Deniz Çakır, “Tomris Uyar olmak” istiyormuş

04:0015/03/2019, Cuma
G: 15/03/2019, Cuma
Tamer Korkmaz

Oyuncu Deniz Çakır, Hürriyet’teki röportajın “şiir” muhabbeti kısmında aynen şöyle diyor: “Edip Cansever’le rakı masasına oturmak; Cemal Süreya’ya âşık olmak; Turgut Uyar ile evlenmek: Dolayısıyla birTomris Uyarolmak isterdim. En öykündüğüm kadınlardan biridir.” (9 Mart 2019)*Geçtiğimiz yılın son günlerinde; “Sarhoş bir halde gittiği bir kafede otururken yan masadaki başörtülü kadınlara ‘Burası Arabistan mı? Ne geziyorsunuz, burada?’ diyerek sataştığı” ileri sürülen Deniz Çakır’dan bahsediyoruz!Başörtülü

Oyuncu Deniz Çakır, Hürriyet’teki röportajın “şiir” muhabbeti kısmında aynen şöyle diyor: “Edip Cansever’le rakı masasına oturmak; Cemal Süreya’ya âşık olmak; Turgut Uyar ile evlenmek: Dolayısıyla bir
Tomris Uyar
olmak isterdim. En öykündüğüm kadınlardan biridir.” (9 Mart 2019)

*

Geçtiğimiz yılın son günlerinde; “Sarhoş bir halde gittiği bir kafede otururken yan masadaki başörtülü kadınlara ‘
Burası Arabistan mı? Ne geziyorsunuz, burada?
’ diyerek sataştığı” ileri sürülen Deniz Çakır’dan bahsediyoruz!


Başörtülü kadınlara hakaret ettiği iddiasıyla savcılığa ifade veren Deniz Hanım ise yaşananları yalanlamıştı…

Bahsi geçen o sözlerin pek benzerini, 2006’da Merhum Süleyman Demirel’in “ayıkken” üstelik “canlı yayında” ve dahi “babalanarak” söylediğini hatırlıyorsunuzdur!

Neyse, mevzuumuz bu hadise değil…

Ya? Kendisini “solcu, sosyalist hatta devrimci” diye tanımlayacağından kuşku duyulmayan Deniz Çakır’ın “benzemek istediği” öykü yazarı/çevirmen Tomris Uyar’dan (1941-2003) yola çıkıyoruz.

Bu yazıya, bir nevi “Parayı Verdi; Düdüğü Çaldı” seyahati de diyebiliriz!

TOMRİS’LE “KİMİN EVİNDE” TANIŞTI?

Ünlü şair Edip Cansever, (1928-1986) Tomris Uyar için “Tomris, rakıyı çok severdi: bense onu…” demişti!

Tomris Uyar’ın Türkçe’ye çevirdiği kitaplardan biri de;
Robert Finn
’in “
İlk Dönem Türk Romanı
” (1984; Bilgi Yayınevi) adlı kitabıydı.

Hasan Bülent Kahraman, “Amerika’ya Kar Yağıyor” başlıklı köşesinde (Sabah, 5 Aralık 2007) şöyle diyordu:

“Bu satırları,
bin yıllık dostum
Robert Finn’in Princeton’daki evinin yer katındaki güzel odasından karşımdaki bahçeyi tepeden tırnağa örtmüş karları görerek yazıyorum…”

Siyaset bilimci Kahraman, 13 Temmuz 2003 tarihli Radikal gazetesindeki köşesinde ise Robert Finn’in “konukseverliğinden” bahsederek, “Tomris Uyar ile vaktiyle Mister Finn’in evinde tanıştığını” yazmıştı!

Bu sütunun kıymetli okuyucuları; Robert Finn ismine aşinadır:

Mister Finn, Haydut Devlet ABD’nin eski kaşar istihbaratçılarındandır!

1962’den itibaren, Türkiye’nin de içinde yer aldığı 139 ülkeye sözde “barış ve kültür elçileri!” olarak giden ve de bu maskeli programda “derin vazife” yapan
CIA ile bağlantılı
binlerce Amerikan gencinden biriydi!

