Kimse algıladığından daha fazlasını anlayamaz. Anlayabilmesi için zihninin açık olması gerekir. Ve de dünyaya açık olması…
Dünyaya açık olmak çarşıya inebilmektir. Çarşıya inmek çevreyle, insanla ilişki kurma demek… Dışa, dışarıya açık olma demek… Sait Faik, bir öyküsünde “Çarşıya İnemem” diyordu. Üstelik bunun sebebini açıklamayı da başaramıyordu. Önüne koyduğu çeşit çeşit nedenlerin hiç biri, kahramanımızın çarşıya niçin inemediğini açıklamaya yetmiyordu. Çünkü onun çarşıya inememesi, ne esnafa borcundan kaynaklanıyor, ne buna benzer başka bir sebebe dayanıyordu. O yalnızca çarşıya inemediğini biliyordu, o kadar. Bunun altında yatan temel sebep belki de, kahramanımızın artık dünyaya ilgisizliğiydi: dünyaya ilgi duyma hevesini, keyfini, şevkini ve daha önemlisi ihtiyacını yitirmiş olmasıydı.
Dünyaya ilgi duymakla dünya malına göz dikmeyi, onun ardına düşmeyi kastetmiyorum. Dünya ilgisi, çarşıya çıkabilmeyi istiyor bizden. Alışveriş yapmayı, bir kitap almayı, aldığı kitabın sayfalarını çevirivermeyi, minicik devinimleri, gülümsemeyi, insanlara anlayış göstermeyi, bunları istiyor...
Ama dünyamızda öyle şartların baskısı altında bulunanlar var ki, bu minicik devinimlerden, bu ayrıntı gibi duran sevecenliklerden habersiz yaşar… Onlar, kendilerine biçilen sınırlı bir mekânın duvarları arasına sıkışmak zorunda kalmıştır. Onların ne yumurtanın fiyatıyla ilgilenmeye, ne kendiliğinden bir gazete alıp okumaya, ne sokakta karşılaştığı birine “Merhaba!” demeye yüreği yeter. Onların herhangi bir şeyi kendiliğinden keşfetme melekesi dumura uğramıştır. Zihin cesetleşmiş, keçeleşmiştir. Onlar yıkanmış bir beyinle algılamak zorunda bulunurlar dünyayı. Yıkanmış, ama arınmış değil…
Bir şeyleri fetişleştirmeye ya da bir şeylerden nefret etmeye zorlanmış bir zihinle insan dünyayı nasıl görür? Gördüğü dünyayı nasıl algılar? Algıladığı dünya, dünyanın aslî gerçekliği ile ne kadar örtüşür? Bütün bu yalan yanlış algılamalarla her şeyi anladığını sanan birinin hali tüyler ürperticidir!
Böyle birinin kendi durumunu olduğu gibi algılayabilmesi de yazık ki imkân dâhilinde değildir. Onun kendiliğinden bir şeyi algılaması beklenmiyor. Kendiliğinden bir şeyi algılama imkânından mahrum bulunana, yani kendi kendine yardım edemeyene dışardan yarım edebilmenin imkânı da kalmaz. Ama gene de onlar kendi hallerine bırakılmamak gerekiyor. Acımayla da olsa…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.