İyi oynayan kazansın, çok kibar bir ifade. Fazla iddialı olmayan maçlar öncesi söylenen bir söz.Bir oyuncunun yahut teknik yönetmenin ağzından bunu duyduğumuzda, anlarız ki kazansak da kaybetsek de pek fark etmeyecek demek istiyor.İyi hazırlandık, çok çalıştık. Ama biliyoruz ki iki takımın güçleri birbirine yakın. Galibiyet için oynayacağız fakat yenemesek de hatta yenilsek de netice pek değişmeyecek. Bu maçı kesin alacağımızı söylemek zor. Nitekim top yuvarlak…*Aşağı yukarı durum böyle özetlenebilir.Evet,
İyi oynayan kazansın, çok kibar bir ifade. Fazla iddialı olmayan maçlar öncesi söylenen bir söz.
Bir oyuncunun yahut teknik yönetmenin ağzından bunu duyduğumuzda, anlarız ki kazansak da kaybetsek de pek fark etmeyecek demek istiyor.
İyi hazırlandık, çok çalıştık. Ama biliyoruz ki iki takımın güçleri birbirine yakın. Galibiyet için oynayacağız fakat yenemesek de hatta yenilsek de netice pek değişmeyecek. Bu maçı kesin alacağımızı söylemek zor. Nitekim top yuvarlak…
*
Aşağı yukarı durum böyle özetlenebilir.
Evet, top yuvarlaktır ama sandık köşeli.
Hele seçim sandığı…
Sanki normal sandıklardan daha fazla köşeye sahip.
*
Son seçim öncesi, hangi partinin ne kadar oy alacağı, -öncekiler gibi- aşağı yukarı belliydi.
Kamuoyu araştırmalarında isabet oranı yüksek.
Elde edilen sonuçların ilan edilmesinde sıkıntı yaşanmasa, birileri gerçeği söylersem beni linç ederler diye düşünmese, neredeyse tamı tamına çıkacak.
Dolayısıyla her parti, sandığa gitmeden yerini biliyor artık.
Hiç sürpriz yaşanmıyor.
*
İyi Parti de alacağı oyu biliyordu.
Fakat sanki sürpriz olmuş gibi davranmak, siyasetin cilvesinden olsa gerek.
İktidara geleceklerdi de hiç ummadıkları bir sonuçla mı karşılaştılar?
Hayır.
O halde bu olağanüstü kurultay nereden çıktı?
Şuradan çıktı:
Memur gibi davranmaktan.
Görevlendirilmiş durumdaysan, görüp göreceğin, ite kaka bu kadar olur.
*
Meral Hanım kurultay kararı aldığını, aday olmayacağını ilan etti.
Acaba gerçekten öyle mi olacak?
Partidekilerin imza toplayarak Akşener’i aday göstermeyi düşündükleri ne anlama geliyor?
A. Biz seni çok seviyoruz, bırakamazsın. (Beraber yürüdük biz bu patikada.)
B. Bu görevi senden başka layıkıyla yürütecek kimse yok. (Aslında ben varım ama kıymetimi bilmiyorlar.)
C. Bırakırsan, parti dört-beş parçaya bölünür. (Çıkacak adaylar birbirine girer.)
D. Bırak denmeden bırakılmaz. (Emir yüksek yerden gelmeli.)
E. Hepsi
*
Hâlbuki iktidar son günlerini yaşıyordu.
Bakanlık sayısını düşürmeleri, bir takım projeler açıklamaları falan önemsiz hususlardı.
Halkın bize büyük teveccühü vardı.
Bizim teheccüdümüz vardı.
Millet artık bu iktidardan bıkmıştı.
Vatandaşlar bize bakarak, büyük ümitler besliyordu, besliyorduk.
Güzel günler, güneşli günler yakındı.
Neredeyse hepsi, özellikle Koray Bey böyle söylüyordu.
Ee, noldu?
Sandıklar açıldı, kel göründü.
Yahu şu sandıkları da küre şeklinde mi yapmalı? Köşelerden kurtarmak için. Hani bir ümit…
*
Daha TİKA’yı kapatacaktık.
MİT, endemik hale getirilecekti. Sadece yurt içinde faaliyet gösterecekti. Yurt dışı faaliyetlerin tamamına nokta koyulacak, çalışmalar kesinlikle durdurulacaktı.
Bütün yatırımların defterini dürecektik.
Havalimanıymış, Kanal İstanbul’muş hepsini rafa kaldıracaktık.
THY için bir şey düşünmüş müydük arkadaşlar? Onu da çökertecek miydik?
Yahu belki karpuz bile keserdik be!
Gerçekten, kıymetli genel başkanımız bırakacak mı şimdi? Yok canım, olmaz öyle şey!
Bu yollar, bu çıkmaz, kaderim mi? İnanmam olamaz inanmam. (Ajda Pekkan söylüyor.)
#Türkiye
#TİKA
#MİT
