Çocuk on beş yaşında. Lise öğrencisi. Akranları gibi bilgisayar, cep telefonu, tablet meraklısı değil desem, kimmiş o diye hayrete düşecek, isim adres soracaksınız muhtemelen.
Hayır, maalesef o da diğerleri gibi.
O cihazlara fena hâlde düşkün.
Dünyası sanal, takımı Arsenal, hayatı dijital.
Günün büyük kısmını ekran karşısında geçiriyor.
En çok da bilgisayar başında.
Seyyar haldeyken cep telefonu, ailesiyle bir aradayken ise tablet elinden düşmüyor.
Anne babası, hâliyle bu durumdan uzun zamandır şikâyetçi.
*
Keşke gündüz sokağa çıkıp oynasa, makul şekilde derslerine çalışsa, bilgisayar karşısında geçirdiği vakit de bu kadar fazla olmasa…
Büyüklerin arzusu bu yönde ama gel de anlat.
Bilgisayar işini abarttık.
Kendi elimizle hem de.
Daha bir iki yaşındaki çocuklar bile cep telefonuyla oynamaya meraklı.
Elinden alınca da susturulmayacak şekilde ağlamaya başlıyorlar.
*
Bilgisayarın bu kadar fazla oyun için kullanılacağını hesaba katmadık.
Bilgilerini sayarlar, her sayışta artırırlar, vatana millete faydalı olurlar zannıyla memleketin her köşesi bilgisayarlarla donatıldı.
Zararlı ve yaşlarının üzerinde olan içeriklere erişimleri de ayrı mesele.
Anne babaların bir kısmı bu konuda bilgi sahibi değil.
Nasıl kısıtlanacağını bilmeyen büyüklerin, her biri bilgisayar kurdu olmuş çocuklarla başa çıkması düşünülemez.
Tarih kitabı arasına Teksas Tommiks koymaya da benzemiyor.
*
Eskiden çocuklar saat on dedi mi, çoktan yatmış olurdu.
Şimdi geç vakitlere kadar bilgisayar ekranı karşısında duruyor, mahkûm edilmiş, bağlanmış, ayağına pranga takılmış gibi yerinden hiç kıpırdamıyor çoğu.
Oturduğu yerde kök salmış birinin karikatürü artık eskidi. Bir anlam ifade etmiyor.
Çok uzun zaman hareketsiz kaldığı, kendini oyuna kaptırıp kıpırdamadığı için ölen gençlerin haberlerini gördük.
Bilgisayar başından kalkmadığı için oğlunu bıçaklayıp öldüren babaların haberlerini, içimiz kan ağlayarak takip ettik.
Müptelâsı olduğu bir oyuna kapılarak kendi canına kıyan gençler, seri katilin eline düşmüş gibi bir manzara arz etmiyor mu?
*
Nedir bu?
Geleceğimiz yer burası mıydı?
Böyle mi olmalıydı?
Geleceğimiz yer burası değildi ve orayı çoktan geçtik.
Şimdi inmek istesek, hareket hâlindeyken biraz zor.
O hâlde zor kullanarak vesaiti durdurmaya bakalım.
*
Başta sözünü ettiğim o çocuk, odasına kapanmış…
Annesiyle babası öbür taraftan tıkır tıkır klavye seslerini işittikçe sinirleniyorlar.
Küçük kız ile mesaj gönderiyorlar.
Kız odaya girince, içeride bir takım konuşmalar olduğunu duymuş olan delikanlı, kardeşine ne dediklerini soruyor.
- Babam dedi ki… Eee…
- Ne dedi?
- “Yatsın zıbarsın” dedi.
- Annem?
- “Yatsın ama zıbarmasın” dedi.
- Dedem de bir şey söyledi galiba.
- Evet, söyledi. O da “Yatsı namazını kılmadan yatmasın” dedi.
- Peki, sen ne diyorsun bakalım ufaklık?
- Onların böyle söylemeleri yadsınamaz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.