Dün sosyal medyada, Abdullah Gül’ün muhalefetin çatı adayı olup olmayacağı yolundaki belirsiz durumunu, “Necmettin Erbakan Ödülleri 2018” adıyla yapılan etkinliğin netleştirdiğine yönelik yorumlar vardı. Doğrusu büyük ölçüde katılıyorum, o etkinlikte ortaya çıkan görüntüler ve o görüntülere gösterilen tepkiler, zihni uyaran etkili bir hatırlatıcı işlevi gördü.
Hatırlanacağı gibi Saadet Partisi’nin düzenlediği Erbakan Ödül Töreni’nde, 28 Şubat döneminde irtica avcılığı yapan, çatılara kurulan kameralarla okullarda namaz kılan öğrencileri gözetleyen, her Müslümanın yapması farz olan dini ritüellere, kriminal eylemler, yapanlara terörist muamelesi çeken Uğur Dündar’la; Erbakan’a yönelik “Çok tehlikeli biri” diye manşet atan Ruşen Çakır’a ödül verilmiş, gecenin ev sahipliğini yapan Saadet lideri Temel Karamollaoğlu “Erbakan’ın kemikleri sızladı” diye eleştiri yağmuruna tutulmuş, programa misafir olarak katılan Abdullah Gül de eleştirilmişti.
Gül’ün Erdoğan’a karşı muhalefetin çatı adayı olma niyeti varsa bile, o geceye gelen eleştirilerden sonra, bu niyeti tekrar sorguladığına inanıyorum. Elbette, bu yazının yazıldığı saatlere dek 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün herhangi bir açıklaması olmadı; günlerdir söylendiği gibi muhalefetin adayı olup olmayacağı yolunda bir adımı da olmadı. Böyle bir fikri düşünüp düşünmediğini bile bilmiyoruz, hiç düşünmemiş olabilir; düşünüp vazgeçmiş olabilir; adaylığı halihazırda düşünüyor da olabilir. Gül cephesi şu an itibariyle tamamen kapalı kutu.
Dolayısıyla benim şu dakikadan sonra yapacağım yorum farzı muhal kabilinden olacaktır. O geceden sonra gelen eleştirilerin Gül’ün düşüncesini netleştirdiğini düşündüğümü söylemiştim. Çünkü Necmettin Erbakan Ödül Töreni’nde karşımıza çıkan Uğur Dündar ve O’nun hiçbir şey olmamış gibi arsızca gülümseyen yüzü; 28 Şubat darbesini yaşayanları o günlere, geri ışınladı. Şimdi içten içe iktidar mücadelelerinin verildiği, hepsi değerli kadrolarının tuhaf şekilde ayrışarak saflaştığı, akıl almaz bir mücadeleye savrulmuş AK Parti’nin bugünlere nasıl geldiği, bu yolculuk esnasında, siyaset ve toplum olarak hep birlikte hangi badirelerin atlatıldığı hatırlandı.
Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ün ismi daha açıklanmadan ülke olarak içine çekildiğimiz gerilimli atmosfer hatırlandı. Çok değil bundan 11 yıl önce, 2007 yılında, sırf eşi başörtülü olan biri Cumhurbaşkanı olmasın diye ülke birbirine giriyordu. Önce Cumhuriyet Gazetesi “tehlikenin farkında mısınız?” kampanyası başlattı. Ardından 14 Nisan’da, daha sonra bir silsileye dönüşecek olan ünlü “Cumhuriyet mitingleri” tertiplendi. Mitinglere yüz binlerce kişi elinde Türk bayraklarıyla katıldı. Amaç, Başbakan Erdoğan’ın muhtemel Çankaya adaylığının önüne geçmekti.
Ardından Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü gösterdi. Bu kez eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu 367 kuralını ortaya attı. Bu kural Meclis içi bazı anlaşmalarla bir şekilde çözüldü.
Ardından CHP, Gül’ün 357 “evet” oyu aldığı seçimleri Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme seçimi iptal etti. Ardından ordu, bu kez 27 Nisan gecesi “e-posta” muhtırasıyla Çankaya’ya eşi başörtülü birinin çıkmasını durdurmaya çalıştı. Ama hükümet kanadı bu bildiri karşısında da dik durdu ve karşı açıklama yaptı.
Yine de tansiyon düşmeyince, demokraside son karar mercii halk olduğundan halka gitme kararı yani erken seçim kararı alındı. Bu direniş beklenmiyordu. Bu kez tekrar Cumhuriyet mitinglerinden medet umuldu ama ülke erken seçim havasına çoktan girmişti.
22 Temmuz 2007’de seçimler yapıldı. AK Parti bu kez daha güçlü bir şekilde, yüzde 47 oy oranıyla geri geldi. Meclis tamamen yenilendi. Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi. 2007 seçimleri Türkiye’nin önünü açtı. Eşi başörtülü biri ilk defa Çankaya’ya çıktı, ülke daha demokratik, daha umutlu bir yer oldu.
Abdullah Gül’ün Tayyip Erdoğan’a karşı koyacağı bir adaylık; tüm muhafazakar kitlenin derinden hissederek yaşadığı bu süreci hafızalarda mutlaka yeniden canlandırırdı. Erbakan adına düzenlenen bir törende Uğur Dündar’ın gülümseyen suratını görmekse, bu uzun hatırlamanın neredeyse ön gösterimi oldu. Bendeniz 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün adaylık fikrinde olduğundan emin değilim, daha doğrusu zannetmiyorum ama öyle olsa bile o geceye gelen eleştirilerden sonra, fikir değiştirip geri adım atmış olabilir. Ki her şerde bir hayrın olduğuna inanıyorsak, o budur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.