Yaklaşık 2010lu yıllardan bu yana genelde dünya siyasasında özelde Türkiye’de görülen dalgalanmaları, dahası sıcak çatışmaya varan sürtüşmeleri neye yormalı?
Bu tarihten (2009 Davos olayı) öncesinde Türkiye’nin dış politikadaki tutumu “sıfır sorun” söylemi ile yürütülüyordu.
Ne olduysa Davos’tan sonra oldu. Peki, Davos’ta ne oldu?
Davos’ta, Tayyip Erdoğan, dünya siyasasında kimsenin cesaret edemediği bir protesto sesini yükseltti: küresel güçlere meydan okudu.
İşte olanlar ondan sonra oldu. Gerçi bunun bir ön hazırlığı mutlaka vardı. Kan-ateş-ölüm üçgeninde ifadesini bulan Hristiyan Batı dünyasının ırkçı ayrımcı köleci tutumu Tayyip Erdoğan’ın zamirini okumuş olmalıydı ki, onun tek durmayacağını anlamış ve ona karşı belli etmek istemese de muhalefet tavrını ortaya koymuştu. Zahirde yüze gülen, fakat iş ciddiye geldiğinde yüz çeviren AB ülkelerinin münafık tavrı bu ikiyüzlülüğün en bariz en somut örneği olarak tecelli ediyordu.
Bu ikiyüzlülük Davos’tan sonra sırıtarak ortaya çıktı.
Ancak Türkiye’ye karşı açıktan tavır almanın izah edilebilir bir yanı olmadığı için terör örgütleri marifetiyle iş tutmaya başladılar. PKK’ya lojistik destek sağlayarak ve yeni terör örgütlerini (IŞİD gibi) sahaya sürmek suretiyle hasmane tutumlarını ortaya koydular. Gerçekte bütün bu hengâmenin arkasında İsrail devleti bulunmasına rağmen onun adının hiç telaffuz edilmemesi veya çok az anılması ilginç değil mi?
Görünen o ki yeni bir dünya kuruluyor. Bu yeni dünyanın kurucuları olarak bir yanda Türkiye ve onunla iş tutmak isteyen devletler yer alıyor, bir yanda da Siyonizm’in manipülasyonunda Hristiyan Batı dünyası... Başta ABD, Almanya, İngiltere olmak üzere diğerleri... Bu ülkeler temelde İsrail’in güdümündedir. ABD ile İsrail paranın yazı tura yüzü gibidir. Almanya İsrail’in sömürgesidir. İngiltere onun sevgili hamisidir...
İmdi Türkiye masada adı geçen ülkelerle hesaplaşırken sahada da onların vekili olan terör örgütleriyle cedelleşiyor.
İşin ilginç yanı bu ülkeler de kendi aralarında tam bir mutabakat halinde görünmüyor. ABD 1923te kendisinin katılmadığı Sykes-Picot düzenlemesini (bilahare Lozan Antlaşması) değiştirmek isterken diğerleri Lozan’la gerçekleştirilmiş olan düzeni koruma hevesini güdüyor.
Evet, yeni bir dünya kuruluyor. Adı geçen ülkeler bu yeni dünyanın kurulmasında kafa karışıklığı yaşarken Türkiye bu yeni dünya düzeninin kurulmasında rol sahibi görünüyor. Mevcut hengâmenin nedeni ve özeliği bu iç içe geçmiş ilişkiler, çelişkiler ve zıt çıkarlar ağından kaynaklanıyor.
Dünya zor bir süreçten geçiyor. Türkiye bütün bu zorlukların ortasında yer alıyor ve o zorluklara meydan okuma tavrını gösteriyor: yüz yıl önce Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılmasıyla bozulan dünya dengesini yeni şartlar muvacehesinde iade etme savaşımını veriyor.
Kolay değil, yeni bir dengenin inşası söz konusu: çatırtılar eski düzenin yıkılışına ve yenisinin gelmekte oluşuna delalet ediyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.