Çevremizdeki bütün bu olup bitenler ABD Başkanı Donald Trump’ın başının altından mı çıkıyor dersiniz?
Adı sorumsuzca davranan biri diye çıkarıldı.
Aklına estiği gibi davranır, canı ne istese onu yapar dendi. Kimi davranışları, tavırları, konuşmaları, tutarsızlıkları sanki kafasına eseni yapıyormuş gibi lanse edildi.
Ticaret kafasına göre risk üstlenmeyi seven biri diyenler oldu.
Seçilmeden önce seçmenine verdiği sözü yerine getiriyormuş gibi göstermeye çalışıldı.
Velhasıl gerçek kişiliğinin dışında bir Trump algısı yaratıldı.
Delidir ne yapsa yeridir, kabulü dünya kamuoyuna benimsetildi.
Vaktiyle Uganda devlet başkanlarından İdi Amin de ne dediğini bilmez, ağzından çıkanı kulağı duymaz, despotun, diktatörün teki diye tanıtılmıştı. Onu gözden düşürmek için ellerinden geleni artlarına bırakmamışlardı. Bunların arkasında farklı bir niyet gizli sanki... İdi Amin, Trump’ın aksine İsrail aleyhtarı bir görünüm sergiliyordu. Lanse edilen kimliğin maskesi kullanılarak o kişiye yapacakları veya o kişi marifetiyle yaptıracakları işlerin kotarıldığı akla geliyor. Geçmiş deneyimler bunu işaret ediyor.
Trump... O da işte manyağın teki diye tanıtıldı kamuoyuna...
O, bir ABD Başkanı... Onun farklı bir versiyonu, bir başka Amerikan Başkanı Ronald Reagan idi... Ne ilginç, isimleri de kafiyeli... O da küfürbazın tekiydi... Durup durup SSCB devlet başkanlarına küfürler, hakaretler savurur, Rusya’yı bombalamakla tehdit ederdi...
Ama bilenler bilir ki, ABD Başkanları her şeyi söylemekte özgür, fakat söylediğini yapmakta kısıtlıdır...
Orada icra şirketlerin manipülasyonundadır.
Trump seçilmeden önce dünya kamuoyunda bilinen biri değildi. Dolayısıyla dünyaya nasıl tanıtılırsa öyle kabul edilecek biriydi.
Ve onu manipüle edenler öyle bir Trump tanıttılar ki dünyaya, verdiği sözü tutan, tüccar kafalı, aklına estiğini söyleyen ve yapan, delinin, tutarsızın teki...
Ancak böyle bir “dengesiz herif” ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyabilirdi...
Zaten de böyle bir vaadi vardı.
Fırsat buldukça İsrail ile çekişmekten de geri durmuyordu.
Ama bir yandan da başında kippasıyla Ağlama Duvarını ziyaret edebiliyordu.
Yahudi olan damadının etkisi altında olduğu da söylenenler arasındaydı.
İmdi, Bayan Clinton mı İsrail’in emellerine hizmet için daha uygun bir figürdü, yoksa Bay Trump mı?
Bütün bu parça pörçük unsurları bir araya getirdiğimizde Trump’ın bilinçli bir proje halinde ABD’nin başına getirildiğini çıkarsamak mümkün...
Çelişkileriyle, tutarsız görünen davranışlarıyla, deli dolu savurduğu tehditlerle ve bizatihi bir tür ruh hastası halindeki tanıtımıyla, olmayacak işleri oldurabilecek bir tip...
Esasen İsrail ile ABD’nin bir paranın yazı tura yüzleri gibi bir bütün oluşturduğu gerçeği de akıldan çıkarılmadan olaylara bakılırsa Trump’ın dâhiyane bir proje halinde sahneye konulduğu akla yakın görünüyor. Bu tabloda, bütün bu olan bitenin, katliamların müsebbibi Trump gibi görünüyor. Ama gerçek acaba öyle mi?
ABD Büyük Elçiliğini Kudüs’e nakletme hevesine olsun, son Kudüs katliamına olsun bir de böyle, bu açıdan bakmayı deneyebiliriz...
Onun mücerret kişiliği, mizacı, başına buyruk olması, kibri, saldırgan mizacı yaptıklarını izah etmeye yeter mi? Başka bir söyleyişle bütün bunlar Trump’ın projesi midir, yoksa Trump’ın kendisi mi bir projedir? Bence ilginç bir soru...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.