Biri şöyle söylüyor: “Ben oyumu filanca partiye vereceğim ama biliyorum ki şu parti kazanacak.”
Bu anlaşılabilir bir durum.
Kazanma şansı zayıf olan küçük partilerin de taraftarı var, o da onlardan biri.
Yıllar boyunca yüzde bir civarında oy alan partilerin sayısı az da değil hani.
Bazen açıklama yaparlar.
“Oylarımızda büyük patlama bekliyoruz.”
“Gümbür gümbür geliyoruz.”
“Bu defa iktidar bizim.”
“Kazanacağız.”
*
Hayalle gerçek karışmıştır. Taraftarlara gaz vermenin ölçüsü kaçmıştır. Başka partilerden oy devşirme niyeti vardır. Tarafsızları etkileyip yanına çekmek için taktik uygulanmıştır vs.
Anlaşılır ve hoş görülür.
Oylarda büyük patlama nasıl olur?
Diyelim aldıkları oy oranı yüzde yüz artış göstermiş ve yüzde bir’den ikiye çıkmıştır.
Allah bereket versin. Oylarını en fazla artıran parti olmuştur böylece.
Peki ya iktidara gelmek? O sonraki seçime.
*
O tür yaklaşımlara daha önce rastladık, bundan sonra da göreceğiz muhakkak.
Ne var ki gönlünden geçenle, oy verdiği parti farklı olanların durumu epey karmaşık bir hâl arz eder.
Sanılır ki hiç kimse, “Ben oyumu filanca partiye vereceğim fakat istiyorum ki öteki parti kazansın” demez.
İnsan oy verdiği partinin kazanmasını ister.
En azından öyle ümit eder.
Biz öyle zannederiz.
Fakat ne gariptir, böylesi de varmış.
Eniştemin dayısının kayınbiraderi, bir asker arkadaşıyla karşılaşmış da onun komşusu böyle düşünmekteymiş.
*
Peki neden?
Şimdi efendim şöyle imiş açıklama: “Bizim aşiret hep o partiye oy verir. Atadan dededen öyle gördük. Başka partiye oy vermeyiz, veremeyiz. Ancak gönlümden geçen filanca partinin kazanmasıdır. İyi hizmet edeceklerini biliyorum da… Olmuyor.”
“Güzel kardeşim, sandık başına gittiğinde, elinde mühür, önünde pusula, gönlünde yer alan partinin yeri ise o pusulanın üstünde. Kim tutar seni? Mühür kimdeyse Süleyman odur. Kim adam gibi hizmet edecekse, ona oy vermeli.”
Demek gerekse ve söylemeye niyetlensek, nereden bulacağız?
Eniştemi bulsam, dayısını bulamam.
Onu bulsam, kayınbiraderine ulaşamam.
Onu da yakaladık diyelim, asker arkadaşı kim bilir nerede.
Tekrar karşılaşmalarını nasıl sağlarım?
Kaldı ki o da değil, onun komşusuymuş böyle söyleyen.
Uzun hikâye.
Eh, oy da nasip işi. Alan için de, veren için de.
*
Geçenlerde bir arkadaşla nezaket çerçevesinde tartıştık.
Ben diyorum şu aday kazanacak, o diyor kesinlikle kazanamayacak, tam aksine öteki kazanacak.
“Öyleyse çayına bahse girelim” dedim.
“Çay ne ki” dedi, “ırmak olsun.”
Çok sevdiğim, değerli bir arkadaşımızdır.
Fazla zarara sokmak istemediğimden bir bardak çaydan bahsetmiştim. En fazla beş-on bardak olsun.
O konuyu aldı, ırmağa kadar getirdi.
Madem öyle, işi büyütelim.
İstanbul Boğazı, bütün nehirlerden daha büyük, daha muhteşem.
Irmak da az gelir, Boğaz olsun.
Yani İstanbul.
Diyorum ki şayet o aday kazanmazsa, ben bu şehri terk ederim. (Diğer aday zaten buna zorlar insanı.)
Aynı şartı kabul ederse, bu akşama kadar vakit var.
Yalnızca ona yönelik değil bu teklif. İddialı olan ve sözünde duracak herkese açık.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.