Kararlılıkla kararsızlığın çatışması

04:0010/10/2019, Perşembe
G: 10/10/2019, Perşembe
Rasim Özdenören

Kararlı olma hali, verdiği kararda değişmeden, düzenli bir durumda kalma durumunu ifade eder. Aynı zamanda dengeliliğe ve sabitliğe, sebatkâr kalma durumuna, başka bir deyişle istikrara atıfta bulunur.Kararlı kimse verdiği kararda ısrar eder, kararını uygulamaya intikal ettirir. Ancak kararlılık inatçılık demek değildir. Kararlılık isabetli ve doğru karar üzerinde sabit kalmayı ifade ederken inatçılık eğri veya doğru ne olursa olsun ondan vazgeçmemeyi ifade ediyor.Kararlılıkta sorgulama söz konusudur.

Kararlı olma hali, verdiği kararda değişmeden, düzenli bir durumda kalma durumunu ifade eder. Aynı zamanda dengeliliğe ve sabitliğe, sebatkâr kalma durumuna, başka bir deyişle istikrara atıfta bulunur.



Kararlı kimse verdiği kararda ısrar eder, kararını uygulamaya intikal ettirir. Ancak kararlılık inatçılık demek değildir. Kararlılık isabetli ve doğru karar üzerinde sabit kalmayı ifade ederken inatçılık eğri veya doğru ne olursa olsun ondan vazgeçmemeyi ifade ediyor.

Kararlılıkta sorgulama söz konusudur. İnatçılıkta ise sorgulamaksızın, körü körüne belli bir karara bağlılık ön alır. Kararlı kimse kararının yanlışlığını gördüğü takdirde yeni bir karara aktarma yapabilir. İnatçı ise yanlışta direnir ve diretir.

Kararsızlık ise almaşıklar arasında seçim yapamamaktan doğan tereddüt halidir. Türkçede “doluya koysam almaz, boşa koysam dolmaz” deyişinin uygulamadaki karşılığı kararsızlık olarak tecelli eder. Bu, ortada kalma hali çaresizliği ima eder. Seçim yapamama hali özgüven eksikliğinden ileri gelebileceği gibi, yanlış yapma kaygısından veya sonucunu kestirmekte zorlanıldığından dolayı bocalamadan da kaynaklanabilir.

Türkiye’nin Fırat’ın Doğusunda gerçekleştirmeyi planladığı güvenlik harekâtı sürecinde ABD ile yaşadığı çekişmeli durum, iki ülke arasında yaşanan kararlılık haliyle kararsızlığın çatışması olarak vuku buldu.

ABD’nin kararsızlığı, bocalaması, yalpalaması Türkiye’nin kararlı tutumunu değiştirmedi ise de, harekâtın başlatılmasında geciktirici bir faktör oldu.

ABD Başkanı Trump’ın dış siyasetle ilgili açıklamalarındaki tutarsız beyanların kendisini de zora soktuğu belli. Trump’ın bu bağlamda serdettiği ilk görüş kendi kişisel samimi kanısını ifade ederken, bu kanısından geri çekilmeyi ifade eden sonraki görüşü ABD derin devletinin kararını ve dayatmasını ifade ediyor. Turump belli ki baskı altında tutuluyor.

Trump’ın kamuoyuna yansıyan son açıklamalarından biri şu: “Pek çok insan Türkiye’nin ABD’nin büyük bir ticaret ortağı olduğunu unutuyor, F-35’lerimizin çelik gövdesinin yapımında yardımcı oluyorlar. Ayrıca, İdlib’de birçok canı kurtarmamda bana yardım ettiler. İsteğim üzerine, uzun yıllar hapiste kalacak olan Rahip Brunson’u geri gönderdiler. Ayrıca en önemlisi, Türkiye’nin NATO’yu iyi durumda tutan önemli bir üye olduğunu unutmayın. Kendisi 13 Kasım’da ABD’ye misafirim olarak geliyor” dedi. Ve daha önemlisi şu açıklama: “Çeşitli gruplar arasındaki savaş yüz yıllardır sürüyor. ABD, hiçbir zaman Ortadoğu’da olmamalıydı. 50 askerimizi çıkardık. Türkiye, Avrupa’nın geri almayı reddettiği ve ele geçirilen DEAŞ savaşçılarını üstlenmek zorunda. Bu bitmeyen salakça savaşlar, bizim için bitiyor!”

Kararlılık kararsızlığı daima geri püskürtüyor. Türkiye’nin kararlı hali son tahlilde, ABD’nin salakça tutumuna galip geldi.

Ve nihayet şu satırların tuşlandığı esnada (9 Eki 2019-16:10) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması ile: “Türk Silahlı Kuvvetleri’miz Suriye Milli Ordusu’yla birlikte Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmıştır.”

Yolun açık olsun Türkiye...

#Türkiye
#NATO
#13 Kasım
#ABD
#F-35