Özeleştiri, kişinin kendine veya içinde yer aldığı kuruluşa ilişkin içerden değerlendirmesi, kendini veya kuruluşunu özçözümlemeye tabi kılmasıdır.
Böylece özeleştirinin kişinin kendi zatına yönelik olması veya kişinin mensubu bulunduğu kuruluşu eleştiriye tabi tutması bağlamında iki türlü gerçekleştirilebildiğini söylemiş oluyoruz.
Bizi burada daha çok kişinin içinde yer aldığı kurumu, kuruluşu onu içerden eleştirmesi ilgilendiriyor.
Muhalefet ise TDK Sözlüğünde, “1. Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık, 2. Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu, 3. Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler” olarak tanımlanıyor.
Bu tanımlamalara bakılırsa özeleştiri ile muhalefet kavramı arasında bağlılaşım yokmuş gibi görünüyor.
Aslında bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma, karşı çıkarak değerlendirme bağlamında muhalefet de eleştiridir.
Ama biz konuyu farklı bir veçhesiyle değerlendirmek istiyoruz.
Özeleştiri versus (karşıt, aykırı) muhalefet derken neyi anlatmak istiyorum?
Özeleştirinin belirgin niteliği kişinin kendi zatına veya mensubu bulunduğu kuruluşa içerden yönelttiği değerlendirmedir. Oysa muhalefet aynı değerlendirmeyi dışardan yapar. Muhalefet eden aynı kuruma mensup olmuş olsa bile değerlendirmesi dışarıdan yapılıyormuşçasına bir nitelik ihraz eder. Gündelik dilde birine veya onun görüşüne muhalif olduğunu dermeyan etmek onu karşısına almak, onun dışında durmak anlamına gelir, geliyor. Nitekim TDK Sözlüğünde muhalefete verilen tanımdaki 2. ve 3. şıktaki anlamlar bu durumu, yani dışında, dışarıda kalma durumunu açıklıkla gösteriyor.
Böylece özeleştiri ile muhalefetin temel farklılığını ortaya çıkarmış oluyoruz.
Nitekim pratikte, değerlendirmesini özeleştiri niteliğinde gerçekleştirenler ile muhalefete dönüştürenler arasında da fark yaratılır.
Özeleştiri ne denli keskin olursa olsun, kişi o kurumun, kuruluşun mensubu bulunduğu bilinciyle hareket eder. Özeleştiri muhalefete dönüştüğünde muhalife aynı tolerans uygulanmaz. Muhalif tutumunu sürdüren mensup bir süre sonra ya kendini o kuruluşun dışına çıkarır veya kuruluş onu dışlar...
İmdi, bu iki tutum arasındaki farkı ayrımsamayan kimselerin başta siyasa olmak üzere her alanda örneklerine rastlayabiliyoruz.
Siyasal alanda özeleştiriyi muhalefete dönüştüren bazı figürlerin bir süre sonra mensubu bulundukları partinin dışına itildiği, sonra da başka kamplara savrulup gittiğini gördük.
Bunların ne dışlandıkları partiler indinde kıymetleri kaldı, ne de savrulup gittikleri yeni kamplarının içinde benimsendiler...
Hep tekrarladığım yanlış bilinç tutumu bu kimseler için her daim geçerli oldu.
Asal mensubiyetlerini sürdürseydiler oralarda belki itibarları giderek yükselecekken, savruldukları yerlerde itibar sahibi olamadılar. Surete el üstünde tutuluyor görünseler de, gerçekte kritik durumlarda daima itilip kakılmışlardır. Ve daima hüsrana uğramışlardır.
İtibar görüyormuş gibi durdukları yerlerde bile, aslında onların zatına yönelik bir itibar söz konusu değildir; belki istismar edilmektedirler.
İtibarla istismar arasındaki farkı da en iyi onlar bilir. Çünkü ikisi arasındaki farkı her an içerden yaşayıp dururlar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.