolay, terki zor bir dindir.
Ona göre kötü davranışlarda bulunmaktan ibaret olan
kalpteki tasdiki etkilemedikçe iman zedelenmez.
Aslında
işlemeyen hiçbir insan yoktur, çünkü beşer türü iyiye de kötüye de yetenekli olarak yaratılmıştır.
Zalim olduğu kesinlik derecesinde olan zamanının sultanına âdil diyen kimsenin küfre girdiği yolunda kanaat belirtmesi, aynı dönemde yaşadığı
bazı alimleri zalim devlet adamlarıyla
ilişki içinde olduğu için kınaması devrin siyaset ve devlet adamlarıyla münasebetlerinin iyi olmadığını gösteriyor.
Bu anlayış ve bakış tarzıyla da ilim camiasında Hanefi-Mâtürîdî
anlayışın sahabe içindeki öncüsünün Hz. Ömer olduğu kabul ediliyor.
Araştırmacı Yazar
yeni çıkan “
” isimli kitabı da yayıncılık dünyasında bu alanda önemli bir boşluğu dolduruyor.
Kitabın yazarı çalışmasını şöyle özetlemiş; “Hanefi-
Gelenek’le şekillenen
farklılıkları reddetmeyen,
farklılıklar üzerinde tevhit (birlik) arayan
bir dünya görüşünün izlerini taşımaktadır. Bu dünya görüşü
kaos’tan dirlik ve düzene
yönelişi sağlamış, devleti merkeze alan bir toplum inşasını başarmıştır.”
Ünlü tarihçimiz Prof. Dr İlber Ortaylı hocanın Türkiye Müslümanlığını,
Yesevilik artı Hanefi artı Mâtürîdî
olarak formüle etmesi Maturidi’nin İslam anlayışının Türk dünyasında ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.
Ama biz nedense arka planda sosyal ve
şekillendiren, düşünce yapımızı düzenleyen, toplumsal yaşam ve kültürümüzü biçimlendiren bu insanı yeteri kadar değil hiç tanımıyoruz.
Tanımadığımız için de
okuyamıyoruz ve savruluyoruz.