İnsan fıtraten kültür yaratan bir varlık…
Allah’ın bütün mutlak sıfatları insanda nispi olarak tecelli ediyor…
İnsan yoktan yaratmıyor. Var olandan, daha önce var olmayanı meydana getiriyor.
Onu üretmeye yönelten, duyduğu ihtiyaç…
Suyu rahat içme ihtiyacı onu tas yapmaya yönlendiriyor.
Barınma ihtiyacı barınak yapmaya…
Açlığını giderme ihtiyacı ekip biçmeye: buğday, çeşitli meyve ağaçları ondan önce doğada var bulunuyor… Ancak onların kendiliğinden çoğalması beklendiğinde, beklenti ya gerçekleşir ya gerçekleşmez…
Dolayısıyla aç kalmamak için ekinin kendiliğinden boy vermesini oluruna bırakmamak gerekiyor… Bu nedenle tohumu ekme gereği kendini gösteriyor…
Tohumdan ürün devşirebilmek için toprağı kazacak. Onu kazmak için kazma küreğe ihtiyaç var…
Bütün bu süreçler birbirini kovalayan evreler…
Barınağını yaptı.. ister çalı çırpıdan ister topladığı taştan veya kerpiçten…
Kendini dış tehlikelerden korumaya aldı. Ekininden yıllık veya mevsimlik zahiresini temin etti… Sonra?
İnsan yaratan varlık dedik.
Her şeyin yolunda gittiği var sayılırsa, bütün ihtiyaçlarını kendi eliyle karşıladıktan sonra boş mu duracak? Barınağında bir başına mı oturduğunu düşünüyoruz? Hayır. Gerek kendi barınağının horantası ile gerekse komşularıyla bir araya gelmesi kaçınılmaz…
Bu evrede onun zihinsel yaratıları devreye girer.
Şiir söylemesi, türkü çığırması, hikâye icat etmesi bu devrenin ürünü…
Tüm bu söylediklerimizi besbelli, tarihsel gerçeklik olarak ileri sürmüyoruz.
İnsan ürünü olan nesnelerin kaçınılmaz olarak insan eliyle meydana getirildiğini aklileştirme bağlamında karşımıza çıkması muhtemel olan bir tablo olarak tasavvur ediyoruz.
Kendi sınırı içinde yaşayan insanlar kendi kültür ürünlerini üretme zorunda kaldı. Bu durum da kavimler arasında kültür aktarımı sonucunu doğurdu.
Buraya kadar söylediklerimiz bir noktaya varıyor: insanların bireyler olarak da kavimler olarak da kültür meydana getirmesi ve aralarında kültürel alavere yapması kaçınılmaz ve zorunlu… Bu itibarla kimilerinin ileri sürdüğü gibi insanın kültürel varlığını yoksamak, reddetmek olayın doğasına aykırıdır.
Olması gereken kendi kültür ürünlerimizi en kaliteli ve en kendimiz olarak meydana getirerek onun yaygınlaşması ile uğraşmaktır…
Bu aşamada da “kendimiz olanın” ne olduğu hususunda kafa yormak gerekiyor…
Ergun Yıldırım’ın 7 Şubat 2021 (Pazar) tarihli yazısına cevabımdır: Bizden tek satır okumadan bunca mesnetsiz isnadı pervasızca bize nasıl yakıştırıp yükleyebildiğine hayret ediyorum. Kör dövüşü benim mizacıma uymaz. Cevabım bundan ibarettir.
------------------------------------------------------------------------------
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.