Savaşın doğasını değiştirmek…

04:0014/09/2024, Cumartesi
G: 14/09/2024, Cumartesi
Nedret Ersanel

2014’e giden kökleri var ama 2022 Şubat’ında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı günümüze kadar pek çok aşamadan geçti. Fakat en çok, ‘Batı cephesinde yeni bir şey yok’ mevzisinde kaldı. Bu satırların yazıldığı gün ise, Batı’nın savaşta yeni bir el yükseltme ihtimali ile karşı karşıyayız… Sahadaki gerçekliği de, Kiev ve Moskova’daki dengeleri de hatta Avrupa ve NATO ülkelerinin pek çoğunu da aşan bir tetik kurcalanıyor… Washington ve Londra’nın sürüklediği süreç, önce MI6 ve CIA direktörlerinin ortak


2014’e giden kökleri var ama 2022 Şubat’ında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı günümüze kadar pek çok aşamadan geçti. Fakat en çok, ‘Batı cephesinde yeni bir şey yok’ mevzisinde kaldı. Bu satırların yazıldığı gün ise, Batı’nın savaşta yeni bir el yükseltme ihtimali ile karşı karşıyayız…

Sahadaki gerçekliği de, Kiev ve Moskova’daki dengeleri de hatta Avrupa ve NATO ülkelerinin pek çoğunu da aşan bir tetik kurcalanıyor…

Washington ve Londra’nın sürüklediği süreç, önce MI6 ve CIA direktörlerinin ortak makalesi, sonra İngiliz ve Amerikan dışişleri bakanlarının Kiev’e ortak ziyaretleri, nihayet İngiltere Başbakanı Starmer ile ABD Başkanı Biden’ın dün Washington’da bir araya gelmesiyle en yüksem basamağa çıktı…

Mesele,
İngiltere ve ABD’nin, Kiev’in Rusya topraklarının derinliklerine yönelik saldırılara izin,
bunun için de Batı menşeli uzun menzilli füzelerini, özellikle İngiliz silahlarını verip-vermeyeceği…

Bu konuda anlaşıldığı hatta 300 Km menzilli ‘storm shadow’ tipi füzelerin kullanılmasında mutabakata varıldığı üzerine son 72 saatte ciddi haber ve yorumlar yayınlandı. Kaldı ki Zelenski talebinin gerçekleşmesi için Batı’nın ensesinde haylidir boza pişiriyor…


EĞER DURUM BÖYLEYSE…

Elbette tersi yorumlar da var; bunun yeni bir ‘dehşet dengesi’ taktiği olduğu, ABD seçimlerine giderken Batı’nın özellikle iki kriz alanında-Ortadoğu ve Ukrayna’da-müspet sonuçlar üretmek istediği, yani bu el yükseltmelerin, desteye kart eklemelerin gerçekçi olmadığını yazan/söyleyen kaynaklar bulunuyor.

Yaslandıkları mantığı da top-yekûn yadsımak mümkün değil ama sadece ‘blöf’ denilerek geçiştirilerek bir durum da değil dünyanın karşı karşıya bulunduğu risk…

Bu da bizi şöyle bir tabloya yaklaştırıyor…

Putin: «Mesele Kiev rejiminin bu silahlarla Rusya’yı vurmasına izin verilip verilmemesi değil. Asıl soru, NATO ülkelerinin askeri çatışmalara doğrudan katılmaya karar verip vermeyeceğidir. Böyle bir kararın alınması, NATO ülkelerinin, ABD’nin ve Avrupa uluslarının Ukrayna’daki savaşa doğrudan dahil olmasından başka anlam taşımayacaktır.
Ve elbette çatışmanın doğasını temelden değiştirecektir. NATO ülkelerinin, ABD’nin ve Avrupa uluslarının Rusya ile savaş halinde olduğu anlamına gelir.
Eğer durum böyleyse, çatışmanın doğasındaki değişim göz önüne alındığında, ortaya çıkan tehditlere göre uygun kararları vereceğiz.”
Gelinen ‘kenar’ bu işte; savaşın doğasını değiştirmek istiyorlar mı, istemiyorlar mı?
(Siz bu satırları okurken, görüşmenin sonucu ve sorunun yanıtı ortaya çıkacak mı o da belli değil. Bir basın toplantısı duyurulmuş değil.)

