ABD Başkanı Tramp, Suriye’den çekileceklerini açıkladı. Üstelik hiç vakit kaybetmeden, bir an önce askerlerini evlerine döndürmek istediklerini söyledi.Doğrusu, bir gün bile beklemeleri hata.Hiç gelmeseydiler, daha iyiydi.Tramp öyle söyledi ama ABD’nin huyunu suyunu bilenler, bu sözlere itibar etmedi.Askerî yetkililerin yapacakları açıklamayı beklemek gerektiğine dikkat çektiler.Nitekim tam tersi yönde açıklama geldi.İyi polis-kötü polis oyunu gibi.*Şimdi de en erken dedikleri çekilme takviminin,
ABD Başkanı Tramp, Suriye’den çekileceklerini açıkladı. Üstelik hiç vakit kaybetmeden, bir an önce askerlerini evlerine döndürmek istediklerini söyledi.
Doğrusu, bir gün bile beklemeleri hata.
Hiç gelmeseydiler, daha iyiydi.
Tramp öyle söyledi ama ABD’nin huyunu suyunu bilenler, bu sözlere itibar etmedi.
Askerî yetkililerin yapacakları açıklamayı beklemek gerektiğine dikkat çektiler.
Nitekim tam tersi yönde açıklama geldi.
İyi polis-kötü polis oyunu gibi.
*
Şimdi de en erken dedikleri çekilme takviminin, altı aydan önce başlamayacağına işaret ediliyor.
Ortada iyi Amerikalı-kötü Amerikalı taktiği olduğunu sanmayalım.
Sadece kötüsü var.
Her zaman için böyle.
Bu yüzden, onları üç gruba ayırmak mümkün:
1. Kötü Amerikalı
2. Daha kötü Amerikalı
3. En kötü Amerikalı
*
Bize silah satmak isteyip de karardan cayanlar, kötü Amerikalıya örnek.
Bize satmadıkları silahları terör örgütlerine bedava dağıtanlar, daha kötü Amerikalı.
Kendi silahlarımızı üretmek için kolları sıvadığımızda ve başarılı olduğumuzda, bizi engellemeye çalışanlar ise en kötüleri.
Bu şekilde gruplandırdığımızda, kesin çizgilerle ayrıldıklarını düşünmek hata olur.
Gruplar arasında geçiş mümkün.
Bir kişi, sabah birindeyken, akşam diğerine mensup olduğunu gösterebilir.
Veya ertesi gün.
*
İnsansız Hava Aracı ile ilgili problem yaşandığında sıkıntıya düşeceğimizi zannettiler.
Burada bir parantez açıp, ABD ile İsrail arasında fark olmadığını hatırlatalım.
Türkiye bütün engellemelere rağmen, İHA üretmekte gecikmedi.
Silahlısını bile üretmeyi başardık.
Engelleme deyince, ayağa çelme takmaktan ibaret olmadığı malûm.
ASELSAN mühendislerine düzenlenen saldırılar, genç mühendislerimizin cinayete kurban gitmesi, tehditler, şantajlar, komplolar…
Her yolu denediler, yine de istedikleri şekilde engelleyemediler.
*
Bizim aslanlar, şimdi deniz içinde gidecek bir araç üretme hazırlığında.
O da insansız ve silahlı.
Silahlı, insansız deniz aracı; kısaca SİDA.
Vantuz benzeri.
Gerektiğinde takip yapacak, gerektiğinde düşman gemisine yapışıp patlatacak.
İyi fikir de insanın kafasına takılıyor…
Henüz hazırlık aşamasındayken, duyurmak sakıncalı değil mi?
Tam bittikten sonra açıklansa, “İşte size sürpriiiz” diyerek tanıtımı yapılsa, daha mantıklı olmaz mı?
İster istemez bir endişe doğuyor…
Yine engellemeye kalkışmasınlar…
O projede çalışan vatansever mühendislerimizin başına olmadık işler gelmesin…
Müttefik görünümlü düşmanlarımız, fikri çalmaya veya taklit etmeye yeltenmesinler…
Akla gelmedik oyunlarla karşılaşmayalım vs diye.
Anladığımız kadarıyla SİDA’ların üretimi bir iki yıl alacak…
Çok mu komplocu düşündük?
Aslında takdir edersiniz ki savunma sanayii konusunda kafa yoranlar, bizden daha derin düşünürler.
Ne türlü tedbir almak gerekiyorsa, alırlar.
Bizimki, endişeyi dile getirmekten ibaret.
*
Yukarıda bahsettiğimiz Amerikalı tasnifine bakarak, “Koca ülkede hiç mi iyi insan yok? İnsafsızca bir tespit olmuş” derseniz, yönetici kadrodan bahsettiğimizi hatırlatmak isterim.
Halkın içinde pek çok iyi insan olabilir. ABD’nin uzak diyarlarda savaşlara girişmesine sıcak bakmayan, darbeler planlamasına karşı olan kişiler var/dır elbette.
#SİDA
#Yerli Silah
