Hayat devam ediyor, diyorlar, öyle olsa gerek. Canından çok sevdiğin anneni, babanı, eşini, evlâdını toprağa veriyorsun… Kırk yıla yaklaşan bir arkadaşlık kabirde son buluyor… Sonra karnın acıkıyor, uykun geliyor, eline tutuşturulan çayı yudumluyorsun.
İnsan acılara karşı nasıl da dayanıklı.
Her türlüsüne.
Aksi halde çöker gideriz.
Tabii, gittiği yerin güzel olduğuna inanmak, en can alıcı nokta.
Coşkulu bir bahar yükseliyordu Selman’ı defnettiğimiz yerde; ağaçlar çılgınca çiçeğe durmuşlar.
*
Selman Cahit’in tek şiir kitabı Kelebek Düğünleri çıktığı günlerde, İsmail Bezirci, Dergibi için görüş isteyince, birkaç cümle ile şöyle bahsetmiştim:
Ömrünü şiire adamış bir adam Selman Cahit. Siz onu dergilerden ve şâyet görmüşseniz "Ayışığına Mektuplar” adlı kitabından tanırsınız. Bense o güzel şairi yakından tanımanın mutluluğunu hep duymuşumdur. Evine ekmek götürmeyi unutur, fakat mısra götürmeyi unutmaz Selman Cahit. Kimliksiz, şemsiyesiz dolaşmayı göze alabilir ama şiirsiz dolaşmaya tahammülü yoktur.
‘Marifet iltifata tâbidir’ sözüne inat, eserini ortaya koymak için, iltifata ihtiyaç duymayacak kadar kendinden emin, bütün şiir coğrafyasına hâkim olacak derecede birikim sahibi ve bir an önce kitap çıkarma hevesinde olan genç şâirlerdeki heyecanı yenmiş birisidir.
*
O şiir kitabı basıldığında, kırkına yaklaşmıştı şair.
Hep daha güzelini yazmak için titizlenirdi.
Lise ve üniversite yıllarında Ankara’daydı. Hukuk, Edebiyat (Dil Tarih) ve Fen Fakültesi Kimya bölümünde okudu. Hiçbirini tamamlamadı. Onun hedefi aşkı yazmak oldu hep.
Doğru bildiklerini her ne pahasına olursa olsun büyük bir kararlılıkla savundu.
İnandıklarından taviz verdiği görülmemiştir.
Şiirlerinde klasik tarzın rüzgârı hissedilir.
Mısra ile haysiyet arasında bağ kuranlardan.
Son gününe kadar kalemiyle yaşadı.
“Gidiyorum” deyip helallik istedikten sonra, son sözleri Kelime-i Şehâdet oldu.
*
“İlân-ı Aşk” isimli şiiri ile sözü tamam edelim:
Nedir kâbusa benzer bu gördüğümüz, düş mü?
Aşk mıdır bu Allah’ım, aşkta kin görülmüş mü?
Söndü yıldızlarla bir, bütün ümitler bugün
Gözlerimiz ufukta bir ışık bekler bugün
Sevdâ ateşlerinde yıkanırken rûhumuz
Gökyüzünün altında neden böyle mahzûnuz
Gökyüzünün altında neden böyle çâresiz
Ve neden duyulmuyor artık sessizliğimiz?
Duâlar boş dönüyor, yalvarmalar nâfile
Ümide yol vermedi adaklarımız bile
Başucumuzda hüzün bağırır, âvâz âvâz
Böyle aşk, böyle sevdâ, böyle saâdet olmaz!
Kandırmaz artık bizi, ne bulutlar, ne ufuk
Şunun şuracığında iki gönülsüz kulduk
Unutulduk Allah’ım depremler arasında
Bir çâre yarattın mı gökle yer arasında?
Duydun mu bir kez olsun, kulunun duyduğunu
Senin kadar sevmemenin huzursuzluğunu?
Sen büyüksün, sen ulu, sen hâkim-i mutlaksın
Mührünü gönlümüze ne zaman vuracaksın
Ne zaman ızdırabın başımızı saracak
Susamışlığımızı aşkın doyurur ancak.
Bizi sev, bizi öldür, bizi tutsaklığa al
Bizi cehenneminin kör kuyularına sal
Ateşinle dökülsün günahlarımız, bir bir
Aşkını üstümüze öyle öfkeyle çevir
Bizi dertsiz, tasasız ve kedersiz bırakma
Senden uzak ve sevdâdan habersiz bırakma!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.