18. yüzyıla gelinceye değin insanın hayatındaki değişimler, bir dönemden ötekine geçerkenki kımıldamalar gözle fark edilmeyecek denli yavaş ve küçüktü.
Benim indimde, o yüzyıldan günümüze bu değişimin hızını ve yönünü değiştiren hamle Alman filozofu Kant tarafından gerçekleştirilmiştir. O da zaten kendi değerini biliyor ve yaptığı hamlenin mahiyetini Kopernik ile karşılaştırarak: “Ben de felsefede Kopernik devrimini gerçekleştirdim.” diyordu. Kopernik, Batlamyus’un dünyayı merkez alan astronomi hesaplarında, güneşin merkez alınması gerektiği esasını vaz ediyordu. Kant da Aristoteles’ten sonra genel kabul görmüş olan varlığa ilişkin kategorilerin aslında zihinsel olduğunu ileri sürüyordu. Gerçekleştirdiği düşünsel devrim buradaydı. Bu kabul, insanoğlunun düşünce tarzında büyük sıçramaların önünü açmıştır. Bilim üzerine, tarih üzerine görüşler tamamıyla değişmiştir. Onun öğrencisi Hegel, Kant’ın kendiliğinden kullandığı diyalektik düşünce yöntemini müstakil bir düşünce sistemi hâline getirdi. Ki bu düşünce yöntemi İslâm’ın da temel düşünce tarzıdır. Hegel’in takipçisi ve onun kurduğu mantık yöntemini tarihe ve iktisadiyata uygulayan Marx, öncülleriyle birlikte söz konusu atılımların nirengi noktalarını oluşturur.
Hegel’den ve Marx’tan sonra günümüze kadar gelen irili ufaklı bütün düşünürler, onlara muvafık veya muarız konumda bu ikisi ile mutlaka hesaplaşmışlardır.
Marx insanın tarihsel serüvenini kalpten mideye indirerek açıklıyordu. O, Hegel’in tarih görüşünü tepesi üstü dikilmiş bir piramide benzetirken, bu piramidi tabanı üstüne yerleştirdiğini söylerken gerçekte onu tepesi üstüne diktiğinin farkında değildi.
Aynı dönemin bir başka zekâsı Freud ise geliştirdiği psikanaliz yöntemle bilinçaltını keşfediyor ve onun içeriğini cinsel ve vahşi dürtülerin oluşturduğunu ileri sürüyordu.
İşte temelde Kant olmak üzere bu üç düşünürden (Hegel, Marx, Freud) sonra, düşünce alanındaki adımlar hem sıklaştı hem seri bir hâl aldı. İnsanın düşünsel hayatına getirdikleri canlılık kadar, onun kendi benliğinden artan bir ivmeyle uzaklaşmasının yolunu da açmış oldular.
Sanayi alanında gerçekleştirilen buluşlar ve icatlar ile kapitalist dünyada her şeyin metaya dönüşmesi süreci iç içe yürüdü.
Kapitalizmin, insanın hür ve müstakil karar verme melekesini kökten etkileyen ve onu kapitalist pazarın kölesi (köle, yani kendi iradesi olmayan, bağımlı insan) hâline getiren reklamcılık sektörü, ilhamını büyük ölçüde Freud’dan alarak onun belirlediği bilinç altındaki cinsel ve vahşi dürtüleri harekete geçirmeyi amaç hâline getirdi. Ve kaydettiği “başarı” yüz yıldan bu yana yeni doruklara tırmanarak yükselmeyi sürdürdü.
Sonuç? Sonuç insanı özne olmaktan çıkarıp tüketim ekonomisinin nesnesi hâline getirmek oldu.
İnsan böylece, her iktisadi veya sınai hamleden sonra bir kere daha kendi öz benliğinden uzaklaşarak vaktiyle sahip olduğu manevi değerlerini yitirmeye başladı. Biliyorum şimdi kullandığım “manevi” kelimesi de muhteviyatından boşaltıldığı için kimilerine bir boş laf olarak görünebilir. Bu da kapitalistik telâkki tarzının temas ettiği bütün kutsal kavramların içini boşaltmış olmasının bir başka remzidir.
İnsanın bu noktaya taşınması onlarca düşünürün, binlerce müteşebbisin, sayısız endüstriyel buluşun ve insanlık tarihinin yaklaşık son iki küsur yüzyıllık çabasının sonucudur.
Onun kendi asal benliğine kavuşturulmasını sağlamaksa, bunların kat kat misli çabayı gerektirecektir.
Öyleyse umudumuzu keselim mi? Asla. Umutsuzluk bize haram kılındı.
İslâm’ın vaadi insanoğluna davetini göndermeye devam ediyorsa ona icabet etme yükümlülüğü de her insan tekinin vebalinde duruyor demektir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.