Geçen akşam geç vakit kendimle bir toplantı yaptım. Oradan çıkan kararı bildirmek isterim. Karar şu: Ekranların en kaliteli programı, Meksika Sınırı.Kitaplar, dergiler konuşuluyor, yazarlardan ve hatıralardan bahsediliyor.Samimiyetle yürüyen sohbet sırasında, okunacak ne çok kitap olduğunu görüyoruz.Bu haftaki yayında Ahmet Kekeç, rahmetli babasının bir sözünü hatırlattı.Sebebini bilmediği bir sıkıntı içinde olan, bunalımlı görünen kişilere, “Bir abdest al geçer” dermiş.Artık öyle söyleyecek adamların
Geçen akşam geç vakit kendimle bir toplantı yaptım. Oradan çıkan kararı bildirmek isterim. Karar şu: Ekranların en kaliteli programı, Meksika Sınırı.
Kitaplar, dergiler konuşuluyor, yazarlardan ve hatıralardan bahsediliyor.
Samimiyetle yürüyen sohbet sırasında, okunacak ne çok kitap olduğunu görüyoruz.
Bu haftaki yayında Ahmet Kekeç, rahmetli babasının bir sözünü hatırlattı.
Sebebini bilmediği bir sıkıntı içinde olan, bunalımlı görünen kişilere, “Bir abdest al geçer” dermiş.
Artık öyle söyleyecek adamların azaldığına işaret eden birine itiraz mümkün mü?
* * *
Geçen hafta bir seçim yaptık. Hem de ne seçim!
Sanki ülke ilk defa seçim gördü.
Bugüne kadar kaç seçim yaşadıysak, hepsinde son derece sıradan olan hadiseler, bu defa gürültüyle karşılandı.
Görmemişin seçimi olmuş, çekmiş mazbatasını koparmış.
* * *
Yahu az bekle kardeşim, oylar sayılsın.
Olmaz, mazbatamı verin.
Bak itirazlar var.
Bekleyemem. Mazbatamı isterim.
Yahu sonuç belli olsun, kazandıysan kimse kapmaz, merak etme.
Ben anlamam, benim oyum önde, verin benim mazbatamı.
Belki haklısın ama kanun diyor ki itiraz olunca oylar sayılır.
Sayan saysın, bu işler beklemeye gelmez. Benim bir an önce o koltuğa oturmam lâzım.
Çocuk gibi davranma birader, bak hile yapıldığına dair belgeler var. Oylar çalınmış.
Ne sen bana hırsız mı demek istedin?
Yahu ne hırsızı? Bu memlekette hırsızlık yapan herkese hırsız denmez ki. Maddi hata olmuş işte.
Çok uzadı ama. Günlerdir sayım yapılıyor. Daha fazla bekleyemem. Sabrım kalmadı. Gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan gelsin, sürece bizzat katkıda bulunsun.
Ne yapsın istiyorsun?
Elimden tutsun, havaya kaldırsın.
* * *
Durum budur… Eline hesap makinesi alıp kameraların karşısına geçiyor arkadaş, saydırıyor.
Üçü beşi toplayıp çıkarıyor, ben kazandım işte gördünüz açıklaması yapıyor.
Seçime giren aday, bizim bildiğimiz bir defa çıkar konuşur, yapacağı açıklamayı yapar, yerine oturur, sonucu bekler.
Bizimki en kahraman.
Üstelik keskin sirkenin akıbetinden haberi yok.
Bu kadar fazla tepinme, hayra alâmet değil.
En azından vatandaşın zihninde şüpheler oluşturuyor.
Yahu aylarca, haftalarca beklemişsin, üç beş gün daha bekle.
Olmaz, acelem var.
* * *
Ömer Çelik ne güzel söyledi.
“Kameraların karşısına elinde hesap makinesiyle çıkacağına, anayasa ile çıksaydı, daha iyi olurdu.”
Ne yazıyor o anayasada? Seçim yapılır, itiraz olunca oylar tekrar sayılır.
Elemanın kanunları görecek hâli yok. Bir telâş, bir panik, bir acele…
Bugüne kadar seçimle ilgili kaç defa konuştu?
1, 2, 3, değil, belki 123 defa. Virgüle tahammülü yok belli ki.
Sadece seçim gecesi 11 defa ekranlarda “Verin benim mazbatamı” diye kükredi.
* * *
CHP Genel Başkanı Kemal Bey de açıklama yaptı dün.
“Bizim oyların sayılmasına hiçbir zaman itirazımız olmadı” dedi.
Sahi mi?
Her saat başı kameraları çağırıp mazbata istemek ne demek?
Anıtkabir defterine usule ve edebe aykırı şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yazmak ne demek?
Aksi halde diyerek, bazen üstü kapalı bazen de açık açık sokağa işaret etmek, bir takım örgütlerden bahsetmek ne demek?
Mazbata verilsin, ondan sonra çok istiyorsanız oyları sayabilirsiniz mi demek istiyor?
Kekeç’in babası bu halleri görseydi, “Sen git bir gusül abdesti al” derdi.
#Ahmet Kekeç
#Seçim
#Ömer Çelik
