Tilki, koyun postuna bürünse de kuyruğunu saklayamaz

04:0031/03/2018, Cumartesi
G: 31/03/2018, Cumartesi
Mehmet Şeker

Elleri cebinde yürümek, eskiden şöyleydi: Bir kişi, ellerini paltosunun, ceketinin veya pantolonunun cebine sokmuş, yürüyor.Barış Manço’nun dediği gibi…“Hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde… Bir türkü tutturmuşum, duyuyorsun değil mi? Çalacak bir kapım yok, mutluluğa hasretim… Artık sokaklar benim, görüyorsun değil mi?”Yahut Kâzım Alkar’ın tarifiyle, “Elleri cebinde hâli perişan… Bir garip görürsen beni hatırla…”Şimdiyse anlam değişti.Elleri cebinde yürüyen biri dendiği zaman, iki eliyle tuttuğu

Elleri cebinde yürümek, eskiden şöyleydi: Bir kişi, ellerini paltosunun, ceketinin veya pantolonunun cebine sokmuş, yürüyor.

Barış Manço’nun dediği gibi…

“Hava ayaz mı ayaz, ellerim ceplerimde… Bir türkü tutturmuşum, duyuyorsun değil mi? Çalacak bir kapım yok, mutluluğa hasretim… Artık sokaklar benim, görüyorsun değil mi?”



Yahut Kâzım Alkar’ın tarifiyle, “Elleri cebinde hâli perişan… Bir garip görürsen beni hatırla…”

Şimdiyse anlam değişti.

Elleri cebinde yürüyen biri dendiği zaman, iki eliyle tuttuğu cep telefonunda mesaj yazmaya çalışan biri geliyor akla.

Bakışları telefonun minik ekranına kilitlenmiş, ne önündeki çukuru görüyor, ne karşıdan geleni.

Dün önümde elleri cebinde yürüyen iki genç çarpıştı.

Ölen yaralanan yok, hafif hasar.

*

“Anne biz ne zaman tatile çıkacağız?”

“Baba biz ne zaman gelişmiş bir ülke olacağız?”

Çocukların herhangi bir isteğinin son derece imkânsız olduğunu ifade etmek isteyen büyükler, eskiden şöyle söylerdi:

“Kırmızı kar yağdığı zaman.”

Geçen gün Afrika’dan kalkan toz bulutlarından ötürü, Avrupa’ya turuncu kar yağdı.

Tatile çıkmak, yakın zamana kadar birçok aile için, kitaplarda görülen bir şeydi.

Gelişmiş bir ülke olmaksa, geri kalmışlığı veya az gelişmişliği içine sindiremeyenlerin rüyası.

Turuncu kar nasip eden Rabbimiz, bir gün kırmızıyı da gönderir.

*

“Feto’nun Öksüz düşkünlüğü” diye bir başlık çıktı karşımıza.

Örgüt yöneticisinin Adil Öksüz’ü TSK’nın başına düşünüyor olması anlatılıyordu.

Avrupa’ya turuncu kar yağarken, elleri ‘cep’lerde olanlar, örgüt içi gizli haberleşme programındaki kayıtlarından ulaşmış o bilgiye.

Öksüze yetime iyi davranmak gerektiğinden midir?

*

ABD heyeti ülkemizi ziyaret ediyor.

Açık edilen niyetleri, Patriyot füzeleri ile ilgili görüşmek.

Rusya’dan alınan S400 füzelerinden vazgeçmemizi şart koşacakları, yürüyüşlerinden belli.

Bizim fikrimiz?

Ne serden, ne yârden vazgeçeriz.

Ayrıca aklımıza durup dururken Bor’daki pazar falan geliyor.

Bor ile Niğde arası ne kadar çeker ki?

Bir de tilkiyi düşünüyorum, yine durup dururken.

Bazen koyun postuna bürünürmüş, dedikleri doğruysa.

Tilki, koyun postuna bürünebilir ama kuyruğunu saklayamaz.

*

Kemal Beyimizin pek sevdiği arkadaşları vardı hatırlarsınız.

Hani bir süre önce Diyarbakır’da tüneller kazan.

Gördük ki o kıymetli arkadaşları, işi ilerletmişler ve Afrin civarında da epeyce tünel kazmışlar.

Biz tünel kazdığımız zaman, arabalar geçsin, yollar kısalsın diye düşünüyoruz.

Teröristlerin niyeti ise askerlerimize zorluk çıkarmak.

Mehmetçiğe kurşun sıkanların hak ettiği aynı şekilde muameledir elbette.

O hususta hiç tereddüt yok.

Fakat etkisiz hale getirdikten sonra faydalı bir şekilde değerlendirmek de mümkün.

Avrupa’da metro ve yol inşaatında savaş esirleri çalıştırıldı geçtiğimiz asırda.

Biz de tünel kazma tecrübeleri bulunan o teröristleri kulaklarından tutup getirsek ve becerilerini göstermelerini istesek, nasıl olur?

İstanbul Boğazı altından ikinci bir tünel bu şekilde açılsa…

Etrafından dolaşıp gidilen nice dağ var memlekette.

Tüneller açılsa, dümdüz içinden geçsek…

*

Ankara’dan gelecek arkadaşını bekleyen İstanbul’daki bir yakınım, telefonda sordu: “Orada mısınız, burada mı?”

Cevap, her halükârda ‘Buradayız’ olur tabii ki. Gelse de gelmese de.

Biz de bugün “oradan, buradan” çeşitleme yaptık; kabul buyurun. Hafta sonu için, ortaya bir karışık.

#Terör
#FETÖ