AK Parti, çeşitli usulsüzlük ve hile iddiaları nedeniyle sonuca itiraz edince YSK tarafından İstanbul’daki bazı sandıklarda oyların yeniden sayılmasına karar verildi. Bunda bir sorun olmaması gerekiyor, zira yeniden sayım ilk kez yaşanmıyor bu ülkede. 2014 yılında AK Parti adayı Yakup Koçal’ın bir oy farkla kazandığı Yalova, CHP’nin itirazı sonucu oyların yeniden sayımı sonucu 6 oyla CHP’li Vefa Salman’a geçmişti.
Bu sadece bir örnek, Cumhuriyet siyasi tarihi boyunca çeşitli seçim dönemlerinde, yeniden sayım talebi sonrası el değiştiren onlarca belediye örneği var; sayım sonrası aynı partinin adayında kalan belediyeler de var. Bu iş neredeyse seçim rutini.
Dolayısıyla 8 milyondan fazla kişinin oy kullandığı İstanbul’da, şehri sadece 27 bin oyla kaybeden her parti, ortada hiçbir usulsüzlük ve hile iddiası olmasaydı dahi sonuçlara itiraz hakkını kullanırdı ki, AK Parti de bunu yaptı. Kaldı ki, binlerce hatta onbinlerce oyun birleştirme tutanaklarına yanlış aktarıldığı, kaydırıldığı iddiası ve başka şaibeler mevcut.
Üstelik bunlar basit birer sosyal medya söylentisinden ibaret de değil. AK Parti Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, defalarca ellerindeki ıslak imzalı belgelerle kameralar karşısına geçerek, bu iddiaların birer tezvirat olmadığı ve büyük hatalar yolunda açıklamalar yaptılar. Sonuçta, itiraz edilen sandıklar yeniden sayılıyor, taraflar da YSK’nın nihai kararını bekliyor.
Bu durumda her iki adaya da düşen, sakinlikle ve sabırla, herhangi provokasyona zemin hazırlayabilecek davranışlardan özellikle kaçınarak yasal sürecin sona ermesini ve YSK’nın mazbatayı yeniden sayım sonucunda kazanan adaya vermesini beklemektir.
Değil mi?
Ama hayır CHP İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu öyle yapmadı, yapmıyor. Önce yeniden sayım kararına karşı çıktı, hatta CHP itiraz ederek sayımı bir müddet durdurdu. Ardından İmamoğlu, önce twitter biosundaki titrini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak değiştirdi. Sonra Ankara’ya giderek Anıtkabir özel defterine yazdığı yazıyı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatıyla imzaladı. Ardından İmamoğlu’nun dış basına İBB’nin resmi başkanıymış gibi verdiği röportajları okuduk ve yabancı gazetecilerle bir araya geldiğini öğrendik. İmamoğlu, dün de Haznedar semt pazarında vatandaşlarla birlikteydi.
Oysa İmamoğlu’nun, -kazandığına gönülden inanıyor olsa dahi-, telaşa kapılmak yerine hukuki sürecin bitmesini sabırla beklemesi gerekirdi. Ama o bırakın beklemeyi, günlerdir hergün belirli aralıklarla kameralar karşısına geçip “mazbatamı verin” diye çocuksu tavırlar sergiliyor, İstanbul’un resmi belediye başkanıymış gibi davranıyor.
Oysa, şu anda İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu filan değil, Mevlüt Uysal; Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’ndan herhangi biri YSK tarafından belediye başkanı olarak ilan edilmiş değil, mazbatasını da almış değil. YSK’dan 31 Mart gecesi çıkan sonuçlar ise “geçici” ilan edilmiş durumda, yani kanuni bir bağlayıcılığı yok…
Ankara’da Mansur Yavaş show yapmadan YSK kararını beklerken, Ekrem İmamoğlu’nun neden bu şekilde davrandığına gelince, benim gözlemim şu: Amaç, neredeyse 30 yıldır iktidar bekleyen ve her seferinde hayal kırıklığına uğrayan, her seferinde daha da umutsuzlaşan CHP’li seçmeni ajite etmek; bildiğiniz algı yönetimi. Olur da İstanbul Belediye Başkanlığı kendisine değil de, AK Parti’nin adayına geçerse; CHP seçmenini bunun bir takım hilelerle yapıldığına ikna etmek için psikolojik zemini hazırlamak.
Yani İmamoğlu, alnının teriyle seçimi kazanmış ama mazbatasının verilmesi geciktirilerek haksızlık edilmiş belediye başkanı rolünü oynayarak, kaybetmesi halinde CHP seçmeninde oluşacak hayal kırıklığını büyütecek bir algı yaratıyor. CHP’li seçmende, “seçilmiş belediye başkanını makamından indirdiler” çaresizliğine sebebiyet vermeyi umuyor. Bunu neden yaptığını da, hem Kılıçdaroğlu’nun, hem de İmamoğlu’nun üstü örtük bir şekilde laf arasına sokuşturduğu “sokak karışır” tehditlerinden anlıyoruz.
Bu imaya karşı demokrasiye ve millet iradesinin üstünlüğüne inanan, her bir oyu namus gören gazetecilerden, fikir insanlarından, yazarlardan, kamusal figürlerden ve toplumun ileri gelenlerinden ortak ve güçlü bir itiraz sesi duymak istiyor insan; ama nedense çoğu kişi hiç böyle bir ima yapılmamış gibi davranmayı yeğliyor.
Oysa bu ihtimal, sadece şu ya da bu grubun değil; CHP’linin, AK Parti’linin MHP’linin ya da İYİ Parti’linin değil; senin, benim, hepimizin kaybı anlamına gelir.
Siyaset başka, vatan bambaşkadır…
Üzücü tabii…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.