O ‘mahut kafa’ ile yaşamayı öğrenme telkinlerini terslemek gerekiyor artık. Çünkü ‘alışacaksınız’ diye tercüme edilir, ‘alışmazsanız demokrasi size kızar’ diye utandırırlar… Fakat artık sıktılar, yordular. Prangadır ama farkları var; hem yavaşlatıyorlar hem kendilerini taşıtıyorlar! Piknik yapacağız diye yangın çıkarıp ‘ekosistem’ kıran hanzolar ile yangından alevlenip siyasi gol atmaya çalışan ‘eğitimli hemcinslerinin’ farklı olduğunu mu sanıyorsunuz? İkisi de kundakçılıktır… Sanki iyi günlerimizde
O ‘mahut kafa’ ile yaşamayı öğrenme telkinlerini terslemek gerekiyor artık. Çünkü ‘alışacaksınız’ diye tercüme edilir, ‘alışmazsanız demokrasi size kızar’ diye utandırırlar…
Fakat artık sıktılar, yordular. Prangadır ama farkları var; hem yavaşlatıyorlar hem kendilerini taşıtıyorlar!
Piknik yapacağız diye yangın çıkarıp ‘ekosistem’ kıran hanzolar ile yangından alevlenip siyasi gol atmaya çalışan ‘eğitimli hemcinslerinin’ farklı olduğunu mu sanıyorsunuz?
İkisi de kundakçılıktır…
Sanki iyi günlerimizde birbirimizle dalaşmıyormuşuz gibi, afet anlarında tekme-tokat politik saldırı nedir?..
Ormanlar ve canlıları kömüre dönüşürken, saatlerce, ‘İzmir Belediye Başkanı Orman Bakanı’nı aradı ulaşamadı, sonra bakan aradı o ulaşamadı’ tartışmaları nedir?
Getirilen sözde teknik eleştirilerin de verimliliği çok tartışmalı. Hep konvansiyonel vahlanmalar; ‘efendim havadan müdahale zayıftı’…
Güzel de,
bir haftada yaklaşık 2500 sortiyi yapan kim? Hava kuvvetleri yapmıyor o kadar hava akını 3-5 günde. Yılbaşından bu yana yangınlara sorti sayısı 24 binin üzerinde! Bunları kim yapıyor?
Orman Bakanlığı’nın ta 10 Ağustos açıklamasına göre 53 ilde 275 yangın çıkmış, 272’si kontrol altına alınmış/söndürülmüş. Daha tepinme nedir? ‘Buyur kardeşim sen yap iyisini’ desen, musluk bulamayacak ‘uzmanlar’ yerin dibine sokuyor ateş savaşçılarını…
Kimse, afetle/yangınla mücadele aklını kuran uzmanlar/bürokratlarla bu mahut kafaları yüz yüze getirmediğinden, bir de, aynı meşrepten ‘istemezükçüler’ aralarında demlenirken sövdüklerinden foyaları da alenen çıkmıyor…
Üzerlerine gittiğinizde sığındıkları son kaleler de şunlar; ‘yangın çıkmadan önlemini alacaksınız, yerleşimleri ormana yaklaştırmayacaksınız, ABD, Almanya, Japonya da öyle mi’!
Bu denli konforlu eleştirilerin kolaycılığına hastayım. İçinde doğruluk kırıntıları olan açık uçlu kritikler, aslında samimi ve stratejik iş-bilirliğinin ‘göze sürme’sidir.
İlk yağmurda akar. Köpüğünü aldığınızda altından alkol çıkar, ki o da yanıcıdır…
Türkiye’nin iklim-jeoloji-coğrafya gerçekleri yangının ve depremin hep yaşanacağını söylüyor. Alternatif çözümleriniz, orman içi gözlem kuleleri veya orman korucuları ise-onlar da olsun ama-arkaiktir! Biri çıkar der ki, ‘siz bunları söylerken ormanlar üzerinde kaç İHA, kaç saat uçuyor biliyor musunuz’…
İzmir işte; kimse gücenmesin, kazulettir. Yerleşimlerin ormanlara girmesi dahil. Canım İzmir, berbat yapılaşma yüzünden mezarlık gibi duruyor. Yaz zamanı bölgeye tatile giden on binler, İzmir’den geçerken alıcı gözüyle bakın bir bakalım vicdanınız neler söyleyecek size…
Adı geçen ükelerde ise, diyelim ABD’de bir yılda çıkan toplam yangın sayısı on binlercedir. Başından alsalarmış önlemlerini niye almamışlar? Hava güçleri var işte? Gece de uçabiliyorlar? Bilmediklerinden, yapamadıklarından mı sanıyorsunuz?
