Bir meydan okuma olarak çöp toplama!

04:0015/03/2019, Cuma
G: 15/03/2019, Cuma
Özlem Albayrak

Biliyorsunuz sosyal medyada, “meydan okuma”, ecnebice söylersek “challenge” akımları oluyor dönem dönem. Başlarda, hareket halindeki arabadan inip dans etmeye başlayanlar vardı, bu akımın adı “KikiChallenge”dı. Daha sonra, 2018 yılı sonlarına doğru evlerde, sokaklarda yere yatma akımı başladı, bunun ismi ise “FallingStarsChallenge”dı. Ardından katılanların 10 yıl önce ve 10 yıl sonra çekilmiş fotoğraflarının yan yana sosyal medyada sergilendiği “10YearsChallenge” akımı geldi. Doğrusu, hepsi de tartışılır,

Biliyorsunuz sosyal medyada, “meydan okuma”, ecnebice söylersek “challenge” akımları oluyor dönem dönem. Başlarda, hareket halindeki arabadan inip dans etmeye başlayanlar vardı, bu akımın adı “KikiChallenge”dı. Daha sonra, 2018 yılı sonlarına doğru evlerde, sokaklarda yere yatma akımı başladı, bunun ismi ise “FallingStarsChallenge”dı. Ardından katılanların 10 yıl önce ve 10 yıl sonra çekilmiş fotoğraflarının yan yana sosyal medyada sergilendiği “10YearsChallenge” akımı geldi. Doğrusu, hepsi de tartışılır, tuhaf şeylerdi.



Ama son olarak “TrashChallenge” etiketiyle paylaşılmaya başlanan “çöp toplama” akımı konusunda bunu söyleyemiyoruz. Zira, insanların çöplerle kaplı doğal alanları ellerine geçirdikleri eldivenlerle temizlediği, topladıkları çöpleri koydukları çöp poşetlerinin önünde poz vererek katıldığı bu akım, hem küresel düzeyde destek alıyor, hem de bu akıma katılan insanları hepimiz takdir ediyoruz. Ormanın, denizin, tarlanın, bahçenin, derenin kirli ve temiz halini sosyal medyada paylaşmalarını alkışlıyoruz. Bu etiketin öncekilerden farkı var yani, “ergen işi bir saçmalık” değil, gezegenimize faydalı ve politik bir tarafı var.

Dolayısıyla “hayattan sıkılmış ve heyecan arayan gençlerin işi” yakıştırması, diğer etiketler için geçerli olabilir; ama bu etiket için sözkonusu değil.

Zira, gezegenin kendisine yapılanları geri kusuyor olması, iklim değişiklikleri, havaların hissedilir derecede ısınması, buzulların eriyor olması, plastikle dolu denizlerin hayvanlar ve insanlar için artık tehlike saçar hale gelmesi, gibi başlıklar artık gündemin tali konuları arasında değil; aksine tüm gezegenin ana gündem maddelerinden biri. Hatta, böyle giderse birinci maddesi olacağını bile söyleyebiliriz. Ayrıca, çevreye saygı, doğanın korunması konuları, 1970’lerden sonra ağırlık kazanmaya başlayan son derece politik konular ve hatta kimlik meselesi olarak alınması gerektiği bile söylenebilir.

Nitekim, 250 yıldır doğal kaynakları sonsuzmuş gibi döke saça harcanan, acımasızca kirletilen, insanoğlu tarafından üstünde tepinilen dünya; 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra yavaş yavaş tehlike sinyalleri vermeye başladı. Dünyanın yüzlerce yıldır değişmeyen ekolojik döngüsü ilk kez sarsılmaya, türler bir bir tükenmeye, sürekli doğanın bağrına itilen kirler ve çöpler görünür olmaya, havalar ısınmaya, buzullar erimeye başladı. Bazı bölgelerde çölleşmeler ortaya çıktı, bazılarında ise seller ve su baskınları. Yağmurlar usulca yağan romantik birer doğa güzelliği olmaktan çıkıp insanoğlunu tokatlar gibi gökten düşmeye; ceviz büyüklüğündeki dolular kafa göz yarmaya, araç kaportalarını ebabil kuşları üstünden geçmiş gibi delip geçmeye başladı…

Çevrecilik de bir 19. Yüzyıl kimliği olarak çevre felaketleri yaşanmaya başladıktan sonra ortaya çıktı. Bir küresel toplumsal hareket de diyebiliriz, çünkü günümüzde Amerikalıların yüzde sekseni, Avrupalıların üçte ikisi kendini çevreci olarak tanımlıyor. Türkiye’de böyle bir araştırma yapılsa, sonucun yüzde elliden aşağı çıkmayacağına eminim. Neden? Çünkü çevreci hareket; ekonomi, toplum ve doğa arasındaki ilişki üzerine, hepimizin düşünme biçimimizi değiştirdi. Doğanın korunmasına yönelik yeni bir kültür yarattı. Bu, kaçınılmaz da bir sonuçtu, zira gezegen insandan intikam almaya çoktan başlamıştı.

Bu, küresel bir kültür, dedik. Sözgelimi Yeşiller hareketi ve diğerlerinin ABD’de de taraftarı var, Avrupa’da da, Asya’da da… Bu yazının konusu, bugünlerde sosyal medya trendi olan ve daha şimdiden 28 binden fazla geri dönüş alan “TrashTagChallenge” akımına Amerika’dan da katkıda bulunuluyor, Güney Kore’den de, Pakistan’dan da…

Hatırlayalım, geçtiğimiz yıllarda “Japon Turistler İzmir ve Kapadokya’da çöp topladı”, “F1 Şampiyonu Lewis Hamilton Göcek’te çöp topladı” ve benzeri haberleri okudukça, birer Türk olarak bir yanımız utanmış, ama bir yanımız da çöp toplayan turistleri takdir etmişti. Ama öte yandn, insanların, kendilerinin olmayan bir ülkede çöp toplaması, çoğumuz tarafından tuhaf karşılanmıştı.

Ama tam da bu örneklerin gösterdiği üzere, evrensel bir kavrayışla yaklaşılması gereken bir konu çevre konusu. Yoksa, küresel ısınmanın günahını sanayileşmesini tamamlamış ve onlarca, hatta yüzlerce yıl boyunca kaynakları işleyerek dünyayı kirletmiş Batı ülkelerinin üstüne atıp işin içinden sıyrılabilirdik, ama gezegen kendisine yapılanların bedelini ödetirken ırk, coğrafya ya da inanç ayrımı yapmıyor; her bölgeyi ve herkesi vuruyor.

“TrashChallenge” akımına dönersek… Görünen o ki, çöp toplayanların bir amacı doğayı temizlemekse, şeffaf olmayan diğer hedefi de çöp atanların pasif bir tavırla bir parça da olsa utandırılmasını sağlayarak, çöp konusunda bir bilinç oluşmasına katkıda bulunmak. Bu iyi niyetli ve cömert insanların ortaya koyduğu uluslar üstü tavrı kutlamak gerektiğine inanıyorum. “Sembolik bir hareket bu, dünya böyle mi kurtulacak?” diyecekler için de bazen sembol, simge ve işaretlerin doğrudan anlatımdan daha anlamlı ve büyük sonuçlara yol açabildiğini hatırlatalım.

#Meydan Okuma
#Challenge
#KikiChallenge
#TrashChallenge
#Çöp Toplama Akımı
#Doğa