Alışkanlık edinmek hayatı kolaylaştırır.
Günlük hayatımızda alıştığımız ama alıştığımızın farkına varmadığımız o kadar çok olgu var ki!
Bu olguların bizde alışkanlık hâline geldiğini çoğu kez fark etmeyiz bile... O alışkanlık ancak yer değiştirdiğinde veya beklentimiz boşa çıktığında fark edilir olur.
Her zaman kullandığımız merdiven basamaklarının belli aralıkları vardır. O merdivenleri gözümüz kapalı inip çıkarız. Merdiven basamaklarının her yerde aynı mesafede olduğuna öylesine alışmışızdır ki farklı ölçülerde merdiven basamağı olabileceği aklımıza bile gelmez. Ta ki farklı ölçüde bir merdiven basamağına denk gelip tökezleyinceye kadar…
O tökezleme çoğu kez bir tökezleme olarak kalabilir. Vakta ki basamaklardan aşağı yuvarlanana kadar… Eğer hayatta kalabilmişseniz akla gelen ilk soru şudur: kim bu basamakları böyle düzgün yapmadı!
Düzgün olanı beklemekten kasıt alışılmış olana uyum sağlamak…
Yemek masasında her daim oturulan yeri tercih etmek, sipariş ettiğiniz çorbanın damak zevkinize uygun olanını beklemek, sofraya hizmet edenlerin beklentinize uygun davranışlarını talep etmek ve daha nice alışkanlıklar, gündelik rutinimizin yolunda gitmesini sağlar. Bunlardan herhangi biri rutini bozarsa huzurumuz kaçar, belki o basit farklılıktan dolayı işimizin ritmi bozulur, akla gelmeyen olumsuz sonuçlara yol açabilir…
Gündelik hayatımızda her işimizin standartlara bağlı olmasını beklemenin nedeni de bu noktada gizli: tökezlemeye meydan vermeme endişesi…
Ancak bazı insanlar rutini aşar…
Onlar, rutini sürdürmek isteyenlerin tam karşıtıdır.
Risk üstlenmek, rutini altüst eder, parçalar…
Aç kalma, işsiz kalma, icabında aşağılanma kabilinden toplum hayatında kolayca göze alınamayacak riskleri göze alabilen cesur kimselerdir onlar…
Gündelik yaşantımızda belki farkına varılmayan rutini reddetme olgusu, insanlık tarihindeki yeni buluşlar marifetiyle görünür hâle gelir.
Dünya coğrafyasında yeni keşifler rutini reddeden gözü kara kişilerin eseridir.
Yeni teknik buluşlar, gündelik alışkanlığı reddedip ilkin kendi kafasında, bilahare uygulamada yeni deneylerin üzerine cesurca giden kişilerin eseridir.
Keza bilimde olsun edebiyatta olsun yeni çığır açanlar, daima riski göze alarak rutini ayakları altına almayı başaranların işidir.
Bütün yeni buluşlar rutini hiçe sayanların başarısı…
Kopernik, kendisine gelinceye kadar astronomi hesaplarında dünyayı merkez kabul eden Batlamyus’un görüşünü reddedip güneşin merkez kabul edilmesini öngörmüştü. Günümüzde buna dudak bükerek “Bu da iş mi!” diyenlere cevap şudur: Bu gün matah sayılmayan bu kabul, o gün ölümü göze almayı gerektiriyordu. Nitekim Kopernik engizisyonun ateşe atılarak yakılma cezasından arkadaşının şefaatiyle kıl payı kurtulur...
Dostoyevski hayatının son bir iki yılına gelinceye kadar, romanlarının getirdiği telif ücretiyle sefalet içinde yaşadı. Ama o gün göklere çıkartılan yazarların ürünü günümüzde sıradan eserler mesabesinde kaldı. Ama Dostoyevski o günden bu yana nice yazarın, düşünürün, filozofun temel referans kaynaklarından biri olmayı sürdürüyor. Alışılmışı tekrarlamadı çünkü…
Bizim kültürümüzde rutini parçalayan niceleri var, Muhittin Arabi’nin, Hallacı Mansur’un vahdetivücudu öngörmesi hayatlarına mal oldu. Bu bağlamda daha nicelerinin adını anmak bile uzun liste tutar. Onlar şehit olduysa da adları hâlâ insanların gönlünde yer tutuyor, kıyamete kadar da tutacak. Ama onları ölüme mahkûm edenlerin hangisinin gönlümüzde yeri var?
Son söz şu: Bu fani dünyamıza mesajı olan her kim varsa rutini parçalayarak riski göze alabilmiş olandır. Onlar hayatlarını feda etmeyi göze aldı ama mesajları nesiller boyu yaşayarak kıyamete kadar sürecek…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.