Peki her şey
dört-dörtlük mü?..
Kim söylüyor, savunuyor ki bunu? Hükümet de söylemiyor. Devlet de söylemiyor. Dört dörtlük olsa da yetmez, hep iyisi vardır. İşin doğası bu. Evvel yangınlarda yok olan, rehabilite edilip yeniden ormana tutan yerler de yandı. Biz de yandık. Evelallah, yine yaparız…
Peki bunlar ne olacak? Mahutlar yani? Patolojidir. Tanı konulmalı. İlletten nasıl kurtuluruz bilmiyorum ama tedavi için yeni yöntem şarttır…
Haklı, samimi, yapıcı, herhangi hükümete değil,
Türkiye’ye elveren siyasi muhalefetten geçtik, sosyal muhalefet inşası, yangın söndürmekten zordur…
***
Sonuç olarak bizi de yoldan çıkardılar işte…
‘İşimizi’ bırakıp bunlara sarıyoruz. Dönelim yerimize…
Ama mahutlar dış politikada da var, beteridir…
Meselenin ‘doğu karşıtlığı’ veya ‘batı karşıtlığı’ olmadığını anlatamıyoruz,
sorun; kategorik Batı yandaşlığıdır…
Son 10 yılda içinden geçilen bu kadar acı/açık tecrübelerden, ateş çemberlerinden sonra, üstelik dünyayı da anlamadan, ‘Batı karşıtlığı şeytan işidir’ fikri de mahuttur.
Bu sefer farklı, aktüel bir yoldan anlatalım..
Dünya günceli, her geçen gün Amerikan başkanlık seçimlerinin girdabına daha çok çekiliyor…
Detaylı yazdık, İran-İsrail-Gazze ve Ukrayna-Kursk gelişmesi de burunlarından zincirlidir Washington’un politik geleceğine.
Pasifik-Çin’e yönelik gerilimi düşürürken, İsrail-Filistin’i bir sonuca bağlamaya, Ukrayna’da zafer değilse de en azından görüntüsünü ABD sandıklarına yansıtmaya abanıyorlar…
Çıkan kısmın özeti bu ama sonrasına da en azından
giriş
yapmak zamanıdır…
Harris-Trump veya
Demokrat-Cumhuriyetçi iktidarına göre pozisyon almayı beklemek de eski dönem klişelerinden biri.
Hangi parti/lider kazanırsa kazansın, küresel metamorfozun, Kafkamsı metaforun hamam böceği gibi uyanmak şokunu atlatamayacak…
Bu nedenle 2024 seçimleri global huzura reçete falan yazamayacak! Sonrası daha belirsiz, hayat çetrefilli olacak. 2028’e dayanacak ve asıl iş oradadır, hatırlatma sayınız, çok evvel okumuştunuz; Amerikan toparlanması/recover 2030-32’ye kadar tamamlanmalıdır. O zaman başlaması yetmeyebilir, başlamış da değil…
Patinaj halini de sadece ekonomidir, siyasi istikrarsızlıktır, Çinle, Rusla rekabettir, Türkiye gibi ‘çıkıntılık’ yapan ülkelerdir, Avrupa’nın halidir, anti-dolarizasyondur, enerji-politikteki tökezlemelerdir, ülke içi kutuplaşmalardır, vs zannetmeyin…
Başat her alanda elle tutulur biçimde görünüyor, bir sıradan örneği akıl arşivinize emanet edeyim, kafidir; “ABD donanmasını yeniden yapılandırmak kolay olmayacak! Gemi yapan müttefiklerin yardımıyla ve savunma sanayine daha çok para aktarmakla başlanabilir’. (‘Rebuilding the U.S. Navy Won’t be easy’, 07/30, WSJ.)
‘ABD donanması mı tekliyor? Hangi müttefikler? Kaç para, neden verilmiyor’ sorularıyla ilerleyebiliriz ama mesele bu değil işte. Toptan sorun var ve herkese doğru büyüyecek!..
#Politika
#ABD
#İHA
#Nedret Ersanel
