Anlatamamak

04:0025/02/2021, Perşembe
G: 25/02/2021, Perşembe
Rasim Özdenören

Defalarca işittik. “Derdimi anlatamıyorum” derler.Derdini anlatamadığını söyleyen biri şu almaşıklardan birini kastediyor olabilir. Bir, derdini anlatacak birini bulamamıştır. İki, derdini anlatmıştır fakat muhatap onun ne demek istediğini anlamamıştır. Üç, kendisi derdini anlatmayı başaramamıştır.Birinci ve ikinci şıklarda anlaşılmayacak bir durum yok.Sorun üçüncü şıkta düğümlü…Buradaki acizlik kişinin anlatma yeteneğiyle ilgili…Kişi yaşadığı sıkıntıyı dile getirmekte güçlük çekebilir. Ama kendini

Defalarca işittik. “Derdimi anlatamıyorum” derler.

Derdini anlatamadığını söyleyen biri şu almaşıklardan birini kastediyor olabilir. Bir, derdini anlatacak birini bulamamıştır. İki, derdini anlatmıştır fakat muhatap onun ne demek istediğini anlamamıştır. Üç, kendisi derdini anlatmayı başaramamıştır.

Birinci ve ikinci şıklarda anlaşılmayacak bir durum yok.

Sorun üçüncü şıkta düğümlü…

Buradaki acizlik kişinin anlatma yeteneğiyle ilgili…

Kişi yaşadığı sıkıntıyı dile getirmekte güçlük çekebilir. Ama kendini bir biçimde anlatmanın yolunu bulur. Vecdi Bingöl’ün bir şarkı güftesinin iki mısraı: “Yazsaydım derdimin ben bir tekini / Ciltlere sığmayan bir kitap olur” dediği yer tam da burası olmalı…

Bir başka şarkı sözü ise: “Aşk yaşanır, anlatılmaz.” diyor. İşte sorunlu olan durum bu anlatımda gizli… Güftenin tamamında şair, aşkı anlatmaya boşa çabalama, onu yaşa demek istiyor.

Ancak aşkın veya anlatma konusu her ne ise onun anlatımına güç yetirilemez denildiği yerde, sorun anlatanda…

Allah, dili insana anlatsın ve anlaşılsın diye ihsan etmiş…

Anlatılamayan, dile getirilemeyen hiçbir kavram yok insanın varlık tarzında…

Anlatılmaz görünen veya anlaşılamayan nice duygular erbabının elinde anlatıldığında buna bütün insanlık ortak çıkabiliyor. Freud’a kadar bilinen ama açıklamasına güç yetirilemeyen zihinsel veya ruhsal sıkıntılar onun bilinçaltı açıklaması ile aydınlık kazanmıştır. Onun anlattığı sıkıntının kendisi yaşanıyor fakat mahiyeti açıklanamıyordu. Ama birisi bir kere onu açıklamanın yolunu bulunca, o yolda başka açıklamaların da önü açıldı.

Burada önemli olan anlatılamaz gibi görünen sıkıntıya bir ad koyabilmek, başka deyişle onu teşhis edebilmek… O sıkıntılar eskiden beri biliniyor fakat mahiyeti teşhis edilemiyordu. Nitekim Freud da örneklerini Grek trajedilerinden, Shakespeare’den, Dostoyevski’den vb. seçerek açıklamasını destekliyor… Demektir ki sıkıntı biliniyor fakat niteliğinin ne olduğu teşhis edilip adı konulamıyordu.

Derdimi anlatamıyorum diye yakınan biri sıkıntıyı kendi yetersizliğinde aramalı. Yoksa anlatımına güç yetirilemeyen bir yaşantı bulunmaz insanın varlık tarzında…

Orhan Veli “Anlatamıyorum” başlıklı şiirinde tam da bu anlatılamaz olanı anlatıyor:

Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

#Anlatamamak