Savaş tacirlerine avuçları yalatılmalı

04:007/10/2018, Pazar
G: 7/10/2018, Pazar
Rasim Özdenören

1970-71 yıllarında ABD’den Nuri Pakdil’e ve diğer arkadaşlarıma gönderdiğim mektuplarda ABD hakkındaki izlenimlerimi de yazıyordum.Bireysel düzlemde ve kişi temelinde yaptığım tahliller ve betimlemeler yanında ABD’nin toplumsal alandaki çalkantısını da anlatmaya çaba gösteriyordum.Halen de geçerli olduğunu düşündüğüm tespitlerimden biri şu idi:ABD’nin iktisadi ve toplumsal yapısı şu üç sütun üzerine kurulu görünüyor: servet, fuhuş, israf (savurganlık)...Bu üç sütun, ABD’nin dış ilişkiler ağından

1970-71 yıllarında ABD’den Nuri Pakdil’e ve diğer arkadaşlarıma gönderdiğim mektuplarda ABD hakkındaki izlenimlerimi de yazıyordum.

Bireysel düzlemde ve kişi temelinde yaptığım tahliller ve betimlemeler yanında ABD’nin toplumsal alandaki çalkantısını da anlatmaya çaba gösteriyordum.

Halen de geçerli olduğunu düşündüğüm tespitlerimden biri şu idi:



ABD’nin iktisadi ve toplumsal yapısı şu üç sütun üzerine kurulu görünüyor: servet, fuhuş, israf (savurganlık)...

Bu üç sütun, ABD’nin dış ilişkiler ağından müstakil olarak bir toplumun çöküşünü hazırlayacak dâhili nedenleri kendiliğinden açıklamaya yeter. Bu tespitten hareketle ABD’nin önümüzdeki 50 yıldan itibaren çöküş sürecine gireceğini öngörüyordum. İşte o yıllara yaklaşma arifesindeyiz...

O tarihte servet faktörünü İbni Haldun’un bu konudaki görüşü ile buluşturmayı aklımdan geçirmemiştim. Ama bugün, bu satırları yazarken İbni Haldun’un servet üzerine olan görüşleri ile ABD’nin servete dayalı iktisadi yapısı arasında bir bağlılaşım kurmanın da mümkün olduğunu düşünüyorum. İbni Haldun hadari (yerleşik) toplumların sefahate düşeceğini, bu halin de savurganlığa ve lüzumsuz harcamalara yol açacağını anlatıyor Mukaddime’sinde... Şu parça dik­kat çe­ki­ci:

“… Ha­vas­tan ba­zı­la­rı: ‘Bir şe­hir­de tu­runç ağa­cı­nın çok di­kil­me­si şeh­rin ha­rap ola­ca­ğı­nı bil­di­rir’ de­miş­ler­dir. (...) tu­runç, ser­vi ve ben­zeri tat­sız ve fay­da­sız bit­ki ve meyvalar, ancak mede­nî ha­ya­tın ta­lep­le­rin­den ola­rak ye­tiş­ti­ri­lir­ler. Bun­la­rı bağ ve bah­çe­de dik­mek ve yetiştirmek­le men­fa­at te­min et­mek is­te­nil­mez, an­cak şe­kil ve gü­zel­lik­le­ri için, yer­le­şik ve mede­nî ha­ya­tın iti­yat­la­rı­nın çe­şit­le­ri ço­ğal­dık­tan son­ra di­ki­lir.” (Mu­kad­di­me II, MEB. s. 301 İst. 1970).

Demek ki servet çoğaldıkça savurganlık ve sefahat da artıyor. İnsanlar ih­ti­yaç­la­rı dışın­da ma­l mülk edin­me hırsına kapılıyor. Savurganlık başlıyor.

Savurganlık bir yandan ahlaki çöküntünün yolunu açarken bir yandan da zenginin daha zengin yoksulun daha yoksul olmasına zemin hazırlıyor. Fakirlik ve gelecekten umutsuzluk korkusu da insanların zihnini savaşa sürüklemenin bir enstrümanı...

Servet, fuhuş, savurganlık... Bütün bunların kökeninde Amerikan’ın siyasasını manipüle edenlerin parmağı aranmalıdır. Aynı odaklar halen Amerika’yı adım adım bir dünya savaşına doğru da sürüklüyor. Bu gidiş yalnız Amerika için değil bütün dünyanın da felaketini sonuçlar.

ABD’nin savaştan uzak tutulması, dünya barışını da kurtarmak olur. Savaşın en çok kaybedeni ise ABD olur. Hayra sarf edilecek servet havaya savrulmuş olur da ondan...

Savaşa hazır ol, ama savaşmak için değil...

Savaşa hazır olmalı, ama savaşı önlemek için...

Sözümün düğüm yeri: savaş tacirlerine avuçları yalatılmalı...

#savaş
#ABD