Anketlere baktırdım, fallarda çıkmıyorsun

Önceki gün, katılımcılara CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının da sorulduğu bir anket yayınlandı. 2660 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre, CHP seçmenlerinin CHP adayı ile eğilimleri şu yönde: Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 36, Muharrem İnce yüzde 20, Abdüllatif Şener yüzde 14, Yılmaz Büyükerşen yüzde 13, İlhan Kesici yüzde 8 ve Abdullah Gül yüzde 0.16 civarında oy aldı.

Herhalde anketten CHP’nin halihazırdaki başkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun birinci çıkması kimseyi şaşırtmamıştır. Hatta tam aksine, Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyun yüzde 36’da kalması, seçmen tarafından Cumhurbaşkanlığı için pek de güçlü bir aday olarak görülmediğinin kanıtı bile sayılabilir. Öte yandan günlerdir medyada köpürtülen Muharrem İnce ve Yılmaz Büyükerşen’in de, ya seçmen nezdinde bir karşılığı olmadığı ya da olsa bile seçmenin bu iki isme, kazanamayacaklarını düşündüğü için teveccüh etmediği gözleniyor. Zira ankette birinin oyu 20’de, diğerininki yüzde 13’te kalıyor.

Anketin en ilginç sonucu ise Abdüllatif Şener isminin, çok güçlü bir aday olarak belirmese de, anketten üçüncü sırada çıkmış olması. Abdullah Gül’ün, çatı adaylığına olumlu bakmadığı söylenen muhalif seçmen, görünen o ki yine AK Parti kökenli olan bir başka adayı tercih edebilmiş.

Abdullah Gül adı çatı aday olarak ortaya atıldığında, CHP kurmayları tarafından Ekmeleddin İhsanoğlu olayı hatırlatılmış ve CHP seçmeninin ikinci bir “Ekmeleddin vakası”na daha tahammülü olmadığı söylenmişti.

Anket sonuçlarına bakılırsa, CHP seçmeninin CHP’yi temsil edecek adayın muhafazakar olmasıyla bir sorunu yok, ama Abdullah Gül’ün çatı aday olmasını kabul etmemiş. Doğrusu, bu yaklaşım hiç de anlaşılmaz değil. Zira CHP seçmeni dediğimiz sosyoloji için Abdullah Gül, bundan yaklaşık 10 yıl önce Cumhurbaşkanlığı makamına çıkmasın diye sokaklara çıkıp eylemler yaptıkları, 10. Yıl Marşları’yla karşı koydukları bir figürdü. Bu sosyoloji, belli ki aynı ismin şimdi kendilerini, partilerini temsil etmesini uygun görmedi. CHP seçmeni belli ki, Abdullah Gül’ün olası bir adaylığını kabul etmeyi, kendi kendileriyle çelişmek olarak algıladı.

O Abdullah Gül ki, 2007’de Cumhurbaşkanı olmasın diye ordu muhtıra verdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, TSK’nın web sitesinde 27 Nisan muhtırasıyla “cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil, özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını” umduğunu söylediği bir açıklama yayınladı. O Abdullah Gül ki, Cumhurbaşkanı olmasın diye, CHP Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak 367 ucubesinin ortaya çıkmasına neden oldu. O Abdullah Gül ki Cumhurbaşkanı olmasın diye CHP’nin öncülüğünde yüzbinlerce insan sokaklara dökülerek, Türk bayraklarını –sanki Türk bayrağını seven sadece kendileriymiş gibi- hepimizin yüzüne salladı.

Dolayısıyla muhalefet seçmeninin, Abdullah Gül yerine bir başka eski AK Partili ismi tercih etmesinin kendi içinde mantığı var. Hatta mantığı bırakın, 2007’deki o korkunç gerilimden 10 yıl sonra sandığa gidip oylarını Gül’e vermek istememeleri, onurlu bile bulunabilir.

Öte yandan muhalif seçmenin AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur ittifakını altedecek potansiyeli gördüğü tek kişinin, yine bir eski AK Partili olması ise, muhalefet adına –ifade etmek zorundayım ki- acıklı bir durum. Hele de CHP ve HDP gibi –görece- sol partilerin bu ülkede muhafazakar kitleyle barışmaya yanaşmadığı sürece bir iktidar şansı elde edemeyeceğini, etse bile –Abdüllatif Şener gibi kaçkın da olsa- bir muhafazakarın yardımıyla elde edebileceğini bilmesi sanırım çok iç açıcı değildir. Geçelim.

CHP’nin adayının önümüzdeki Cuma açıklanacağı ifade edildi. Ancak en yüksek oy alanın yüzde 36 oranında destek bulduğu anketin sanırım en bariz ve açık sonucu, CHP’nin hala büyük oranda kabul görmüş ve ismi üzerinde mutabakat sağlanmış bir adayının olmadığıdır. Seçim tarihine iki ay gibi kısa bir süre kalmışken, hala CHP’nin adayının açıklanmamış olmasının sebebi de bu. Çünkü ortada aday gösterebilecek bir isim yok, kazanma şansı yok, umudu yok… CHP ikinci turda çatı aday da olma ihtimali olabilecek bir isim, için arayışını hala sürdürüyor. Bakalım o kim olacak?