Tam işimize bakalım derken

04:0030/06/2018, Cumartesi
G: 30/06/2018, Cumartesi
Mehmet Şeker

Yıllar önce Erdoğan’a bir üniversiteli kız, kikirdeyerek bir soru sormuştu.Soru İngilizce idi.Tercüme ettiler.Diyordu ki, seçilirseniz, dünya liderleriyle hangi lisanda konuşacaksınız?Erdoğan gülümsedi ve kem küm etmeden, net bir cevap verdi:“Türkçe konuşacağım.”Merak ediyorum, o kızcağız nerelerdedir şimdi?*İki sebepten geldi bu meraka değer ayrıntı.BİR: Erdoğan’ın seçildikten sonra ne yaptığını, nasıl konuştuğunu cümle âlem gördü.İKİ: O kızcık gelsin, şimdi aynı soruyu Muharrem İnce’ye sorsun.Seçim

Yıllar önce Erdoğan’a bir üniversiteli kız, kikirdeyerek bir soru sormuştu.

Soru İngilizce idi.

Tercüme ettiler.

Diyordu ki, seçilirseniz, dünya liderleriyle hangi lisanda konuşacaksınız?



Erdoğan gülümsedi ve kem küm etmeden, net bir cevap verdi:

“Türkçe konuşacağım.”

Merak ediyorum, o kızcağız nerelerdedir şimdi?

*

İki sebepten geldi bu meraka değer ayrıntı.

BİR: Erdoğan’ın seçildikten sonra ne yaptığını, nasıl konuştuğunu cümle âlem gördü.

İKİ: O kızcık gelsin, şimdi aynı soruyu Muharrem İnce’ye sorsun.

Seçim geçti, kazanan belli ama olsun.

İnce yarışı bırakmayacağını açıkladı.

Parti içi mücadelede ne yapar bilinmez ama Kemal Bey’in ifadesiyle ‘genç’.

Ayrıca aktif, dinamik, heyecanlı…

*

“Türkiye herkesin Türkiye’si olana kadar mücadelemiz sürecek.

Aynı inançla aynı kararlılıkla bugünden itibaren çalışmaya devam edeceğime söz veriyorum.

50 günlük kampanyada 41 yıldır aşamadığımız yüzde 30 barajını aştık. 500 günlük kampanyada yüzde 50 barajını da aşacağız.”

Bu sözler Muharrem İnce’nin.

Eğer iş seçim kampanyasının süresine bağlıysa, orası kolay.

Bu hesapla 500 değil, beş bin günlük süre olursa, yüzde 50’nin de on katı oy alırsın.

*

Meral Akşener de benzer bir mantık yürütmüştü.

“CHP yüzyıllık parti. AKP yirmi yıllık parti.

Biz ise daha yepyeni bir partiyiz.”

Aldıkları oy, almayı düşündüklerinden çok az olsa da gerekçe hazır.

Eğer Akşener’in dediği gibi alınan oy miktarı, partinin yıllanmışlığı ile ilgili olsaydı, CHP’in hep iktidarda olması gerekirdi.

Kaldı ki AK Parti iktidara geldiğinde bütün partiler içinde en son kurulmuş olanıydı.

*

Bu tür bahane üretme alışkanlığı, siyasetçilerimizde eskiden beri süren bir gelenek.

Fakat sadra şifa değil.

Bir çözüm göstermekten uzak.

Sadece arkasında bulunanları konsolide etme maksatlı.

*

Şu İngilizce soru meselesine dönelim.

Seçimden önce Muharrem İnce’ye de yabancı bir gazeteci İngilizce soru yöneltti.

İnce etrafına bakındı.

“Yok mu bir tercüman?”

Sonra halini Erdoğan’ın durumuna benzetmiş olacak ki güya kendini savunurken sataşma yolunu seçti.

“Van minut İngilizcesiyle burada cevap vermeye çalışmayalım şimdi.”

Önce şunu belirtelim ki savunmayı hep saldırı biçiminde yapmak acizliktir.

Ayrıca “Van minut” demek için İngilizce gerekmez, yürek gerekir.

*

Son not bunlardan daha önemli.

Seçim bitti. Güzel de sonuçlandı. Millet yine basiretini gösterdi.

Tam işimize bakalım derken, ortalığa korsan intibaı veren bir bildiri düştü.

Bazı gazetecilere ölüm tehdidi.

Eğer bizim gibi düşünmeyenleri ortadan kaldıracaksak, başkaları da kendileri gibi düşünmeyen bizi temizlemeye niyetlenir.

Terör örgütlerinin yapamadığını, onların efendilerinin yapmak istediğini biz yapalım ve hadi gelin iç savaş çıkaralım!

Bu mudur?

Git yat kardeşim.

Uyu biraz, dinlen. En iyisi o.

#AK Parti
#Siyaset
#a<