Öyle “Yeni Sayfa” falan açıldığı yok. Açılması mümkün de değil.
Kulağa “hoş gelen” sözler, bol tebessüm, karşılıklı pozlar falan: Brüksel’de bir diplomasi sayfası çevrildi, o kadar. Bir kalemde geçelim, bunları…
*
“Taviz, geri adım” bekleyenler havasını aldı.
*
Türkiye’nin öncelikleri, olmazsa olmazları, hassasiyetleri vurgulandı.
Bundan sonrasını Haydut ABD düşünsün!
*
ABD’ye asla güvenilmez: Verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadıkları aşikârdır.
*
Riyakârlığın şahikasındaki ABD…
“Dostlukmuş, müttefiklikmiş, ortaklıkmış” böyle ne kadar zırvası varsa, bir yandan bunları seslendirirken; diğer tarafından da Türkiye’ye düşmanlık yapmayı sürdürecektir.
PKK’sını, FETÖ’sünü falan himaye etmekten vazgeçmeyecektir.
Pensilvanya’da mukim Gizli Kardinalini iade etmeye yanaşmayacaktır.
Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kurma planı çerçevesinde YPG-PKK’lı teröristlerine en başta silah olmak üzere bilumum sevkiyata gaz verecektir.
Doğu Akdeniz’de yeni tezgâhların peşinde koşacaktır.
Ermeniler ile Yunanlılara koltuk çıkmaktan geri durmayacaktır, vesaire…
Türkiye ise ABD ile bu “adı konulmamış, ilan edilmemiş” gizli harpte fevkalade kararlı olarak gereken her türlü karşılığı Stratejik Düşmanı ile onun Bilumum Piyonlarına verecektir. Vermeye devam edecektir.
Yaşayan nasılsa görecek: Sonuçta kaybeden ABD ve işbirlikçileri olacaktır.
Yani, nedir?
NATO üyesi Türkiye’ye herhangi bir saldırı olduğunda yanımızda yer almaları gerekirken; bizatihi saldıranlara komuta ediyorlar!
*
NATO/ABD, Türkiye’nin güvenlik ihtiyacını karşılamak ne kelime; bizim için en önde gelen tehdittir!
Bu sistematik tehdidin en ileri örneğini ise FETÖ Cuntasının 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünde gördük, yaşadık.
NATO/ABD, 15 Temmuz’da FETÖ’yü sahaya sürdü. İşin içindeydi. Hatta tam göbeğindeydi.
FETÖ Cuntası, “NATO/ABD’nin Askeri” sıfatı ile darbeye kalkıştı.
Nitekim darbenin başarısızlığa uğramasının ardından, FETÖ’cü askerlerine “her türlü” sahip çıktılar. Kaçanları da himaye ettiler.
*
NATO, Türkiye’deki “Paralel Askerleri” eliyle vatanımızı işgal etmek istedi.
Bir başka söyleyişle, “Bir NATO üyesi” işgal edilmek istendi!
“Aman ha, NATO’dan çıkarsak işgal ediliriz” diyenlerin kulakları çınlıyor mudur?
NATO’nun lokomotifi ABD, Kuzey Suriye’de YPG/PKK’lı teröristlere silah sevkiyatına devam ediyor: Bu silahların hedefinde hem Türk Askeri hem de siviller var.
YPG/PKK’lı teröristler, bir nevi Yanki’dir…
Bölgedeki Amerikan askerleri de işbu PKK’lı teröristlerden farksızdır.
Hal böyleyken…
ABD ve NATO’nun hakiki stratejik müttefiki, YPG-PKK terör örgütüdür!
Bu gasp yetmiyormuş gibi Washington’daki bazıları “Yunanistan’a verelim” diyorlarmış!
S-400’leri satın aldığımız için bir yandan bu gasp; diğer taraftan yaptırımlar, tehditler gırla gitti, gidiyor.
-Vız gelir, tırıs gider!
*
NATO/ABD’nin tehdidi altında bir ülkeyiz, yahu…
Elbette alacaktık. İhtiyaç hâsıl olduğunda da kullanacağız.
Buna, başta NATO/ABD olmak üzere hiç kimse/hiçbir devlet karışamaz ve Türkiye’yi bu yoldan geri döndüremez.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.