Kapatalım artık bu S-400 bahsini

04:005/06/2019, среда
G: 5/06/2019, среда
Özlem Albayrak

Bugün, bayram tatili boyunca İstanbulda bulunacak birinin, rutin bayram mesaisine alternatif, olası bir rota önermek niyetindeydim. Buna göre, ilk günün başlangıcı elbette Süleymaniye’de bayram namazıyla olmalıydı, sonrası Divanyolu’nda kahvaltı, bölgedeki belli başlı kabirleri Abdülhamid Han’dan, 2. Mahmut Türbesi’ne dek ziyaret. Programa, Boğaz şeridindeki semtlerde yeralan türbelere, camilere, kabirlere hızlandırılmış ziyaretler sıkıştırmaya çalışmak; ama Aşiyan’ı, Piyer Loti’yi asla ve kat’a

Bugün, bayram tatili boyunca İstanbulda bulunacak birinin, rutin bayram mesaisine alternatif, olası bir rota önermek niyetindeydim. Buna göre, ilk günün başlangıcı elbette Süleymaniye’de bayram namazıyla olmalıydı, sonrası Divanyolu’nda kahvaltı, bölgedeki belli başlı kabirleri Abdülhamid Han’dan, 2. Mahmut Türbesi’ne dek ziyaret. Programa, Boğaz şeridindeki semtlerde yeralan türbelere, camilere, kabirlere hızlandırılmış ziyaretler sıkıştırmaya çalışmak; ama Aşiyan’ı, Piyer Loti’yi asla ve kat’a listeden çıkartmamak.



Bunlar bittikten sonra, Anadolu yakasında da, Avrupa yakasında da bulunan Darülacezeler’den birine kollarınızın sarabileceği ölçüde çiçek alıp gitmek, evladı/akrabası/eşi/dostu olmayıp da bayramı yalnız geçirmek zordur, ama bunlar varken yalnızlık çekmek kadar kötüsü herhalde yoktur. Oradaki yaşlılardan hem iki dert dinleyip gözünden yaş dökmek kalbi temizler, hem de hayır dua almak gününüzü gün eder.

Darülaceze bitti mi, ver elini yetim yurdu. Devlete bağlı olanlar da var, İHH’nın Yetim Vakfı da, ikisi de uygundur hangisini tercih ederseniz, hiç değilse bu bayramda bir yetim başı okşarsınız, bundan daha büyük bir bayram kazancı olabilir mi?...

Diye uzayıp giden bir liste/rota hazırlayacaktım, ama bayram namazı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın S-400’le ilgili yaptığı açıklamalar, uzun zamandır izlediğim konu hakkında birkaç kelam etme ihtiyacı doğurdu.

Rusya ile ilişkiler konusunda ne düşündüğümü daha önce belirtmiştim. Biliyoruz ki, tarih boyunca, Türkiye ve selefi devletlerin Ruslarla ilişkisi; güvene, dostluğa, karşılıklı iyi niyete dayanmadı. Aksine, devletlerarası ilişkilerde olması gereken nitelikler hesaba katıldığında, Ruslar’ın entrika dozu yüksek, makyavelist ajandalarının zararlarından korunabilmek için, Osmanlı ve sonrasında Türkiye, çok efor sarfetmek zorunda kaldı.

Ancak bu böyle diye S-400 tartışmasında olması gerekeni söylemekten de geri durmamak gerekiyor. Zira, sırf ABD öyle istiyor diye, tüm satın alma prosedürleri tamamlanmış olan Rus S-400 füze savunma sisteminden vazgeçilmesini istemek çok sorunlu bir pozisyonu işaret ediyor. Daha öncesinde belki küçük onur sıyrıklarıyla atlatmak mümkün olabilirdi, ama şu aşamada Türkiye S-400’lerden ne sebep göstererek vazgeçerse geçsin, ABD baskısıyla vazgeçtiği düşünülecektir. Bu durum uluslararası arenada Türkiye’nin bağımsız ve özgür ülke imajını zedeleyeceği gibi, bizi ABD’den korkup geri adım atmış pozisyonuna düşürür ki, ulusal onur gibi kavramlar bizim için önemliyse, ortak onur duygusunu daha fazla yaralayacak bir durum olamaz.

Elbette, ABD güvenlik gerekçelerini öne sürerek S-400’ten vazgeçmemimizi isteyecek, elbette NATO’nun ödemesini alıp silah vermemesine ve bunun sürgit devam etmesine alışmamız beklenecek, nitekim ABD’nin çıkarları bunu gerektiriyor. Fakat, aramızdaki “Rusya’yla alışverişten vazgeçelim, ABD’yi kızdırmayalım’cıları anlamak sahiden zor.

Zira, Türkiye’nin uzun zamandır NATO silahlarını teslim alma konusunda sorun yaşadığı, bu sorunu NATO’nun tek taraflı çıkarttığı ortadayken; aynı NATO’nun ülkemizin güneyinde bir devlet kurma amacında olan teröristlere yüzlerce TIR silah verdiği apaçık belliyken, hala “Rusya ile alışverişi kesip yüzümüzü NATO’ya, Batı’ya dönelim” demek, başka bir ülkenin hem çıkarını, hem itibarını kendi ülkesininkine öncelemek anlamına gelir ki, bu psikolojinin hastalıklı olduğu açıktır.

Velhasıl şu halde Rusya, ehveni şerdir.

Öyle olmasaydı bile S-400’de şu aşamadan sonra herhangi bir geri vites anlamına gelebilecek adım, Türkiye’nin ulusal onurunu zedeleyecek bir karara dönüşürdü.

Zaten, geçtiğimiz Mayıs sonunda ABD, Türkiye’nin önerdiği S-400’lerle ilgili çalışma grubu önerisini kabul etmiş durumda. S-400 hava savunma sisteminin F-35 savaş uçaklarının ve bu uçaklardaki gizli bilgilerin güvenliğini tehlikeye atacağı argümanıyla, Ankara’nın teknik çalışma grubu önerisini reddeden ABD, sonunda Türkiye ile masaya oturmayı bile bile kabul etti yani. Bu demek oluyor ki, mesele temelde hitama erdi. Cumhurbaşkanı’nın lafzıyla S-400’lerden vazgeçmenin bir seçenek olmadığını da defalarca duyduğumuza göre, “geri adım olur olmaz mı?” tartışmasını kapatmanın vakti geldi de geçiyor sanki.

Değil mi?

#Bayram
#İstanbul
#Recep Tayyip Erdoğan
#S-400
#ABD
#NATO
#Rusya