ABD’nin Ankara’daki eski büyükelçilerinden John Bass, şimdilerde Dışişleri Bakanlığı’nın Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Vekili… Bass, Amerikan devletinin riyakârlığını şahsında temsil etme bakımından “en önde gelen” diplomatlardan biridir. *** Hürriyet’e verdiği demeçte “Kalbimiz Ayşenur’un ailesiyle” dedi. (19 Eylül 2024) *** -Duy da, inanma! Sam Amca’nın sinsi diplomatı; aklınca, Türkiye kamuoyuna şirin görünme gayreti içinde… -Bu yolda, En Uygun Enstrüman da “Batıcı Amiral Gemisi” Hürriyet!
ABD’nin Ankara’daki eski büyükelçilerinden John Bass, şimdilerde Dışişleri Bakanlığı’nın Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Vekili…
Bass, Amerikan devletinin riyakârlığını şahsında temsil etme bakımından “en önde gelen” diplomatlardan biridir.
***
Hürriyet’e verdiği demeçte “Kalbimiz Ayşenur’un ailesiyle” dedi. (19 Eylül 2024)
***
-Duy da, inanma!
Sam Amca’nın sinsi diplomatı; aklınca, Türkiye kamuoyuna şirin görünme gayreti içinde…
-Bu yolda, En Uygun Enstrüman da “Batıcı Amiral Gemisi” Hürriyet!
***
Masum Ayşenur Ezgi Eygi’nin bir İsrail askeri tarafından taammüden öldürüldüğü kanlı saldırı için…
-Siyonist Joe Biden, utanmadan “Kaza ile oldu” demişti!
İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımının suç ortağı Joe Baydınyahu’dan bahsediyoruz.
John Bass denilen mendebur, Türkiye’de 20 Ekim 2014 ile 15 Ekim 2017 arasında elçilik görevi yaptı.
***
Bir başka söyleyişle, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü sırasında Ankara’da vazifeliydi!
O dönemde ABD’nin Başkan Yardımcısı da Joe Biden’dı.
John Bass’in Ankara’daki görev sürecinde PKK terörüne destek veren akademisyenlere koltuk çıktığını unutmuyoruz.
***
Mister Bass için terör örgütünün katlettiği canların bir önemi yoktu; ama camları kırılan Batıcı Hürriyet’i ziyaret ederek onlara “derin desteğini” sunmuştu.
Hürriyet Yazı İşleri’nde boy gösterirken, yanı başında dönemin Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Pulitzergin ile Dijital Medya Grup Koordinatörü Bülo Mumay “mutluluk” pozu veriyorlardı.
Pulitzergin’in Hürriyet’te Berberoğlu’nun yerini almasıyla John Bass’in Ankara’da göreve başlamasının arasında sadece birkaç ay vardı.
O dönemde: Şayet, John Bass Hürriyet’in başına geçseydi; Sedat Pulitzergin de ABD’nin Ankara Büyükelçisi sıfatıyla atansaydı…
-Eh, fark eden pek bir şey olmayacaktı!
BM’nin Genel Sekreteri Antonio Guterres, “herkesin bildiği sırrı” geçenlerde açıkladı:
“BM Güvenlik Konseyi, modası geçmiş, adaletsiz ve etkisiz bir sistem!”
***
Veto yetkisine sahip “ayrıcalıklı” beş ülke varken, BM’nin adaletli olması mümkün mü?
***
ABD’nin lokomotifliğindeki BM, İsrail’in soykırımına karşı kıpırdayamıyor ve neticede “çanak tutmuş” oluyor!
BM’den on yıllardır ABD-İsrail tandeminin aleyhine tek bir karar dahi çıkmıyor; ABD’nin veto yetkisi sebebiyle!
***
BM Güvenlik Konseyi hakkındaki reform tartışmaları sürerken…
ABD’nin BM’deki Daimi Temsilcisi “Veto hakkından vazgeçmek istemiyoruz” diyerek veto haksızlığına sımsıkı sarıldı!
***
Uluslararası Hukuk’u “Uluslararası Guguk” haline getiren, Faşist Devlet ABD, bu...
Şu “gayrı meşru” veto yetkisinden de…
Düzenbazlıktan, zorbalıktan, gaddarlıktan, barbarlıktan ve kan içicilikten de vazgeçmez!
Haydut Devlet ABD’nin “bir nevi oyuncağı” olan, süper etkisiz eleman BM Genel Sekreteri Mister Guterres…
Bundan tam otuz sene evvel Bilderberg’in Helsinki’deki toplantısına katılmıştı.
***
Sadece bir yıl sonra da (1995), Portekiz Başbakanı oldu!
Yedi sene boyunca o koltukta oturdu...
Ekim 2016’da, BM Genel Sekreteri seçildi:
“Uzaktan Kumandalı” işbu görevini Ocak 2017’den beri sürdürüyor.
***
1999 yılında Portekiz’de (Sintra) yapılan Bilderberg toplantısına Türkiye’den katılanlar arasında ise bir “embedded journalist” vardı:
-Bu gazeteci, Sedat Pulitzergin’di!
***
Vaktiyle CIA tarafından kurulan “derin mi derin” bir örgüttür, Bilderberg!
***
Bilderberg toplantısına katıldıktan sonraki yıllarda; önce Milliyet’in, sonra da Hürriyet’in başına geçti; Mister Pulitzergin…
Genel Yayın Yönetmenliğine veda ettikten sonraki yıllarda çekildiği Hürriyet Köşesi’nde halen Batıcı görevini sürdürüyor.
***
“Mevcut şartlardan dolayı” eskisi kadar hararetli olmasa da…
-İnce ince, Türkiye’yi ABD’ye eklemlemeye çabalıyor!
Mesela…
Ankara’yı “S-400’leri rafa kaldırmaya ikna etmek” ve böylelikle “ABD’nin isteğini yerine getirmek” yollu Sinsi Kampanya’ya yazılarıyla katkıda bulunuyor.
Türkiye’nin Rusya’dan aldığı füze savunma sistemi S-4000’leri rafa kaldırması demek…
-Milli güvenliğinden vazgeçmesi demektir!
***
15 Temmuz 2016’da “Made in USA” FETÖ eliyle darbe kalkışması yaşayan Türkiye…
S-400’leri “durduk yerde” almadı!
***
Kimse, bize “NATO Hikâyesi” anlatmasın:
-Türkiye’yi 2016’da darbe yaparak “işgal etmeye kalkışan” bizzat NATO’nun lokomotifi ABD’dir.
***
Türkiye’mize yönelik en büyük tehditler…
-Sistematik olarak, Haydut ABD ile Terör Devleti İsrail’den geliyor!
Ne yani: Türkiye’miz kendisini bu stratejik düşmanlarına karşı korumayacak mı?
***
İçimizdeki sağlı sollu Amerikan Muhipleri:
-Haydi, ikileyin bakalım; geri Bass’ın!
