Geçtiğimiz haftasonunun gündemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kırgızistan temaslarıydı. Gezinin öne çıkan iki başlığından biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerli parayla ticaret yapılması yönündeki görüşlerini Kırgız mevkidaşıyla paylaşması, bir diğeri ise Kırgızistan’daki yaygın FETÖ yapılanması tehlikesiydi.
Dolarla ticaret konusu önemli, zira BRICS Zirvesi için gittiği Güney Afrika’da yerli parayla ticaret önerisini gündeme getiren Erdoğan’ın Kırgızistan’da aynı görüşü tekrarlaması, Türkiye’nin ekonomik olarak kıskaca alınmasıyla ilgili bundan sonra izleyeceği rotayı da gösteriyordu. Kırgızistan’da 6. Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılan Erdoğan, “Uluslararası ticaretin dolara olan bağımlılığı, artık karşımıza bir engel olarak çıkmaya başladı. Kendi para birimimizle ticaret yapmaya yoğunlaşmayı öneriyoruz” dedi. Görünen o ki, mücadele sürdürülecek. Bunun Türkiye’ye etkilerini, sokaktaki vatandaşa yansımalarını se önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Öte yandan FETÖ’nün Orta Asya Cumhuriyetleri içinde en yoğun yapılandığı yer Kırgızistan. Cumhurbaşkanı bugün Yeni Şafak’ta okuyacağınız röportajında konunun önemine şu sözlerle değindi:
“Burada en temel sorun FETÖ meselesi. Maalesef Kırgızistan’da bu terör örgütünün çok ciddi bir alt yapısı var. Buradaki yerleşme süreci eski. Orada başta ordu ve yargı olmak üzere, devlete sızmış durumda. Gerçekten siyasileri de ciddi manada ürküten bir havaları var. Kırgızistan’daki FETÖ yapılanmasına karşı harekete geçilmesi gerektiğini söyledik. Bunu Sayın Başkanla görüştük. Bu konudaki beklentilerimiz ilettik. Somut adımlar atılmasını beklediğimizi de söyledim. FETÖ, sadece Türkiye için değil, bulunduğu bütün ülkeler için tehlike arz ediyor. Biz bu örgütün eğitim kılıfı altındaki faaliyetleriyle mücadele için Maarif Vakfı’nı kurduk. O ülkelerde FETÖ’yle mücadele açısından, örgüte ait okulların ve yurtların kapatılması, oralardaki milli eğitim bakanlıkları ile Maarif Vakfı’mızın ortak çalışmaya girmeleri son derece önemli...”
Ancak Kırgızistan, bünyesindeki FETÖ okullarını Maarif Vakfı’na devretmeyi reddediyor, onun yerine okullardaki FETÖcüleri uzaklaştırıyor ve okulları kendi devlet öğretmenlerine teslim ediyor. Ülkede çok ciddi bir FETÖ sermayesi var, 10 binden çok öğrenci ve 15 Temmuz’dan sonra kaçanlarla birlikte binlerce de FETÖcü var.
Öyle ki, Kırgızistan devlet yöneticilerini güvenlik noktasında endişeye sürükleyecek bir durum sözkonusu. Zaten işin ciddiyeti de defalarca kendilerine bildirilmiş durumda. Erdoğan’ın ziyaretinden sonra FETÖcülerin tasfiyesinin başlayacağı umuluyor.
Haftasonu Bişkek’te gündem bu iki konu üzerinde yoğunlaşmışken; gözler de bir yandan İdlib’deydi. Zira Halep’ten tahliye edilen onbinlerle birlikte 3 milyon civarında sivil barındıran İdlib; rejim güçleri, İran ve Rusya tarafından kuşatılmış halde ve teyakkuzda, her an bir saldırıya maruz kalabilecek durumda bekliyordu.
Her zamanki gibi savaşın vicdan boyutuyla ilgili olan, hem kamuoyu hem de devlet nezdinde oradaki sivillerin hayatı konusunda endişe eden tek ülke ise yine Türkiye’ydi ve herhangi bir saldırı ihtimalini önlemek adına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Eylül’de yapacağı İran ziyareti bekleniyordu. Türkiye, masumların burnunun kanamaması için yapılacak bir uzlaşının, oluşturulacak bir çözümün aktörü olacaktı yine. Tıpkı Halep’te olduğu gibi.
Ancak Rusya, iki gün sonra gerçekleştirilecek zirveyi beklemeden dün İdlib’i vurdu. Rus uçaklarının bir saat içinde 20 saldırı düzenlediği haberleri geçiyor ajanstan. Kremlin’den yapılan açıklamada ise, “Militanlar Suriye’de barışı ve üslerimizi tehdit ediyor İdlib bir terör yuvası haline geldi. Rusya, Türkiye ve İran’ın Tahran’da bir araya geleceği üçlü zirvede ana konu İdlib’deki son durum olacak. Trump’ın İdlib ile ilgili yaptığı açıklama kentteki sorunları çözüme yardım etmiyor.” ifadeleri kullanıldı.
Rusya’nın İdlib zirvesinden iki gün önce yaptığı bu saldırı, zamanlaması başta olmak üzere pek çok açıdan sorgulanabilir ve amacı da çeşitli gerekçelerle açıklanabilir. Ama Türkiye’yle bir ittifak ilişkisini, güven faktörünü içermediği herhalde ortada. Bir dönem “ABD’ye karşı Rusyacıyız” diye ortalığı ayağa kaldıranlar ne der bu duruma bilmiyorum; bildiğim İran ziyareti şimdi daha da önemli. Bakalım neler olacak?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.