Savaşın, siyasetin, hukukun dilleri

04:0021/03/2021, Pazar
G: 21/03/2021, Pazar
Rasim Özdenören

Prusyalı General Clausewitz’in “Savaş Üzerine” başlıklı kitabından bir alıntıyla girelim söze:“…Savaşta her şey çok basittir, fakat en basit şey zordur. Güçlükler birikir ve öyle bir sürtünme yaratır ki, savaş görmemiş olan bir insan bunu gözünün önünde canlandıramaz. Sürtünme kavramı, gerçek savaşı kitaplarda okunan savaştan ayıran tek kavramdır. Askerî makina, yani ordu ve ona ilişkin her şey, aslında son derece basittir ve bu bakımdan idaresi kolaymış gibi görünür. (…) Fakat gerçek hiç de öyle

Prusyalı General Clausewitz’in “Savaş Üzerine” başlıklı kitabından bir alıntıyla girelim söze:

“…Savaşta her şey çok basittir, fakat en basit şey zordur. Güçlükler birikir ve öyle bir sürtünme yaratır ki, savaş görmemiş olan bir insan bunu gözünün önünde canlandıramaz. Sürtünme kavramı, gerçek savaşı kitaplarda okunan savaştan ayıran tek kavramdır. Askerî makina, yani ordu ve ona ilişkin her şey, aslında son derece basittir ve bu bakımdan idaresi kolaymış gibi görünür. (…) Fakat gerçek hiç de öyle değildir ve savaşta böyle bir vehmin gerçek dışı ve abartılmış yönü derhal meydana çıkar. Tabur belirli sayıda bir insan topluluğu olarak kalır ve tesadüf de işin içine karışınca, bu insanların en önemsizlerinden biri bile herhangi bir gecikmeye veya düzensizliğe sebep olabilir. (…) Mekanikte olduğu gibi birkaç noktada toplamamıza imkân bulunmayan bu aşırı sürtünme böylece her yandan tesadüfle temas haline gelir ve önceden tahmin edilemeyen olaylar yaratır…” (Nedensellik /Causality/).

Bu parçadan savaş gerçeğinin her an öngörülemeyen etkenlerle yön değiştirebileceğini anlıyoruz. Yani determinizm savaş alanında değerini yitiriyor. Determinizmin geçersizliğini Bertrand Russell “Felsefe Meseleleri” kitabında nükteli diliyle şöyle anlatıyor:

“…Mantıklı hindi çiftliğe varır varmaz her sabah saat 9′da yem verildiğini fark etti. Ama iyi bir tümevarımcı olduğu için hemen bir sonuca varmak istemedi. Bekledi ve her gün tekrar tekrar gözlemledi. Bu gözlemlerini değişik koşullarda tekrar etti: Çarşambaları, perşembeleri, sıcak ve soğuk günler, yağmurlu ve yağmursuz günler. Her gün yeni bir gözlem ekledi ve sonunda bir sonuç çıkardı: ‘Her sabah saat 9′da yemek veriliyor bana.’ Fakat bir yılbaşı günü kural bozuldu: Mantıklı hindi saat 9′da yemini beklerken boynu kesildi…”* (Sebep-Sonuç/Causality/).

Hindi, şaşkınlığının nedenini anlamaya bile fırsat bulamadan her şey olup bitmiş olur.

Siyaset de bir tür savaş alanıdır…

Siyaseti onun diliyle konuşmak gerekir.

Clausewitz’in Sürtünme (friction) kavramı son kerte önemli. Savaş alanında her rütbeden bütün elemanların tek komutla hareket edeceği var sayılıyor. Bu inanış teoride doğrudur. Ancak alandaki her nefer aynı zamanda bir irade sahibidir. Onlardan bir tekinin bir başına hareket etme isteği veya başına buyruk hareketi harekatın amaçlanan sonuca ulaşmasını engelleyebilir. Prusyalı General her neferin bireysel hareket edebilme imkanını “sürtünme” olarak adlandırıyor. Bu bağlamdaki sürtünme; uyuşmazlık, sürtüşme, sürtme, anlaşmazlık anlamlarının tümünü içeriyor.

Savaş alanında fevkalade önemli olan sürtüşme (çatışma) olgusu siyaset alanında fazlasıyla geçerlidir. Çünkü siyasette emir komuta zinciri, askerlik sanatındaki kadar bağlayıcı değildir.

Siyaset kendi diliyle değil fakat hukukun diliyle terennüm edildiğinde hukuk bağlamında kitabına uygun bir sonuç elde edilebilir. Ama sonuç siyaset alanında yürürlük bulur mu, bilinmez. İşte bütün sorun da bu bilinmezliğin içinde gizlidir. Hukuk açısından belki düzen sağlanmış olabilir fakat siyaset alanında meydana gelecek olan keşmekeşle nasıl başa çıkılır, bilinmez.

* Kitabın aslında tavuk olan hayvan, bu alıntıda hindi olarak değiştirilmiş. Sanırım misalin kolay anlaşılması sağlanmak istenmiş.

#Savaş
#Siyaset
#Hukuk