Allah’a kulluk, mahlûkâta şefkat; dava budur! İnsan insansa yaratılmış her şeye şefkat gösterecek. Yaratılmış her ne varsa hepsinin bir Rabbi olduğunu ve hepsinin hâlıkının bir olduğunu bilecek ve her şeye, herkese şefkat gösterecek. Şefkat her şeye, ama önce insana… Çünkü insan eşref-i mahlûkat, yaratılmışların en şereflisi insan.
Sel gibi olacağız şefkat bahsinde, önüne çıkan her şeyi ayırt etmeksizin katıp götüren bir sel gibi. Yahut güneş gibi olacağız; mümin kâfir, canlı cansız bütün yaratılmışa ısısından ve ışığından asla ayırmadan ve esirgemeden sunan güneş gibi. İnsana şefkat göstereceğiz en yakınlarımızdan başlayarak. “Akrep yapmaz akrabanın akrabaya ettiğini” diyen ataların yanıldığını bilerek başlayacağız bu işe. Önce yakın akraba... Derdi mi var; koşacağız. İşi mi var; halledeceğiz. İhtiyacı mı var; göreceğiz. Düğünü mü var; halay başı biz olacağız. Cenazesi mi var; ön safta biz duracağız. Gönlünü yapacağız yakın akrabamızın, onlardan hiç bir şey beklemeden koşacağız yanlarına, onlar bize söylemeden bileceğiz cümle sıkıntılarını. Yüzlerini güldüremiyorsak beraber ağlayacağız, bilecekler ki biz varız. O sana hiç gelmedi diyecekler, biz gitmeye devam edeceğiz. O sana filan zaman şöyle kötülük etmişti diyecekler, biz ona iyilik etmeye devam edeceğiz. O sana vermemişti diyecekler biz ona hep vereceğiz. Bu senin yaptığın enayilik diyecekler, gülecek ve diyeceğiz ki enayi olmak iyidir, yaşasın enayilik.
Allah, en yakınlarımızdan başlayarak tebliğ etmemizi emretti ve en yakınlarımızdan başlayarak iyilik etmemizi. İnsana anne babasından, eşinden, evladından, akrabasından daha yakını olan kişi kendisidir. Tebliği kendi öz nefsimizden başlayarak yapacağız, şefkati herkesten önce kendimize göstereceğiz. Kişi kendisine şefkat gösterir mi? Gösterir! Hemen her Peygamberin, zellesinin akabinde yaptığı tövbenin ortak cümlesidir: “Ben nefsine zulmedenlerden oldum!” Günahlarımız kendimize zulmedişimizdir öyleyse, kulluğumuz kendimize şefkatimiz. Azalarımıza şefkat göstereceğiz. Kendisini aracı kılarak işlediğimiz her günahın o azaya zulüm olduğunu bilecek ve onlara şefkaten yasaklanan işlerden uzak duracağız. Zulmetmemek şefkat göstermek değildir. Her azanın emredildiği bir iş olduğunu ve onu emredildiği hal ile yapmanın azalarımıza ve kendimize şefkat ve merhametimiz olduğunu bileceğiz. Harama nazar eden göze, sahibi zulmetmiş; Kur’an okuyan göze şefkat göstermiştir. Başkasının hakkına uzanan ele, el sahibi zulmetmiştir; yetim başını okşayan ele merhamet. Günaha giden ayak bizden davacı olacaktır, hayra koşan ayak bize duacı...
Sahibi! Sevmedim bu ifadeyi. Sen senin misin ki azalarının sahibi sen olasın? Azaların da, canın da sana emanettir. Kendimize ettiğimiz zulmü emanete kastetmeye eş bileceğiz öyleyse, kendimize gösterdiğimiz şefkati emanete sahip çıkmaya denk!
Hizmet edeceğiz insana. Bir annenin kayıp evladını aradığı gibi arayacağız hizmet edebileceğimiz vesileleri, bir hastanın şifa aradığı gibi, bir âşığın asırlardır görmediği sevgilisini köşe bucak aradığı gibi arayacağız. Bulduk mu kaçırmayacağız fırsatı. Uçağa binerken önümüzde birisi olacak, kucağında çocuk, elinde valiz. Herkes o anneciğin yanından geçip çıkacak merdivenleri telaşla ama biz duracağız, yükleneceğiz o valizi, koltuğa kadar götüreceğiz. Uçak inecek ve biz soluğu onların yanında alacağız, valizi yükleneceğiz, belimiz ağrıyacak anne dua edecek ama. İşimize geç kalacağız, bebek gülecek ama. O gülüş gelecek aklımıza, o dua düşecek gönlümüze belimizin ağrısı şifa olacak kalbimize, güleceğiz. Faturasını ödeyememiş birisi çıkacak karşımıza, “Allah rızası için” diyecek; cebimizdeki son parayla ödeyeceğiz faturasını. Doğalgazı açılmış bir ev ısınacak akşama, kadın hamdolsun diyecek, çocuklar neşeyle havaya zıplayacaklar, adam gözleri dolu dolu “Allah razı olsun” diyecek. Enayi misin diyecekler bize, desinler. Hz. Ömer gelecek aklımıza, demeyeceğiz hiç bir şey, susacağız öyle mütebessim ve vakur. Namaza başlayan kölesini azad edermiş Hazreti Faruk(r.a) Bunu bilen kölelerden bazıları azad olmak için namaza başlamışlar, o bilmezden gelmiş. Demişler ki; “Kölelerin seni aldatıyor ya Ömer”, bakmış acı acı yüzlerine ve ölçüyü koymuş: Allah’la aldanan aldanmaz!
Şükür secdesine kapanacağız o vakit gözyaşlarıyla, omzumuza bir el dokunacak şefkatle, bizi kaldırıp sarılacak boynumuza heybetle ve usulca fısıldayacak kulağımıza: Allah’la aldanan aldanmıyormuş değil mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.