Kadir Gecesi ne zaman?

04:007/06/2018, Perşembe
G: 7/06/2018, Perşembe
Serdar Tuncer

Sahabe-i Kiram efendilerimiz, kendilerinden önceki ümmetlerin ömürlerinin çok uzun olduğunu işitince; “Onlar Rablerine çok ibadet ve taat eylediler ama bizim ömrümüz onlara nispetle pek kısa, o kadar amel-i salih işlemeye gücümüz yetmez” diyerek mahzun olmuşlar.Sevdiklerinin hüznüyle Efendimiz de (s.a.s) müteessir olunca, Kadir suresi Mekkeli bir vakitte muhteşem bir müjde ve teselli olarak nâzil olmuş. “Bin aydan daha hayırlı bir gece”nin müjdesiyle Efendimiz (s.a.s) ve dostları pek memnun ve mesrur

Sahabe-i Kiram efendilerimiz, kendilerinden önceki ümmetlerin ömürlerinin çok uzun olduğunu işitince; “Onlar Rablerine çok ibadet ve taat eylediler ama bizim ömrümüz onlara nispetle pek kısa, o kadar amel-i salih işlemeye gücümüz yetmez” diyerek mahzun olmuşlar.



Sevdiklerinin hüznüyle Efendimiz de (s.a.s) müteessir olunca, Kadir suresi Mekkeli bir vakitte muhteşem bir müjde ve teselli olarak nâzil olmuş. “Bin aydan daha hayırlı bir gece”nin müjdesiyle Efendimiz (s.a.s) ve dostları pek memnun ve mesrur olmuşlar. O gecenin ne zaman olduğu kendisine heyecanla sorulduğu vakit, Efendimiz (s.a.s), “Bana unutturuldu” buyurmuşlar ve muhtelif zamanlardaki ifadelerinde de “Ramazan ayı içerisinde arayınız”, “Ramazan’ın son on gününde arayınız”, Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde arayınız” benzeri tavsiyelerle ümmetine kolaylık sağlamışlar. Ulemanın kahir ekseriyeti, diğer bazı rivayet ve işaretlerden hareketle Ramazan-ı Şerif’in 27. gecesidir deyince günümüze kadar ulaşan sağlam bir kaville Kadir Gecesi’nin 27. gece olduğunda ümmet-i Muhammed ittifak etmiş. Ümidimiz odur ki Cenab-ı Hakk ümmetin bu hüsnü zannı hatırına o geceyi “bin aydan hayırlı” gece eylesin.

Kadir Gecesi’nden ismini alan Sure-i celilenin nazil oluş sebebinden gününün unutturulmasına, muhtelif rivayetlerle aranışının kolaylaştırılmasından 27. geceye ittifakla sabitlenmesine kadar pek çok cilve ve hikmet yok mu sizce de?

Allah (c.c) sevdiğini (s.a.s), sevenlerin mütehassis oluşuna bigâne kalmıyor, lütuf ve ihsanını esirgemiyor. Onların içinde değildik ama onların izinde olmakla bu sevgiden bizim de behredar oluşumuz mahcubiyetle hamd etmeye değmez mi?

Unutturulmasındaki hikmetlerden birisi de “ya bu geceyse” ümidi ile hiç olmazsa son on günün gecelerini ihya etmeye çalışanların her birine taat ve ibadetle geçen her bir geceleri için bir Kadir Gecesi sevabı verilebileceği ihtimali olamaz mı?

Efendimiz, ümmetinin Ramazan ayının bütün gecelerini ihya edemeyeceğini bilmekle, en azından son on günün tek gecelerinin kadrini bilsinler ve bu muazzam nimetten mahrum kalmasınlar diye merhamet eyleyip kutlu bir işaretle yol gösteriyor. Bu işaretlerle bize tebessüm eden raufiyet ve merhamet sahibinin hatırına hiç olmazsa son on gecenin kadrini bilmekle Kadir Gecesi’nin ihya ettiklerinden olmaya çalışmak, “Seni seviyorum ya Resulallah” demenin Ramazanca bir ifadesi değil midir?

Ramazan, kalplerimize ihsan sırrını taşır ki senenin bütün gün ve anlarında “Allah bizi görüyor” idrakinin derununa biraz daha erebilelim. Bu idraki “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil” diyerek kalplerimize emanet eden kudemâ, Ramazan-ı Şerif’in ruhuna bürünmüş kimselerdi. Onlar gibi, onların nasihat ettikleri gibi olabilsek keşke, ama nerede? Kadir’i arayanlardan değil Kadir’in kendisini bulduklarından olabilsek keşke, ama nerede? Kimisine on gececik bir arayış zor gelir de resmî geceyi bekler; kimisi ise yılın bütün gecelerinin kadrini bilerek ihya edilenlerden olur da yine acz ve fakr içre boynunu büker; “Bilemedim, affeyle, el-aman ya Rabbi” der.

