Öyle de olmasa idi, böyle de olacağı yoğidi

04:0021/08/2018, Salı
G: 21/08/2018, Salı
Mehmet Şeker

Merhum Korkut Özal, bakanlığı döneminde Amerika’ya gitmese… Orada bir lokantada yemek yemese…Kendisine yemeği 25-30 yaşlarında karayağız, bıyıklı, gözlüklü bir garson getirmese…O garsona “Burada ne arıyorsun?” diye sormasa…O genç de “Boğaziçi elektronik mühendisliği mezunuyum. Burada filan üniversitede asistan-profesörüm. Param yaşamama yetmiyor. Boş zamanlarımda garsonluk yapıyorum” demese…Bu zeki gence bakan Bakan Özal, “Adın ne senin evlâdım?” diye sormasa…O da “Adnan Kahveci efendim” demese…Bakan

Merhum Korkut Özal, bakanlığı döneminde Amerika’ya gitmese… Orada bir lokantada yemek yemese…


Kendisine yemeği 25-30 yaşlarında karayağız, bıyıklı, gözlüklü bir garson getirmese…

O garsona “Burada ne arıyorsun?” diye sormasa…

O genç de “Boğaziçi elektronik mühendisliği mezunuyum. Burada filan üniversitede asistan-profesörüm. Param yaşamama yetmiyor. Boş zamanlarımda garsonluk yapıyorum” demese…

Bu zeki gence bakan Bakan Özal, “Adın ne senin evlâdım?” diye sormasa…

O da “Adnan Kahveci efendim” demese…

Bakan bey o gencin telefonunu, adresini alıp, o dönem Sabancı Holding’te yönetici (ceo) olan ağabeyi merhum Turgut Özal’a bildirmese…

Bugün kimse, Türk siyaset sahnesinde Adnan Kahveci diye birini tanımayacaktı muhtemelen.

*

80’lerde Sakarya’da Belediye Başkan Vekili olan Nahit Pehlivanoğlu, Fahri Tuna’ya anlatmıştır.

Başkan, bizzat şahit olduğu olayı şöyle nakleder:

Zamanın Maliye Bakanı Adnan Kahveci şehri ziyaret edecektir.

Haber gönderir: “Beni il sınırında karşılamasınlar. Kendim gelirim.”

Valiliği 10.00’da ziyaret edecektir.

Vilayet Koruma Amiri İsmet Başkomiser, avlu girişindeki görevli polisi bilgilendirir.

*

Polis arkadaş da o gün saat 09.45’ten itibaren vilayet avlusuna hiçbir aracı sokmaz.

Zira az sonra, önde ve arkada koruma araçları olmak üzere, kırmızı plakalı siyah bir araba ile bir bakan gelecektir.

Hep öyledir çünkü.

Titizdir, bir tek bile sorun çıksın istemez polis memuru.

Dikkatle yolu gözler.

Saat 10.00’a birkaç dakika kala, bir jip belirir kapıda.

Memur fırlar önüne, jipin şoförüne azarlarcasına bağırır:

“Çek arabanı buradan hemşerim. Bir iki dakikaya Maliye Bakanı gelecek. Kapatma yolu. Haydi çabuk!”

O araçtan, koyu yeşil montlu, krem gömlekli, kıravatsız, kırk yaşlarında, gözlüklü, karayağız bir adam iner ve polise seslenerek valilik kapısına doğru yürür:

“Tamam, kızma, geldik işte.”

O sade giyimli, gösterişsiz, karşılamasız, yalnız başına valilik merdivenlerini adımlayan garip adam, Maliye Bakanı Adnan Kahveci’den başkası değildir. Ruhu şâd olsun...

*

Bakırköy’de devlete ait bir misafirhanenin kapısı, yeni günün ilk dakikalarında tıklanır.

İçeride, banko arkasındaki görevli, isteksizce yerinden kalkar, ağır adımlarla yürüyüp kapıyı açar.

Bakar ki karşısında Bakan Adnan Kahveci.

İlk anda tanıyıp da kapıyı derhal açamadığı için mahcuptur.

Bakan, boş oda olup olmadığını sorar.

Görevli telaşa kapılır. Hemen birilerine haber vermek gerektiğini düşünmektedir.

Bakan Kahveci, rahat olmasını söyler.

Niyeti, sadece birkaç saat dinlendikten sonra, sabah erkenden gitmektir.

Öyle de yapar.

Bunu da aziz şehidimiz Mustafa Cambaz, bekçiden dinlemiştir.

“Koskoca bakan, gece vakti tek başına çıktı geldi de, kimseyi rahatsız etmeyin dedi, gitti odaya yattı. Sabah anlattım, kimse inanmadı. Rüya görmüşsün sen uyuduğun koltukta dediler.”

*

Ne zaman biri merhum Kahveci’den söz açsa, benim aklıma Mustafa Cambaz gelir.

Alaka, misafirhane bekçisinden duyduklarını anlatmasından öte olsa gerek.

İyi insanların birbirini hatırlatması diye bakabiliriz.

*

Van’ın güzel ilçesi Bahçesaray’ın Belediye Başkanı Naci Orhan Ankara’ya gelmiştir.

Meclis koridorlarında dolaşırken Bakan Adnan Kahveci ile karşılaşır.

Ayaküstü sohbet ederler. Başkan, kıymetli Bakanı ilçesine davet eder.

Bakan Kahveci geleceğini söyler.

Gerçi Başkan karşılaştığı herkesi davet etmektedir ve içlerinden gelen pek yoktur.

Belki de çoğu Kırım’daki Bahçesaray’a gitmektedir.

Başkan “Sayın Bakanım, herkesi davet ediyorum, hiç kimse gelmiyor. Bizim orası tam mahrumiyet bölgesi. Zaten yollar yılın yarısında kapalı…”

Kahveci gülerek cevap verir:

“Bekle… Ben gelirim.”

*

Birkaç hafta sonra Kahveci, Bahçesaray’a jipiyle tek başına gelir.

Ayrılırken de o jipi Bahçesaray Belediyesi’ne hediye eder.

Bendeniz Bahçesaray’da o jipi görmüş, bu hikâyeyi merhum Kahveci’nin vefatından sonra Başkan Naci Bey’den dinlemiştim.

Adnan Kahveci’yi kurban seçerek aramızdan alanlar, bu satırları okursa, ne düşünür kim bilir?

Bayram mübarek ola.

#Korkut Özal