CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve son seçimdeki cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, eşleriyle beraber yemekte buluşuyorlar.
Konuşulacak mevzular zorluyor görüşmeye.
Yoksa birbirlerine hasret çekiyor değiller.
Ertesi gün, İnce “Ben açık bir insanım. Gizli ajandam yok” diyerek konuşulanları açıklayınca, tepki görüyor.
Aile yemeğinde konuşulanların, arada kalması gerektiği savunuluyor. (Orası yeşil yol mu?)
*
Her şeyden önce, bu bir aile yemeği değil.
Ortada iki taraftan da çekiştirilen “genel başkanlık” gibi bir dava varken…
Ülkenin en eski ve kırk yıldır iktidar yüzü görmeyen ana muhalefet partisinden söz ederken, tepe yönetimi için rekabet halinde olan iki kişinin buluşması, herkesi ilgilendirir.
Yalnızca CHP’lileri değil, herkesi.
Hayatında hiç o partiye oy vermemiş, oy verme ihtimali bile olmayan, rahmetli babam gelip genel başkan olsa bile oy vermeyeceğim bir partinin başına gelecek kişi, beni bile ilgilendirir.
O halde yapılan eleştiri yersizdir.
Nezaketsizlik falan değildir.
Adam sanki yemekte neler yediklerini söylemiş!
*
Aile yemeği şöyle olur…
Ahmet Bey, eşi Fatma Hanım ile beraber, dünürleri Yavuz Bey ile eşi Müzeyyen Hanım’ı misafir ederler.
Oturur yemek yerler.
Çocuklardan, torunlardan konuşurlar.
Ev taksitleri, arabanın lastikleri, dükkân kirası, havaların nasıl gittiği ve biraz da siyaset üzerine sohbet ederler.
Konuştuklarının arada kalması normaldir.
Birinin çıkıp ertesi günü “Biz akşam şunları konuştuk” demesi abes karşılanabilir.
*
Ama CHP kafasında şöyle bir anlayış var…
Bir yanda gerçekler, öbür yanda kamuoyuna açıklanacak olanlar.
Bu ikisi farklı olmalı.
Her şey öyle ‘dümdük’ açıklanmaz; şeffaflık, laftadır.
Bazı hususlar özellikle gizli kalır. Kalmak zorundadır.
Mesela seçim akşamı partinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçime giren Muharrem İnce, durumu değerlendirmesini isteyen canlı yayında terleyen gazeteciye “Adam kazandı” diye mesaj yazar…
Fakat bu sözü açıklandığı zaman, veryansın eder.
Nasıl açıklarmış!
Niye açıklarmış!
Anlaşılmış ki gazeteciden dost olmazmış.
*
Kendi aralarında istedikleri gibi konuşacaklar, kimi zaman ölçüsüzce davranacaklar, ancak sıra toplum önüne çıkmak ve bazı konuları açıklamaya gelince, perdeleyecekler.
Asla aynı serbestlik, aynı açıklık içinde olmayacaklar.
Çünkü o halktır, anlamaz.
Her şeyi de bilmesi gerekmez.
Biz ne kadarını bilsin istersek, o kadarıyla yetinecekler.
Çünkü biz herhangi bir parti değiliz.
Cumhuriyeti kuran, yüz yıllık partiyiz; elitiz, melitiz.
*
Kendi aralarında sırlar çoktur fakat o kafaya göre ne hikmetse devlet sırrını açıklamak serbesttir.
Bütün dünyada devlet sırrını açıklamak ağır suç iken, bazen sorgusuz sualsiz ceza kesilirken, bizde bu suçu işleyenlerin mahkemeye verilmesine karşı çıkılır.
O kişiler kahramanlaştırılır.
Utanmasalar heykelini dikmeye kalkarlar.
*
Kılıçdaroğlu ve İnce görüşmesinin haberlere yansıması da tuhaftı.
Bir yerde şuna rastladık: Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’na üç teklifte bulundu.
Kurultayı toplamak, İnce’nin genel başkanlığına razı olmak ve ‘Onursal Başkan’lığı kabul etmek.
Bir defa bu üç teklif değil. Üç maddeli bir teklif.
Üstelik dördüncüsü de var…
Meclis’te grup başkanlığını üstlenmek. Vekil olmayan İnce’yi TBMM’de temsil etmek.
Demek ki neymiş? Üç teklif değil, dört maddeli bir teklif imiş.
Tabii Kemal Bey hemen cevabı vermedi. Ertesi gün partide toplantı yapıp sonucu parti sözcüsüne açıklattı: Kurultay murultay yok. Haydi geçmiş olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.