Aydınların savaş karşıtlığı

04:0026/01/2018, Cuma
G: 18/09/2019, Çarşamba
Özlem Albayrak

Aralarında eski bakan, milletvekili, akademisyen, yönetmen ve yazarların da bulunduğu 170’i aşkın aydın Afrin operasyonu nedeniyle milletvekillerine mektup yazmış, “savaşı durdurun” çağrısı yapmış. Bu insanların, PYD/YPG’nin aslında PKK olduğunu; bölgede ABD tarafından palazlandırıldığını, yani emperyalizmin amaçlarını tahkim etmek üzere kullanıldığını bilmemesine imkan yok herhalde. Hepsi Türkiye’yi bilen, “Türkiyeli aydınlar” diye anılan insanlar.Aynı kişilerin, PYD/YPG’nin kontrolü altında olan

Aralarında eski bakan, milletvekili, akademisyen, yönetmen ve yazarların da bulunduğu 170’i aşkın aydın Afrin operasyonu nedeniyle milletvekillerine mektup yazmış, “savaşı durdurun” çağrısı yapmış. Bu insanların, PYD/YPG’nin aslında PKK olduğunu; bölgede ABD tarafından palazlandırıldığını, yani emperyalizmin amaçlarını tahkim etmek üzere kullanıldığını bilmemesine imkan yok herhalde. Hepsi Türkiye’yi bilen, “Türkiyeli aydınlar” diye anılan insanlar.


Aynı kişilerin, PYD/YPG’nin kontrolü altında olan bölgelerdeki halk üzerinde ne tür “politikalar” yürüttüğünden habersiz olması da mümkün değil. Nitekim Uluslararası Af Örgütü de defalarca şahitler ve kanıtlarla ortaya koydu. PYD/YPG yıllardır bölgede yerinden etme ve yıkım politikaları uyguluyor. Şimdiye dek, Arap ve Türkmenlerin hatta PYD’li olmayan Kürtlerin nasıl tehcir edildiğiyle, zorla sürüldüğüyle ilgili onlarca, belki yüzlerce haber yayınlanmıştır medyada.

Dolayısıyla pek de barış güvercini olmadığı ortada olan, sınırımıza defalarca açtıkları taciz ateşiyle birden çok askerimizin şehit olmasına, bir kısmının da yaralanmasına yol açan PYD/YPG’ye gösterilen bu “şefkati” anlamak, sahiden mümkün değil. Hepsi birer ana kuzusu askerlerimiz hayatını kaybederken “Savaşı durdurun” demeyenlerin, Afrin’e operasyon düzenlendiğinde birdenbire barış taraftarı kesilmesini iyi niyetle açıklamak, -en azından- benim baktığım yerden mümkün gözükmüyor.

“Savaşı durdurun” diyen bu insanların, otobüs duraklarında bombalar patlarken, stadyumlarda masum insanlar katledilirken, büyük şehirlerin kalabalık meydanları ceset tarlalarına çevrilirken isyan etmeyi hatırlamadığı; aksine terör örgütü yerine devleti suçlamak için bin dereden su getirdiği akla geldiğinde, manzara daha da keskinleşiyor. Kendi vatandaşının ölmesini değil, PKK ya da YPG teröristinin ölmesini dert eden ve “diyalog” demeye başlayan aydınlara, söyleyecek söz bulmak ise mümkün olmuyor.

Öte yandan The Region sitesine dayandırılan bir habere göre, bu çağrının bir benzeri, aralarında Chomsky, David Harvey, Michael Hardt gibi sosyal bilimlerle az çok ilgilenen herkesin aşina olduğu isimlerin de aralarında bulunduğu bir kısım bilim insanı ve düşünür tarafından yapıldı. Habere göre, imza metninde “ABD, Rusya ve İran’dan Suriye’nin egemenliğinin Türkiye tarafından delinmemesi ve Afrin halkının barış içinde yaşamasına müsaade edilmesi için harekete geçmeleri” istendi. Afrin’in büyük oranda Kürt nüfusa sahip olduğu ve Suriye’nin en güvenli bölgelerinden biri olduğu vurgulanan metinde, son 5 yılda bölgenin nüfusunun ikiye katlanarak 400 bine ulaştığı kaydedildi ve Afrin’in şimdilerde el Kaide, Türkiye destekli cihatçı gruplar ve Türkiye tarafından çevrelendiği vurgulandı”. Açıklamada, YPG’nin Kürtler ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu içerisinde yaşayan diğer halkları savunma amacı taşıdığı belirtildi.

Afrin korunmalıymış, çünkü orada mülteciler bulunuyormuş. Çağrı metnine baksanız, YPG’nin mültecileri ve bölgedeki sivilleri korumak dışında hiçbir amacı olmayan bir sevgi kelebeği olduğuna hükmedebilirsiniz. Oysa Afrin’in nüfusunun iki kat artmasının nedeni “mülteciler” değil, birtakım hazırlıklar nedeniyle YPG’nin güçlendirilmesi, tahkim edilmesi. Mültecileri koruyan kollayan; yaklaşık 3 buçuk milyon insanı, yıllardır topraklarında ağırlayan da YPG değil, Türkiye.

İlginç değil mi? Bölgede yaşayan insanlar, gün gibi ortada olan, çocukların bile farkında olduğu bilgileri pekala biliyor. PYD/YPG’nin uyguladığı tehcir politikalarının, -ABD, onlara vaat ettiği devlet planında başarılı olursa- olsa olsa yeni bir Baas rejiminin ön gösterimi olduğunu da herkes biliyor. Ama görüşleriyle milyonları etkileyebilen anlı şanlı düşünürler bilmiyor. Peki, bu insanların Ortadoğu’dan binlerce kilometre uzakta yaşaması neredeyse hiçbir doğru cümlesi olmayan çağrıya imza atabilmelerini haklı çıkarır mı? Cevabı siz değerli okura bırakıyorum.

Onu da bırakın, Hardt’ın Negri ile birlikte yazdığı İmparatorluk kitabı kimi Marksist çevreler ve düşünürlerce 21. Yüzyıl'ın komünist manifestosu olarak kabul ediliyor. David Harvey de hem Amerikan emperyalizmini eleştirdiği “Yeni Emperyalizm” adlı kitabında, hem de diğer çalışmalarında küresel kapitalizmin özellikle neoliberal biçimini kıyasıya eleştirir. Chomsky de Hardt ve Harvey’den daha popüler bir figür olduğu için, pek çok kimsenin bilebileceği üzere, iflah olmaz bir Amerikan muhalifidir.

Bu düşünürlerin kalkıp ABD’yi, Ortadoğu’daki bir operasyon için yardıma çağırması da; -en azından bana- koskoca bir tenakuz olarak görünüyor. İnsan düşünüyor, bu insanları bölgede olup bitenler konusunda FETÖcüler mi enforme ediyor, diye. Ama, kanaatini bu şekilde oluşturmak bile, dünyada sosyal bilimler alanında isim yapmış, ciddiye alınan, eserleri okunan insanlar için büyük bir ayıp olmaz mıydı?

Art niyet bile daha tolere edilebilirdir.

#Terör
#Afrin
#Chomsky
#David Harvey
#Michael Hardt