25 Ekim’de TBMM Grup Toplantısı›nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşma, olağanüstü dönemden geçen, yüksek potansiyel tehlikeler barındıran bölgemizdeki ‘duruşumuzu’ kavramak adına incelikli bakışı hak ediyor…
İsrail meselesi ve Gazze Krizi nedeniyle ortaya çıkan vahim tablo,-küresel aktörler de dâhil-her şeyi içine çeken kara deliğe dönüşmeden Ankara’nın kendisini sağlam ‘kaide’ye oturtmasının işaretlerini anlamalıyız…
7 sayfayı aşan metnin ne kadar sıkı dokunduğunu tespitle birlikte, satırlarından çok aralarını deşifre edecek fihrist gerekiyor…
Türkiye’nin konuyu kavradığı yer tam olarak “insanlık adına”dır. Üstelik bu dil, ‘taraflara itidal tavsiyelerinin’ üzerinde ve dışında dünyadaki tek dildir!
“Davos’ta o gün benimle olan iki arkadaş da arkamdan geliyorlar. Ne diyorlar biliyor musunuz, ‘işte şimdi yandık’. Ne oldu? Yandık mı?”
Cumhurbaşkanı’nın ‘one minute’ vakasına atıf yaparak anlattığı bu anekdot, şimdi de aktif politikanın içinde bulunan iki siyasiye göndermeden fazlasını içeriyor…
Sert bir konuşmanın geleceği tahmin ediliyordu, işaretleri vardı…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ortadoğu’yu da içine katarak, “belki kalıcı bir kopuşun arifesindeyiz”, grup konuşmasının hemen evvelinde, “tam bir dönüm noktasındayız” ifadeleri, İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’ye gönderilmesi, Tahran’da gerçekleşen 3+3 zirvesi, yani Gazze dramı ile paralel yürüyen olay ve açıklamalar bu konuşmaya yer açıyordu…
Türkiye’nin rahatsızlığını artıran olası tehditlerin bir tanesi de, bu denli kaba kuvvete dayanan ve her türlü insanî hassasiyete körleşen İsrail-ABD-İngiltere duruşunun, bölgede daha büyük dalgalar yaratma olasılığıdır…
Keza, bölgenin tamamında artan askeri yığılmalar da, Yunanistan, Kıbrıs, Irak, Suriye, Akdeniz gibi Türkiye’yi çevreleyen kuşağa bindirildiğinden, Ankara’yı rahatsız etmektedir…
Krizle birlikte Türk resmi ağızlarından daha sık duyulan, merkezi ABD’deki ‘dini mahfil’ göndermeleri de, Tel Aviv ve Washington merkezli “kıyamet” senaryolarının bu denli sahaya yansıyor olması da Cumhurbaşkanı’nın ağzından kayda geçirilmiş bulunuyor. Papa ile görüşme de aynı akışın içindedir.
Haç-Hilal olası cepheleşmesinin yaratacağı ağır tehditler, sahadaki askeri gerçeklikte kendini gösterdiği gibi diplomatik tezahürleri de mevcuttur; “HAMAS eşittir DAEŞ” diyerek, “uluslararası bir koalisyonu” davet eden formüller bu bağlamda değerlendirilmelidir…
Amerikancılar bitmediği gibi İsrailcilerin de bu kriz vesilesiyle aynı havuzdan ortaya çıktığı görülüyor…
Tartışmasız, sadece Gazze olayıyla değil, on yıllara sari ağır insan hakları/açık haksızlık durumu bu kadar ortadayken, şimdi yaşananları dar alana sıkıştırıp, Ortadoğu’da her gün yaşanan adi terör olaylarından biri gibi değerlendirmenin ardında sadece kör cahillik olmadığını görmek de yetmez, ‘takip’ gerekiyor…
Bunların Türk menfaatleriyle ilgisi olmadığı gibi, ‘takipten’ kastımız teşhistir ve dahi teşhir edilmeleri gerekiyor. Yaptıkları bebek öldürmekle aynıdır!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.