Zam yapmak, bulaşıcı hastalıktan beter. Bir yerden başladı mı, tutabilirsen tut.
O zam yaptı, şu zam yaptı, biz niye yapmayalım?
Döviz yükseldi, hadi zam yapalım.
İyi ama bizim alışımızda satışımızda dövizle işimiz yok ki.
Olsun. Her bir ürünü tek tek ele alıp kararlaştıralım, sonra sen etiketlerin yenilerini hazırlamaya başlarsın.
Müşteriler tepki gösterirse?
Yok canım ne tepkisi? Kaç fiyat koyarsan koy, millet alıyor. Mecbur, ne yapsınlar?
Herkes öyle değil patron…
O zaman gramajları düşürelim, fiyatlara dokunmayalım.
Biraz şey olmaz mı?
Ney olacak oğlum? Hiçbir şeycik olmaz. İstersen gel, ikisini birden yapalım.
Nasıl?
Hem gramajı azaltalım, hem de fiyatları birazcık yükseltelim.
Kararlısın yani?
Birazcık dedim aslanım. Çok fazla değil.
Kadın boncuk satıyor.
Sıra sıra kutuların içine renk renk, çeşit çeşit boncukları dizmiş.
İrisi var, ufağı var, tırtıklısı var, düzü var.
Müşterilerden biri gelmiş, titizlikle boncuk seçiyor.
Biraz ondan, biraz bundan… Hadi şundan da olsun.
Bu renge hangisi daha çok yakışır diye kutuları dolaşırken, seçtiklerine ilave olarak, diğer kutuların yanında duran birine daha yöneliyor.
O sırada dükkân sahibi kadın sesleniyor:
“Ha, bakın, yalnız, onun fiyatı başka.”
“Başka mı? Nasıl?”
“Onu sekiz liradan satıyoruz.”
“Neden diğerleri gibi altı lira değil?”
“Valla bilmem ki abla… Aslında onu da aynı fiyattan satıyordum. Geçen gün iki abla geldi. Baktılar, aaa dediler, bunu niye ucuza satıyon ki? Bu aslında daha yüksek eder. İşte ondan sonra ben de fiyatını altıdan sekize çıkardım. Bir haftadır böyle yani…”
*
Görüyor musunuz uyanık esnaftaki mantığı?
Kadın kendini akışa o kadar kaptırmış ki, selde yuvarlanan kütük gibi.
Bir iki müşteri sözüyle, durup dururken ürünlerden birine zam yapıyor.
İşin garibi, bir de bunu açık açık anlatıyor.
Hâlbuki bir malın belli bir alış fiyatı vardır, belli bir kâr oranı vardır, satış fiyatı ona göre ortaya çıkar.
Bütün boncukları aynı fiyattan aldığı halde, içlerinden birini keyfî olarak yükseltebiliyor.
*
Böyle bir manzaranın ne ahilik anlayışıyla alakası vardır, ne vahilik anlayışıyla.
Oturup ah vah etmek de işe yaramaz.
Ticareti, kafasının estiği şekle göre yapmak, bir yerden sonra ağız tadını bozar.
Bilenlere selâm olsun, bilmeyenlere de bilmek nasip olsun.
*
Müşteri ne yapmış?
Almaktan vazgeçmiş.
Helal.
Çay ocağında Ozan, zam yapmamak için direniyordu.
Yahu sen niye hâlâ bir liraya çay satıyorsun?
Dayanabileceğim kadar dayanırım abi.
Bak karşıdaki bir buçuk lira yaptı. Öbür taraftaki ikiden satıyor. Parktakine bakarsan, çoktan iki buçuk oldu.
Yapsınlar abi… Ben kazandığım sürece dayanırım. Kazancım üç kuruş da olsa idare ederim.
Sonunda dayanamadı, Ozan da zam yaptı çaya.
Bir liralık çay, 1,25 oldu.
Niye bir buçuk yapmadın diyenlere, birden bire yüzde elli zam insafsızlık olur dedi.
Müşterilerine de utanarak söyledi.
Ben de Ozan’ın CHP’li olduğunu söylemek zorundayım. Bilginiz olsun diye.
Ekonominin yalnızca alışla verişle değil, aynı zamanda ahlâkla da alakası var. Unutmamak gerekir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.