Bu virüs salgını hepimize bir şeyler öğretti.
En başta el yıkama konusu elbette.
Arada tek tük anlama zorluğu çekenler bulunsa da çoğunluk, şu iki aydan beri, ellerini yıkarken daha dikkatli.
Ellerini suya gösterip çekmek yok artık.
Güzelce sabunlayacaksın, en az yirmi saniye yıkamaya çalışacaksın.
Yirmiye kadar saymakla yirmi saniye geçmiş olmuyor, onu da bilmek gerek.
“Bir korona virüs, iki korona virüs, üç korona virüs” diye sayılırsa ancak denk gelir.
*
Evvelce yeterince dikkat edilmezdi.
Bu konuyu salgın öncesinde de önemseyenler, aşırı titiz bulunurdu. Hatta pimpirikli ilan edilirdi.
Şimdi saygı duyuluyor ve onlar da “Nasılmış, gördünüz işte, haklıymışım değil mi?” şeklinde kuruluyorlar.
Otobüste, trende, bütün umuma açık yerlerde, oraya buraya temas eden ellerimizin çok fena kirlendiğini artık biliyoruz.
Hiç toplu taşıt kullanmayanların bile, gün boyu paraya pula dokunmaktan ötürü, ellerinin mikrop nakliye aracına döndüğünü hep beraber öğrendik.
*
Salgın başladığından bu yana, doktorlar, hemşireler ve bütün sağlık uzmanları, sırayla nasıl el yıkanır sorusuna ayrıntılı şekilde cevap verdiler.
Hiç üşenmediler, yılmadılar, sabırla gösterdiler.
Ancak, el temizliğine dikkat etmekle iş bitmiyor.
Maske kullanmak da şart.
Bazı yerlerde maskesiz sokağa çıkılmadığını hatırlatalım.
Gözle görünmediğini bildiğimiz mikroplar, yalnızca elden bulaşmıyor.
Bunu da kavramış bulunuyoruz.
*
Bu kadar mı?
Değil tabii.
Doktorlar, profesörler bu kadarın yeterli olmadığını izah ediyor.
İngiliz lordu ve kraliçesi gibi ellerimize eldiven taksak, sık sık yıkasak ve maske kullansak bile, tam anlamıyla korunmuş olamayız.
İnsanın en hassas yerleri, ağzı, burnu ve gözleri.
Farkında olmadan virüs taşıyan birinin yakınında durduysak, maske bizi mikropların bin tanesinden korumuş olsa da bir iki tanesini engelleyemese, şifayı kaptık demektir.
Bu sebeple, mümkün olduğunca titiz davranmak zorundayız.
Ağız, burun ve yüzümüzü sıkça yıkamak gerekiyor.
Hangi sıklıkla diye sorduğumuzda, “yaklaşık olarak üçer saat arayla” diye cevap veriyorlar.
*
Yaklaşık üçer saat arayla ne demek?
24 saatin sekiz saatini uykuda geçirsek.
Geriye 16 saat kalıyor.
Bu da ne demek?
Günde tam olarak beş defa elimizi, yüzümüzü, ağzımızı, burnumuzu yıkamak demek.
Bazıları için her günkü rutin davranış şekli iken, bazılarına da sadece “bir yerden tanıdık” gelebilir bu şekildeki tavsiyeler.
*
Elleri yıkarken, bilekleri de dâhil etmeyi ve mümkünse dirseklere kadar güzelce yıkamayı tavsiye edenler var.
Kıymetli doktorlarımız bu konuda son derece ısrarlı.
Şaka değil, ölümcül bir virüse karşı tedbir almaktan bahsediyoruz.
Tam anlamıyla hayat memat meselesi.
“Geriye bir tek ayaklar kaldı…”
“Ayaklarını da yıkarsan, çok iyi olur tabii.”
“E doktor, sen bana tamı tamına abdest almayı tavsiye ediyorsun.”
“Aşağı yukarı öyle sayılır.”
“Oldu olacak, bir de namaz kıl deseydin.”
“Artık orasını da sen düşün. Hazır abdest almışken… Gayrimüslim değilsin ya… Kılıverirsin, ne olacak? Sonunda bir de dua edersin, bütün dünyanın bu beladan kurtulması için. Fena mı?”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.