ABD bu konuda İngiltere’ye kıyasla daha az konuşuyor. Londra ise adeta koşuyor. Bu yüzden savaşın doğasına ilişkin mutasyon girişimlerini onların istediği ve beslediği fikri hakim. Rusya’nın Çarşamba günü Moskova’daki altı İngiliz diplomatı kapının önüne koyması da bunun delillerinden.


DAHA NE(LER) OLABİLİR Kİ?..
İngiltere Başbakanı:
‘Önümüzdeki bir kaç hafta içinde hem Ukrayna’da hem Ortadoğu’da gerçekten önemli gelişmeler olması muhtemel ve bu yüzden bir takım kararların alınması gerekiyor’…
İngiltere Dışişleri Bakanı:
Rusya’nın dostu İran’la birlikte balistik füze sevkiyatlarıyla gerilimi açıkça tırmandırdığı bir zamandayız. Kışın bunlarla Ukrayna halkını vuracaklar. Dolayısıyla elbette strateji oluşturmak, Ukrayna’yı kazanabileceği konuma getirmek, bunun için neye ihtiyaç duyduğunu anlamak gerekiyor”…
Kiev’in ihtiyacını biliyoruz zaten.
Zelenski
basit aklı kurmuş durumda; ‘Rusya aylardır Ukrayna’nın her yerini vuruyor ama bizim Rusya içindeki askeri hedefleri vurmamız engelleniyor’…

HANGİ KABLOYU KESECEKSİNİZ: KIRMIZI MI MAVİ Mİ?

İran’ın meseledeki rolünü ya da hangi role yerleştirildiğini biraz açmamız gerekiyor…

ABD’nin Ukrayna’ya bu füzeleri vermek ve savaşta yeni bir aşamaya geçme konusunda isteksizliği gözlemlenebiliyordu. Ta ki, Rusya’nın İran’dan kısa menzilli balistik füzeler aldığı bilgisinin küresel masaya sürülmesine kadar…

ABD ve İngiltere bu adımı atma kararı verdilerse gerçek mi uydurma mı olduğunun anlamı yok. Kaldı ki,
Moskova ve Tahran yeni bir stratejik anlaşmayı imzalamak üzereler.
Belli ki Batı’yı ayrıca rahatsız ediyor. Çin ve Rusya’nın İran’a verdiği destek, Ortadoğu, Hazar ve Batı Asya coğrafyasındaki jeopolitiği Batı karşıtı sahneye çekiyor…
Kiev’e füzelerle Rusya’yı vurma ruhsatı verilmesi planı da burada devreye giriyor. Ama karanlık noktası çok
. Bu plan küresel komplikasyona sebep olmadan dikkatle ayarlanabilir mi?
Çok şüpheli.

İster-istemez bir geri sayım saati çalışıyor ve durdurmak için hangi kablonun kesilmesi gerektiği belli değil…


BATI’NIN TAŞMA-SÖNME NOKTALARI…

Putin’in açıklamalarına rağmen, ki bunları sadece el yükseltme veya diş gösterme olarak da tarif edebilir ya da dünyanın yıkım sürecinin aşaması olarak kabul edebiliriz. Kremlin’in kafası da net mi tam anlaşılamıyor…

Kimi Rus yetkililer, örneğin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryobkov bunu yürütülen psikolojik savaşın parçası olarak değerlendirip, “yine de bir tırmanış var” diye sınırlandırırken, bizzat Dışişleri Bakanı Lavrov,
“bu silahların kullanılması kararını çok önceden verdiklerine şüphe yok.
Şimdi kamuoyu için uygun kılıf hazırlıyorlar. Amaç Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratmak” diyor.

Kesin olan ise şu, bu adımlar Batı’nın Ukrayna savaşını “varoluşsal” gördüğünün ispatı. Bu da tehlikeyi çok artırıyor.

Kiev’in düşmesi Doğu-Batı, çok kutupluluk savaşlarında yüksek politik sonuçlar, ABD, İngiltere, Atlantik birliği için yeni utanç sayfaları açacak. Erken hissedilirse, ABD seçimlerine de etkisi olacak. Batı bunu kaldırabilir mi? Ve umarız böyle bir karar vermezler…

#ABD
#Politika
#Nedret Ersanel