Kandil gecesini cumaya bağlayan saatlerde ‘koalisyon’, Yemen’i vurmaya başladı…
Tıpkı 11 Eylül’den sonra Afganistan’ı vururken yaşadıkları gibi, atılan füzelerin değeri vurulan hedeflerden fazlaydı…
Bu işin bir yanı… Diğer yanı da büyük olsun küçük olsun herkesin semer dövecek kadar cesur olması. Yemen’i vurup İran’a yükselememek de öyle, ABD’yi, İsrail’i es geçip Irak ve Suriye’deki üslerine saldırılar yapmak da öyle…
Olan yine bu ülkelerdeki masumlara oluyormuş, ne gam…
***
Aynı gece, Londra’da çoktan kararı alınmış Yemen saldırısının tebligatını bakanlarına yapan 10 numara mukimi, Ukrayna’ya da devasa bir yeni yardım paketi -3 milyar dolar- duyurdu…
Avrupa’da, Ortadoğu’da ve ABD’de bile Ukrayna savaşının artık bitirilmesine ilişkin resmi katılımlı toplantılar yapılırken, İngiltere’nin savaşı sürdürmek değil süründürmek liderliği devam ediyor. Zaten bugün-yarın Sunak’ın Kiev’e gitmesi bekleniyor.
Ve hepsi öyle veya böyle gelip Yahudi-İsrail dehlizlerine -ki şu sıralar tünellere- bir şekilde rabıtalanıyor…
***
Yeni gerçeklik böyle de ‘eski gerçeklik’ farklı mı?
Hemen herkes, ‘aman savaş Ortadoğu’da yayılmasın’ korkusuyla uykusuz geceler geçirirken, Yemen saldırısı başladığında Türk haber kanallarının bir tanesi bile saatler boyunca alt yazı/son dakika geçemedi… (Atladığım olabilir, hakkını helal etsin ama çok insan yakındı.)
Sabah kahveler içilip makyajlar tamamlandıktan sonra cayır cayır ‘en önce’ duyurdular. Patlama/çatlama görüntüleri gırla gitti. Sosyal medyayı savunacak değilim ama o gece konvansiyonel medyanın canına okudular.
Hele yabancı basın-yayın organlarının konu uzmanı gazetecileri, operasyona katılan ülkelerin ‘resmi sözcülerine’ bile açıklama düzelttirdi! Diyebilirim ki, bir paylaşımları bile yanlış çıkmadı…
Bizimkiler ‘gece Türkiye’ye füze atılsaydı’ ne yapacaklardı diye düşünmeden edemiyor insan…
***
Oysa bugün, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 97’nci doğum gününde Türkiye’nin dünyaya ne söylediği, ‘Türk Ekseni’nin kapsadığı harita’ olacaktı konumuz…
MİT’te gerçekleşen törende hem Cumhurbaşkanı’nın hem Başkan Kalın’ın söylevlerinde çok önemli noktalar vardı. Ancak bu ayrıca ele alınmalı…
Çünkü böyle bir ekseni kaybetmek, sadece diplomatik, askeri, siyasi ilişkilerinizdeki kaymalarla ilgili değildir. Kültürel, sosyolojik, tarihi zeminlerin, ayağınızı bastığınız yerin kayması ile ilgilidir. Bu yüzden,
***
Bu haliyle, evet, Batı’ya daha uzaktır çünkü “doğası” odur. Ne kadar yazsak azdır, “Batı’ya o kadar yakın/yapışıktık’ ki, normal/medenî mesafeye çekildiğinizde ‘uzaklaşmış’ gibi göründü…
***
Bunu da öyle bir kaç gün, ay değil yıllar içinde yazdığımızdan müsterihiz…
Türkiye’nin Deniz Kuvvetleri’ne, donanmasına son dönemde bu kadar abanmasının sebebi de odur. Cumhuriyet’in 100. Yıl törenleri vesilesiyle Boğazlarda geçit töreni yapan 100 savaş gemisi de odur. Deniz kuvvetlerinin bütün dünyada yeniden yükselişinin nedenleriyle de uyumludur. Pasifik krizinin sebebi de, Yemen ve Kızıldeniz de odur, Akdeniz’de ki savaş gemisi yoğunluğu ile “illa Karadeniz’e gireceğiz’ inadı da hep odur…
Sonuç olarak, dünyanın çivisi çıkarken, bölgemiz yanarken, ülkemizin ‘istikrarlı’ halini görsek kâfidir. Doğal ekseniniz, eviniz öyledir, güvende hissedersiniz. Ekseniniz tek çizgidir, güvenlik mimarinizin unsurları da aynı safta durur. Uyum huzura dönüşür…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.