Johannesburg
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temaslarını takip etmek üzere Güney Afrika’nın Johannesburg kentindeyiz. Cumhurbaşkanı, BRICS Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere burada bulunuyor. BRICS, 2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu, yükselen pazarlar ve gelişmekte olan ülkelerle iyi ilişki kurma fikriyle ortaya çıkmış bir işbirliği platformu. Türkiye’nin davet edildiği bu yılki zirvede, ekonomik işbirliği ve uluslararası meselelerde görüş alışverişinde bulunma amacı güdülüyor. Temel hedef ise, ülkeler arası sinerjiyi arttırmak.
Bir başka açıdan bu uzak ülkeye baktığımızda ise Güney Afrika’nın, FETÖ’nün Afrika’da, hatta dünyada en güçlü olduğu ülkelerin başında geldiğini görüyoruz. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, FETÖ’nün, Güney Afrika’nın Johannesburg ve Cape Town başta olmak üzere çeşitli şehirlerinde 11 okulu bulunuyor ve bu okullarda, çoğu ülkenin ileri gelenleri ya da zenginlerinin çocukları olmak üzere 3 bine yakın öğrenci eğitim görüyor.
Zambiya’nın başkenti Lusaka’da da FETÖ’nün 2 okulu bulunuyor. Sorun şu ki, Güney Afrika’nın devlet görevlileri hala FETÖ’nün bir terör örgütü olduğuna ikna edilebilmiş değil. Tıpkı İsviçre ve benzeri birkaç “bazı açılardan özerk” ülke gibi, Güney Afrika da FETÖ’ye Türkiye’nin baktığı yerden bakmayı reddediyor, konuyu özgürlük olarak değerlendiriyor. Bu gezinin, yetkililere gerçekleri anlatma fırsatı doğuracağı umuluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Güney Afrika temaslarını bitirdikten sonra, gezinin son günü Türkiye’den Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk resmi ziyaretin gerçekleştirileceği Zambiya’ya geçecek, görüşmelerin ardından aynı gün içinde de yurda dönülecek.
Gezinin iki durağı olan Güney Afrika ve Zambiya’nın tek ortak noktası coğrafya değil, Güney Afrika rejimiyle anılan, vatandaşlara devlet eliyle ayrımcılık uygulanmasının adı olan Apartheid rejimi Güney Afrika’nın yanısıra Zambiya ve Zimbabwe’nin de içinde bulunduğu Rodezya bölgesinde de, çok yakın bir geçmişe dek yıllarca uygulanmış.
Apartheid rejimi, insanlığın görüp görebileceği en acımasız ayrımcılık uygulamalarının ortaya çıkmasına neden olmuş bir rejim. Kabaca, Güney Afrika’da 1949-1994 yılları arasında, azınlık beyaz nüfusun, ülkenin geniş bir kesimini oluşturan siyahlar üzerinde ekonomik, sosyal ve politik güç kullanması ve ırk ayrımcılığı yapmasından sözediyoruz. Ama bu ayrışma öylesine derin ve keskindir ki, parklardan okullara, tuvaletlerden otobüslere, evlerden işlere ve alınan maaşlara dek hem toplumsal hayatın tüm alanlarını kapsar, hem de bir tür kast sistemi olarak uygulanır.
Apartheid devlet eliyle uygulanmış, yani ırkçılığın kanunu yapılmıştır bu ülkede. Sözgelimi bir parkta beyaz Avrupalılara ayrılmış bir banka oturan bir Asyalı ya da siyah ırktan bir kişinin başı polisle belaya girer, bunun bedeli kanunen öder. Mesela biri beyaz diğeri siyah iki kişi aynı binaya gireceklerse bile aynı kapıdan giremezler. Öylesine tuhaf bir ırkçılıktır ki bu, farklı gruplardan insanların evlenmesine, siyahların bulundukları bölgeden başka bir bölgeye seyahat etmesine bile izin vermeyecek kadar vahşileşebilmiştir.
90’ların ortalarına dek resmen yürürlükte kalmış Apartheid, ABD’deki kölelik dönemi sonrası ortaya çıkan ayrımcılıkla bile kıyaslanamayacak denli ağır kuralları olmuş bir rejim. İnsanın tüylerini diken diken eden o meşhur “zenciler ve köpekler giremez” sözü Güney Afrika için gündelik hallerdenmiş.
Tüm bunların temelinde elbette sömürgecilik yatıyor. Önce Hollanda, sonra İngiltere ve diğer Avrupalı ülkelerin sömürgesi olan Güney Afrika’da, resmi dil İngilizce olduğu gibi trafik de İngiltere’deki gibi soldan işliyor. 28 yıl hapiste yattıktan sonra ilk seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Mandela ve O’nun gibi cesur insanlar sayesinde Apartheid rejimi 24 yıl kadar önce altedilerek ortadan kaldırılmış, ama şimdi de farklı problemler yaşanıyor. Bugün Güney Afrika’nın nüfusunun üçte ikisi hala yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Eşitsizlik açısından ise ülke dünya sıralamasında ikinci olmuş, nüfusun dörtte biri ise işsiz…
Öte yandan bu durum, Güney Afrika ve elbette Zambiya’nın da yatırım açısından bakir ülkeler oldukları anlamına geliyor. Bu, hem Türkiye için hem de ziyaret edilen ülkeler için kaynaklar ve fırsatlar demek…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.