Sen misin Türkiye aleyhine konuşan!

04:0028/04/2020, Salı
G: 28/04/2020, Salı
Mehmet Şeker

Tam da “al gözüm seyreyle” denecek bir görüntü…Libya’da darbeci Hafter destekçisi biri, kürsüye çıkmış, şiir okuyor.Okusun, şiir okumak güzeldir; ama o şiir, pek de masum sayılmaz.İçinde Türkiye aleyhine yazılmış mısralar var.Sıra o kısma geldiği anda, “sen misin Türkiye aleyhine konuşan” nidasını duymuş gibi, daha “Türkiyya” derken, yere yığılıyor.Etraftakiler koşup yakalamaya çalışsa da, adam yere düşerken, kameranın kadrajından çıkıyor.*Sonrasında ne olduğunu bilmiyoruz.Ya bayıldı, biraz sonra

Tam da “al gözüm seyreyle” denecek bir görüntü…

Libya’da darbeci Hafter destekçisi biri, kürsüye çıkmış, şiir okuyor.

Okusun, şiir okumak güzeldir; ama o şiir, pek de masum sayılmaz.

İçinde Türkiye aleyhine yazılmış mısralar var.

Sıra o kısma geldiği anda, “sen misin Türkiye aleyhine konuşan” nidasını duymuş gibi, daha “Türkiyya” derken, yere yığılıyor.

Etraftakiler koşup yakalamaya çalışsa da, adam yere düşerken, kameranın kadrajından çıkıyor.

*

Sonrasında ne olduğunu bilmiyoruz.

Ya bayıldı, biraz sonra limon koklatıp, kolonya sürüp ayılttılar, ya da hastaneye götürüldü ve sonunda da morga kaldırıldı.

Belki de kalp krizi geçirdi.

Müthiş zamanlama.

Artık, her nasıl sonuçlandıysa, Türkiye aleyhine şiir okumanın, ileri geri konuşmanın hayır getirmeyeceğini görmüş olduk.

“İlahi adalet” yorumları yapıldı.

*

Gerçekten de bizim için gülümseten bir görüntü.

Yere yığılan birine gülünür mü?

Çok… Hem de o kadar çok ki… Etrafa bakın, düşen birine rastladığınızda, ayağı kaldırım taşına da takılmış olsa, yanı başında veya civarında bulunanların, onun hâline güldüğünü görürsünüz.

Hatta bazıları kendi düşmesine bile güler.

Nedense düşmenin, insanlara komik gelen bir yanı vardır.

*

Bu tabloya bakarak, Türkiye aleyhine konuşan daha pek çok kişinin başına bir şey gelmediğine şaşmak mı lâzım?

Mesela kim diye sorsak, bir sayfayı dolduracak isim çıkar.

Avrupa ve Amerika’da aleyhimize konuşmayan pek az.

Özellikle Nisan ayının son haftası yaklaşırken…

*

Kim Kardeşyan mesela.

24 Nisan vesilesiyle, Türkiye aleyhine bir takım lâflar etmiş. Mesaj mı yazmış ne…

Tez zamanda yere düşmesini, bayılmasını beklerken, bambaşka bir yerden, başka bir Kim’le ilgili haber geldi.

Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un öldü dediler.

*

Yahu adam Türkiye aleyhine şiir okumadı. Mesaj da yazmadı.

Durup dururken niye ölsün?

Fakat dünyanın dört bir yanındaki basın, bu haberi gayet iddialı şekilde verdi.

(Belki de bizim aleyhimize bir düşünceyi geçirdi aklından, belli mi olur?)

İngiliz medyası, hafif bir kalp krizi geçirdiğinden bahsediyor.

Japon medyası, “bitkisel hayatta” diyor…

Çin’de televizyonlar, “hayatını kaybettiğini” söylüyor.

ABD medyası ise “babasının da kalp krizi geçirip öldüğünü” hatırlatarak, Kim’in yerine kız kardeşinin geçeceğini duruyor.

Kız kardeşi bizde pek tanınmadığı için “O da kim” diyebilirsiniz.

Haklı çıkarsınız nitekim… Orada ‘Kim’lik önemli.

Onun adı da “Kim Yo Jong”.

Kuzey Kore halkı, “Kim derdi ki seninle bir gün ayrılacağız” diyerek, giden Kim için yas tutarken, bir yandan da yeni gelen için kutlamalarda bulunacak demektir.

*

Haber doğruysa, Kim’in yerine kimin geçeceği bizi ilgilendirmez.

Kral ölür, yaşasın yeni kral…

Malûm, hangi yönetim şekli olursa olsun, iktidar koltuğunu dolduracak biri her zaman bulunur.

Kör topal, genç yaşlı, kadın erkek, illa ki biri çıkar, oraya oturur.

Demirel’in sıkça tekrar ettiği sözü hatırlamanın vaktidir.

İktidar her ülkede vardır; önemli olan muhalefet var mı yok mu, ona bakmak lâzım.

Aşağı yukarı bu mealde sözleri her fırsatta hatırlatırdı Demirel.

Çok da doğru olduğu için, her seferinde takdirle karşılardık.

#Türkiye
#İngiltere
#Haber
#Medya