Yıl içinde yaptığımız hatanın, işlediğimiz günahın, yapmamız gerekirken ihmal ettiklerimizin, kırdığımız kalplerin, eksiğimizin, noksanımızın haddi hesabı yok. Şu son on gecenin ihyası bizi kutlu müjdede buyrulduğu üzere geçmiş günahlarımızdan arındıracaksa biraz gayret etmeye değmez mi sizce de? Senenin tamamını bir tüccar hesabıyla bir gecede temize çekmek uyanıklık ve kolaycılığından bahsetmiyorum. Geride kalan ömrünüzü Ramazan Ramazan bir gözünüzün önüne getirin. Muhasebe ve murakabe! Her Ramazan alıp başını gittikten sonra bir kaç gün daha bize, halimize, kalbimize bir güzellik esintisi taşımaya devam etmez mi? Geçen senenin Ramazan’ında bu hal üç gün devam etmişse, bu sene beş güne çıkmalı bu esinti, seneye on beş güne... Böylelikle ömrümüz tedricen Ramazanlaşmalı. İşte Kadir Gecesi için 27. geceyi beklemeyip son on günü ihya derdine düşmek, yıl içinde ihsan sırrına biraz daha yaklaşmayı sağlar ve bize merhameten bu geceyi lütfeden Rabbimize, unutturuldu cilvesiyle hatırlatan güzeller güzeli Efendimiz’e hürmet ve tazimimizin hasbi, iğvasız ve garazsız boynu bükük ilanı oluverir.

Gücü yeten kimseler itikâf ile kulluğun talimini fevkalade bir hassasiyet ile yapıyor zaten. İtikâfa gücü yetmeyene de yol gösterilmiş, bir mescide itikâf niyetiyle girip, bir vakit namazı cemaatle kılıp, bir köşeye çekilip bir müddet ibadetle meşgul olmak da umulur ki bu cüzdendir. Güzelliğin tamamı elde edilemiyor diye azından vazgeçilmez. Azını adet hale getirip tamamını sürekli ihmal etmemek şartıyla elbette.

Ramazan-ı Şerif geldi ve gidiyor haberiniz olsun. Efendimiz’in; “Ramazan ayına erişip de kendisini affettiremeyene yazıklar olsun” dediği on bir ayın sultanı alıp başını gidiyor haberiniz olsun. Geçen sene daha nice Ramazanlara erişelim diye birlikte dua ettiklerimizin bir kısmı şu an toprak altında. Seneye Ramazan yine gelecek ama biz burada olacak mıyız, olmayacak mıyız, o belli değil. Gelin 1439’un rahmet muştusunda bize “yazıklar olmasın.” Geceleri nefs için kâim gündüzleri tembellikle nâimlerden değil; geceleri yar aşkıyla kâim, gündüzleri Allah için sâimlerden olalım. 27. gecede Kadir arayanlardan değil son on günün kadrini bilerek Kadir’in kendisini bulduklarından olalım, çok mu zor?

Kadir Gecesi’nin gününü bilebilseydik ne yapacaktık Allah aşkına? Namazlarımızı cemaatle kılmaya gayret eder, teravihi ihmal etmez, okuyabildiğimiz kadar Kur’ân-ı Kerim okur, biraz kaza namazı kılar, teheccüdle gecemizi süsler, ümmetin mazlumlarına dua eder, imkânımız varsa fakir fukaraya ikramda bulunur, tan yeri ağarıncaya kadar meleklerin omuzlarımıza dokunuşlarına esenlik içinde mukabele ederdik, hepsi bu. Ha bir de dilimizin ucuyla değil kalbimizin en iç noktasından bütün hücrelerimize kadar yayılan bir zevk ve ürperiş ile; “Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet” diye dua ederdik.

Seksen senelik ibadetim olacak tüccarlığıyla bir geceyi beklemek yerine, gelin şu son gecelerin kadrini o büyük lütuf ve merhametin sahibine şükranımızın, vesilesine muhabbetimizin âcizane bir ifadesi olsun diye ve son Ramazan-ı Şerif’imizi yaşıyormuşuzcasına bilelim. Ola ki kadir bilenlerin hatırına ihya edilenlerden oluveririz.

#Kadir Gecesi
#Ramazan