Kralın tacı yoktu

04:0027/11/2018, Salı
G: 27/11/2018, Salı
Mehmet Şeker

Bir varmış, bir yokmuş. Ülkenin birinde bir kral varmış. Küçüklüğünden beri güçlü ve kuvvetli bir yapıdaymış. Kafasına taktığı ne varsa sahip olmak için bazen gücünü, bazen de kuvvetini kullanırmış.Bak şimdi. Nasıl oluyor bu? Güç ile kuvvet aynı anlama gelmiyor mu?Öyledir ama bazen yolları ayrılır.Neyse, biz anlatmaya devam edelim.Çocukluğunda da gençlik döneminde de istediğini almak için ne gerekiyorsa yapar, asla kararından caymazmış.Babası da ona öyle tavsiyede bulunurmuş.İstediğini al. Mücadeleden

Bir varmış, bir yokmuş. Ülkenin birinde bir kral varmış. Küçüklüğünden beri güçlü ve kuvvetli bir yapıdaymış. Kafasına taktığı ne varsa sahip olmak için bazen gücünü, bazen de kuvvetini kullanırmış.



Bak şimdi. Nasıl oluyor bu? Güç ile kuvvet aynı anlama gelmiyor mu?

Öyledir ama bazen yolları ayrılır.

Neyse, biz anlatmaya devam edelim.

Çocukluğunda da gençlik döneminde de istediğini almak için ne gerekiyorsa yapar, asla kararından caymazmış.

Babası da ona öyle tavsiyede bulunurmuş.

İstediğini al. Mücadeleden vazgeçme. Gerekirse kır, al.

Böyle böyle sonunda o da kral olmuş.

Kral olunca o muradına eriyor, diğerleri de kerevete çıkıp oturuyor sanılmasın.

Asıl iş ondan sonra başlar.

Gece uykusu bilmez, gündüz tahtına bile oturamaz.

O kadar çok iş vardır ki…

Koskoca ülke. İşi biter mi?

Herkes onun iki dudağına bakıyor. Her şey ondan bekleniyor.

Seveni var, sevmeyeni var.

Dışarıda bir krallar kulübü olsa da bütün ülkelerin kralları bir araya gelse, o an kavga çıkar.

Hiçbiri diğerini sevmez. Hepsi birbirinin zayıf düşmesini ister.

İçeride farklı mı sanki?

Kendi vatandaşları arasında da sevmeyenleri var.

O yüzden, her an tacını tahtını kaybedebilir.

Bu düşünce hiç aklından gitmiyormuş.

Ne yapmalı, ne etmeli?

Eğer günün birinde tahttan düşersem, ne yaparım?

Bir başka ülkeye gidip de “Ben eski bir kralım, sizin ülkenizde iş bulabilir miyim? Bundan sonra sizin kralınız olsam, razı gelir misiniz?” diye sorulur mu hiç?

Gazetelere ilan versem, “Eski kral, kendine yeni bir ülkede iş arıyor. Küçük bir ülkenin krallığı da olabilir” falan… Gerçeğe sığmayacak kadar aptalca düşünceler bunlar.

Adamı öldürmezler bile.

Deli diye hücreye tıkarlar da kimse yüzüne bakmaz.

En iyisi bir meslek sahibi olmalıyım diye aklından geçirmiş.

İyi de etmiş.

Ne olabilir, ne olabilir? Bir zamanlar Abdülhamit diye biri varmış, marangozluk yaparmış. Çok da iyi bir marangozmuş. Bir yarışmada ikinci gelmiş galiba o yüzden İkinci Abdülhamit diyorlarmış. Ben de onun gibi mi yapsam? Yok, iyi bir fikir değil. Taklit ettiğimi zannederler. Hem ağaçlarla, tahtalarla iyi anlaşmak gerekir. Elimi kolumu keserim. Almaktan ve yönetmekten başka hoşlandığım ne var benim?

Düşünmüş, düşünmüş… Yetmemiş biraz daha düşünmüş.

Hep yükseklerde olmayı severim. Öyle sıradan işlerle uğraşamam. O halde pilotluk iyi fikir. Havalarda uçar, herkese yukarıdan bakmaya devam ederim. Hem biraz merakım da var.

Gitmiş öğrenmiş uçak kullanmayı.

Kral Aleksandır dedikleri bu adam, Hollanda kralıymış.

Tek başına uçak kullanmak yetmemiş de günün birinde yolcu uçaklarına merak salmış.

Ara sıra kendi ülkesine ait havayolu uçaklarında ikinci pilot olarak görev yapmaktaymış.

Pek çok ülke bilmezmiş bile gelen uçağın içindeki pilotlardan birinin kral olduğunu.

Böyle böyle 22 yıl geçmiş. Sadece o işi yapıyor olsaydı, emekliliğine az kalmış derdik.

Önceki gün İstanbul’a geldi.

Uçaktan inmedi.

Gümrük pasaport işleri yapılmadı.

Protokol kurallarından hangisinin uygulanacağını kendi dâhil hiç kimse bilmez çünkü.

Kral muamelesi mi yapılacak, pilot muamelesi mi?

Kralların pilotu değil, pilotların kralı değil.

İkisi bir arada ama bu kahveye benzemez; o konuda bir kalıp düşünülmemiş.

O yüzden uçaktan inmedi ve yeni yolcularını alıp ülkesine döndü.

Bizim nasıl haberimiz oldu?

Fotoğraflarını gördük.

Başında tacı yoktu.

Lakin tam çıplak da değildi.

Pilot kıyafeti giymişti.

#Kral Aleksandır
#Kral