Kırgızistan, Azerbaycan’a bir teklifte bulundu; “Türk devletleri arasında NATO tipi bir güvenlik sistemi oluşturalım”… Türk Devletleri Teşkilatı henüz tazeyken, ‘güvenlik ve istihbarat boyutunun’ da eklenmesi yönünde Ankara’nın da fikirleri olduğunu biliyorum… Ancak öneriyi daha geniş bir ‘arayışın’ yaşandığı küresel ‘boşluk hissine’ oturtmak , anlayışımızı genişletecektir… Bir , Haziran başında Özbekistan Devlet Başkanı Türkiye’deydi. Başarılı ve samimi görüşmeler gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Mirziyoyev
Kırgızistan, Azerbaycan’a bir teklifte bulundu; “Türk devletleri arasında NATO tipi bir güvenlik sistemi oluşturalım”…
Türk Devletleri Teşkilatı henüz tazeyken, ‘güvenlik ve istihbarat boyutunun’ da eklenmesi yönünde Ankara’nın da fikirleri olduğunu biliyorum…
Ancak öneriyi
daha geniş bir ‘arayışın’ yaşandığı küresel ‘boşluk hissine’ oturtmak
, anlayışımızı genişletecektir…
, Haziran başında
Devlet Başkanı Türkiye’deydi. Başarılı ve samimi görüşmeler gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Mirziyoyev Ankara’da Erdoğan’la kucaklaşırken, aynı saatlerde önemli bir Özbek resmi heyeti Çin’le anlaşmalar imzalıyordu…
, Kısa süre sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın
ziyareti gerçekleşti ve bu köşede etüt ettiğimiz üzere ‘sıra dışı’ açıklamalar yaptı…
, Takiben Rusya’ya geçti Sayın Fidan ve Moskova hiyerarşisinde konuyla ilgili-Putin dahil-herkesle görüştü…
, Türkiye bu anlamıyla dünyada ‘unique/benzersiz’dir. Nitekim, İsviçre’de yapılan Ukrayna konferansına da gelecek BRICS zirvesine de katılacak
ülkesidir! Dikkat isteyen; her iki cephenin bu ‘
’ ağzını bile aç(a)mamasıdır…
, eş zamanlı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan da
zirvesine katıldı. Düz baktığınızda, “Cumhurbaşkanı, Batı’nın en krema/tepe masasındayken, Dışişleri Bakanı Pekin’den Moskova’ya, oradan Doğu-Batı’nın muharebe alanı Ukrayna’nın tartışıldığı İsviçre konferansındaydı. Bu zıtlıkların senkronu vardır…
, bu sene böyle; 2024 dünyada seçimler yılı olarak anılacak ki,
seçim sonuçları da küresel savrulma iklimine yeni rüzgârlar taşıyor
. Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Fransa ve İngiltere seçimleriyle ilerlemesi gibi. ABD seçimleri de öyle olacak…
, yine aynı gün hatta saatlerde Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler
’deki NATO karargâhında üye ülkelerden mevkidaşlarıyla toplantıdaydı. Gündeme ilaveten, ABD/NATO’nun Türkiye’yle anlaşamadığı başlıkları ‘izah etmeye’ çalıştı. Avrupa’nın kendi güvenlik çatısını kurma arayışına ilişkin görüşlerini de söyledi. Türkiye bu fikre sıcak bakmıyor. NATO’yu zayıflatacağını düşünüyor. İstisnasını, ‘NATO’yu tamamlayıcı nitelikte olursa katılabiliriz’ şeklinde belirledi…
, Bu noktada hayli “kapsayıcı” ilginç bir teklif Putin’den geldi;
“Avrupa-Atlantik güvenlik sisteminin yeniden oluşturulması gerekiyor. Geleceğin güvenlik mimarisi, NATO üyeleri de dahil isteyen tüm Avrasya ülkelerine açık olmalıdır”
diyerek, ‘Avrasya merkezli’ yeni bir güvenlik sistemi önerdi…
, Böylesi güvenlik çatısı kime karşı olacak? Çünkü güvenlik çatılarının doğası öyledir. Soruya aleni yanıt verilse, “kimseye karşı olması gerekmiyor. Artık dünya eskisi gibi olmayacak. Yeni düzene uyumdur” denilecektir ama.. Mesela Çin buna ne diyecek, nasıl anlayacaktır? BRICS bağlamında anlamı nedir? Altı eşelenmesi gereken bir hibrit tekliftir…
, Rusya’nın kısa süre önce, “Çin’le ittifak halinde değiliz” ve “Ukrayna’da şu şartlarla kesin barış masasına oturabiliriz” açıklamasını da buna ilave etmek gerekir mi, gerekmez mi?