Amerikan Emperyalizmi için çalışan bu “Barış Gönüllüleri!” kisvesi altındaki CIA elemanları…

“Geri kalmış yahut az gelişmiş ülkeleri güya komünizm tehlikesine karşı korumak” kamuflajı altında faaliyet gösterdiler.

Gittikleri ülkelerde “bölücülük” temelindeki sinsi projeleri uyguladılar.

Bir yandan da, Hıristiyanlık propagandasına giriştiler.

ABD’NİN SOLCULARI&KÜRTÇÜLERİ

Robert Finn, Türkiye’ye muhtelif mesleklerde gönderilen “bin beş yüz” CIA gencinden biri olarak 1967 senesinde Tokat’ın Turhal ilçesinde İngilizce öğretmeni oldu! 1969’da ODTÜ’de görevlendirildi!

Türkiye’yi 12 Mart 1971 muhtırasına koşturan iki yıllık kurgulanmış “iç karışıklık/çatışma” sürecinin başlangıcından bahsediyoruz!

*

Türkiye’de gizli görev yapan CIA’in bu gençleri mi; ülkemizdeki Kürtçülük hareketinin temellerini, tüm dünyada sol veya sosyalist rüzgârların estiği bir dönemde ektiler!

“Devrimci” derneklerin kurulmasına öncülük ettiler: Örneğin, 1969 yılında “Devrimci Doğu Kültür Ocakları” kuruldu!

Gladyo’nun istihbaratçılarınca 60’lı yılların son çeyreğinden itibaren “solcu” yapılarak devşirilen Abdullah Öcalan 1970’te bu DDKO’ya üye olmuştu:

PKK terör örgütünün, ABD ve NATO’ya bütün hücreleriyle bağlı 12 Eylül 1980 askeri diktasının derin bir ürünü olarak sahne almasına “on dört yıl vardı!”

Bu Robert Finn; yıllar sonra 1991’de yani Birinci Körfez Savaşı’ndan birkaç ay sonrasında “Çekiç Güç”ün Diyarbakır Karargâhı’nda yönetici olmuştu!

CIA’İN MUTEMET ADAMI&ÖDÜLLÜ AJANI

1992’de CIA’den “başarılı istihbaratçılığından dolayı” HUMINT ödülü alan Robert Finn; 2002’de Princeton’ın NES bölümüne “Türkoloji Profesörü” olarak döndü!

Kısa bir süre sonra “Haçlı Kralı” İkinci Bush, Ajan Finn’i Afganistan büyükelçisi olarak atadı!

TÜRK EDEBİYATI’NI ÇOK SEVDİ!

Robert Finn’in Türk edebiyatına ilgisi, ajanlık görevinin bir parçası olarak gelişti…

İkinci kez Türkiye’de görev aldığında; 1976’da İstanbul’a “Türkiyat Enstitüsü”ne gelmiş ve bir yıl boyunca Türk Edebiyatı’nı incelemişti. Sonrasında Türkiye’deki birçok meşhur edebiyatçı ile dostluk kurdu!

Yıllar yılları kovalarken; Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu, Orhan Pamuk gibi isimler, Finn çiftinin kadim dostları arasında yer aldılar!

BU “DÜDÜKLERİ” NASIL KULLANDILAR?
CIA’in, muhtelif ülkelerde kültürel alana yakın alakasının ve edebiyat/sanat dünyasını sistematik bir biçimde nasıl kullandığının öyküsünü çarpıcı belgeleriyle anlatan Frances Stonor Saunders’ın “
Parayı Verdi Düdüğü Çaldı
” adlı müthiş kitabının “kulaklarını” bir de bu yazıyla çınlatalım!
Sahi, şu Deniz Çakır Hürriyet’e “
T
omris Uyar olmak isterdim
” demişti, değil mi?
#Deniz Çakır
#Tomris Uyar
#Başörtü
#Hakaret
#Robert Finn
#CIA
#ABD