Akşener’in durumu

04:0025/04/2018, Çarşamba
G: 25/04/2018, Çarşamba
Özlem Albayrak

Geçtiğimiz Kasım ayında yazdığım “İyi Parti Kötü Fikir” başlıklı yazıda, Meral Akşener’in siyaset için yanlış ve yıpranmış bir isim olduğunu belirtmiş ve Akşener’in İyi Partisi’ndeki görüntüyü şöyle tarif etmiştim: “CHP’de kaset operasyonuyla Baykal’ı devirip Kılıçdaroğlu’na alan açan FETÖ, MHP’yi Devlet Bahçeli’nin direnci nedeniyle fonksiyonel olabilecek şekilde dizayn edemeyince, Meral Akşener’in parti kurmasının zeminini sağladı”. Meral Akşener’in 27 Nisan 2016’da katıldığı bir programda “Yooo,

Geçtiğimiz Kasım ayında yazdığım “İyi Parti Kötü Fikir” başlıklı yazıda, Meral Akşener’in siyaset için yanlış ve yıpranmış bir isim olduğunu belirtmiş ve Akşener’in İyi Partisi’ndeki görüntüyü şöyle tarif etmiştim: “CHP’de kaset operasyonuyla Baykal’ı devirip Kılıçdaroğlu’na alan açan FETÖ, MHP’yi Devlet Bahçeli’nin direnci nedeniyle fonksiyonel olabilecek şekilde dizayn edemeyince, Meral Akşener’in parti kurmasının zeminini sağladı”. Meral Akşener’in 27 Nisan 2016’da katıldığı bir programda “Yooo, 15’inden sonra işler inşallah değişecek” demesi, darbeden birkaç ay önceden başlayarak yaptığı her mitingde Yurtta Sulh sloganını kullanması, FETÖ bağlantısı konusunda şüphe perçinleyen göstergelerdendi.



Gelinen noktada CHP, Güneş Motel olayını hatırlatırcasına Meral Akşener’in başında olduğu İyi Parti’ye 15 vekil transfer etti. Bu ittifak ise akıllara, Akşener’in geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanlığı’na 100 bin imza ile aday olacağını söylediği konuşmayı getirdi. Akşener, geçen ayki konuşmasında “grup kurmak için abidik gubidik işler yapmayacağız” demişti. İşler ciddiye binince, “abidik gubidik” dediği işi yapmış oldu. Siyasetçinin kendi kendini değillemesi, elbette ilk kez karşılaştığımız bir durum değil, ama “mert, delikanlı kadın” imajı sunan Akşener’in konuşmasının üstünden daha bir ay bile geçmeden yapmam dediğini yapması, seçmen nezdinde biraz güven kırıcı olmuş olabilir.

Akşener, dün Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile bir araya geldi. Birlikte yaptıkları basın toplantısında ise, görüşmede ittifak senaryoları ve Cumhurbaşkanı adaylarının değerlendirildiği ve haftasonuna doğru bu görüşmenin tekrarlanacağı ifade edildi. Bu tuhaf bir görüntü değil. Çünkü görüşmelerle, görüşmemelerle, ortada olan isimlerle, sütre gerisinde duranlarla ilgili halihazırda onlarca senaryo var. Seçim yaklaştıkça senaryoların sayısı ve giriftlik derecesi artacaktır diye tahmin ediyorum.

Hem şöyle de söylenebilir; bu süreçte ittifaklar elbette yapılacaktır; tıpkı 16 yıldır olduğu gibi bu seçimin de en güçlü adayı olan Tayyip Erdoğan’ı devirmek, O’nun iktidarına son vermek için her türlü senaryo masaya gelebilir; yan yana gelemezler gibi görünen Kılıçdaroğlu, Akşener ve Temel Karamollaoğlu üçlüsü de görüşebilir, hatta bu isimlere siyasetten elini çektiği düşünülen isimler bile katılabilir. Tüm partiler, MHP ve AK Parti’nin kurduğu Cumhur ittifakına karşı bir araya gelip ortak aday çıkarmayı da düşünebilir. Bu durumda hiçbir sorun görmem doğrusu. Zaten demokrasi de tam böyle bir yenişme oyunudur. Halk üzerinde en iyi izlenimi bırakan eli alır; iyi olan kazansın denir, geçilir.

Öte yandan, Meral Akşener için 15 CHP vekilinin transferine zaten lüzum olmadığı gibi, 100 bin imzaya da ihtiyaç yoktu. Yüksek Seçim Kurulu, İYİ Parti’nin 24 Haziran seçimlerine katılabilecek 10 partiden biri olduğunu açıkladı çoktan. YSK bunu yaparak Meral Akşener’in mağdur gibi görünmesinin önünü de kesmiş oldu ama Akşener, bırakın kendi adaylığı için kazanma ihtimalini, seçimden önce yan yana gözüktüğü isimlerin bile varolan şanslarını azaltıyor gibi gözüküyor.

Çünkü Erdoğan’ın gitmesini “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin” diyecek kadar isteyenler bile FETÖ’ye gönül indirecek çaresizlik düzeyine henüz ulaşmadı.

Daha önce de söylemiştim; AK Parti’nin 16 yıllık doğal yıpranmışlığından doğan muhalefet potansiyelini, Erdoğan’ın şahsını-kişiliğini sevmeyenlerden müteşekkil muhalefet potansiyelini; sağ-sol, dindar-laik, ulusalcı-Kemalist ayrımı yapmadan geniş bir kadroyla bir araya getirme denemesi, -her ne kadar Türkiye’de bu tür şeylerin tutmadığı müteaddit tecrübelerle bilinse de- “en azından denediler”, denilecek kadar saygıdeğer bir adım olarak görülebilirdi; eğer ki Meral Akşener’le ilgili FETÖ bağlantısı algısı olmasaydı...

Peki, bu algı nasıl oluşuyor, ilk olarak yazının girişinde anılan, Akşener’in kurduğu ve tesadüf olamayacağı düşünülen söylem birliği nedeniyle. İkincisi, uluslararası mahfillerdeki Meral Akşener desteği sır değil, bu desteğe Saadet’ten HDP’ye, CHP’den FETÖ’ye pek çok odak tarafından verilen gizli-açık desteği de eklediğinizde, “kökü içeride olmayan”, “proje”, “dış destekli” gibi ortalama Türk seçmenin hoşuna gitmeyecek bir manzara ortaya çıkmış oluyor.

Eh, bunca yıldan sonra bile ne tür bir yapılanma olduğu anlaşılamayan, hala ne idüğü belirsiz olan, Türkiye’yi değil başka ülkeleri vatan bellemiş, Türkiye’nin değil Amerika’nın çıkarlarını koruyan bir örgütün desteğiyle bir ülkücünün işi olabilir mi diye düşünen de bırak Akşener’i, Akşener’le aynı kareye girenlerden bile yüz çeviriyor. Çevirecek gibi gözüküyor daha doğrusu, demedi demeyin.

#Erken Seçim
#Meral Akşener