, Ermenistan’ın, zamanın ‘Bağımsız Devletler Topluluğu’nun askeri boyutu olan ‘Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden ayrılacağını duyurması ve bu ihtiyaç için Batı/ABD’ye yaklaşacağı açıklamaları da aynı baptandır…
, Avrupa Birliği’nin bu esnada Ukrayna ve
ile tam üyelik müzakerelerine başlama tarihini açıklamasını da unutmayalım. Kremlin, Ukrayna’nın AB üyeliğine hiç karşı çıkmadı. Muhtemelen Moldova için de yüksek reaksiyon göstermeyecektir. Ancak Kiev ve Kişinev’in Batı kampına kaymalarına Ukrayna’da ilerleme olmazsa zorluk çıkaracağı kestirilebilir. Bunlar da hep arayışlardır…
, gölgede kalsa da yine aynı günler içinde ‘
’ toplandı. Rusya’yı kuşatan Doğu Avrupa ülkelerini bir araya getiren toplantıda da yukarıdaki konular tartıldı…
, Sonuç olarak
hem transatlantik topluluğun hem Avrasya’nın sürekli bir devinim halinde olduğu, stratejik güvenlik/istikrar arayışları için başlarını sokucak ev/yol aradıkları
açıktır…
, gelgelelim, Avrupa Parlamentosu seçimleriyle iyice belirginleşen ‘aşırı sağ/sol’ yükselişin nedenleri üzerine yapılan izah ve okumalar konvansiyoneldir, ikincildir.
Sorun bu partiler değildir; sorun, Avrupa/Amerika merkez siyaseti/partileridir! Üst üste sıraladığımız bu Batı merkezli toplantıların barış/çözüm için ne ürettiğini sorduğunuzda elinizde kalan koca bir hiçtir.
Diğer siyasi partileri yükselten/doğuran bu hiçliktir!
, İsviçre’deki Ukrayna konferansında Çin ve Rusya’nın bulunmaması/dışlanması oturumu baştan sakatladı ama Hindistan, Brezilya, S. Arabistan, G. Afrika, Ermenistan, BAE, Slovakya gibi ülkelerin sonuç bildirisine imza atmayı reddetmesi.. Olmak ya da olmamak meselesi tam budur! Geçtiğimiz Pazar İzvestia tarafından yayınlanan, içinde Türkiye’nin de zikredildiği ‘BRICS’e üye olmak isteyen 28 ülke’ listesi de öyledir…
, Şimdi.. Her biri üzerine saatler boyu medya yayınları, yazıları düzenlediğimiz, G-7 zirvesi, NATO Savunma Bakanları toplantısı, Bükreş Dokuzlusu toplantısı, Avrupa Parlamentosu seçimleri, İsviçre-Ukrayna konferansının ‘değeri’ nedir?
, Hepsinin stratejik çıktılarını toplayın, onla çarpın, Türkiye’de kimsenin lütfedip bir cümle yer açmadığı,
S. Arabistan ile ABD arasında 50 yıldır varolan ve dünya tarihini özel olarak şekillendiren “petro-dolar” anlaşmasının bitmesinin tırnağı olamaz!
Çok önemlidir! Bunu sindirdiğinizde, dünyanın dönüş yönü üzerine yanıtlayamadığınız soru kalmayacaktır…
, artık, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in, “3-4 ay içinde büyük bir çatışma yaşanacak. Kısa süre sonra eminim ki gerçek bir felaket göreceğiz” sözleri ile…
, Dışişleri Bakanı Fidan’ın, “coğrafi olarak bu savaş Ukrayna’nın da ötesine geçebilir” açıklamasını konuşabiliriz…