Dingabak tayfası

04:0011/09/2018, Salı
G: 11/09/2018, Salı
Mehmet Şeker

Tepetaklak olması gerekirken, Türkiye ekonomisi hâlâ büyüme gösteriyor.İkinci çeyrek büyüme oranı yüzde 5.2 olarak açıklandı.Bir yandan terör örgütleriyle kıyasıya mücadele…Bir yandan ekonomik saldırılara karşı kararlı bir direniş…Sınır ötesinde taşan ve dosta düşmana parmak ısırtan operasyonlar tam gaz devam ederken, elde edilen bu sonuç, pek çoğu için şaşırtıcı.Dingabak takımı bu tablo karşısında parmak ısırmakla kalmaz, elini de ısırır.Bizim niyetimiz, kolunu da ısırtmak.Az kaldı.*O tayfa, çok

Tepetaklak olması gerekirken, Türkiye ekonomisi hâlâ büyüme gösteriyor.

İkinci çeyrek büyüme oranı yüzde 5.2 olarak açıklandı.

Bir yandan terör örgütleriyle kıyasıya mücadele…

Bir yandan ekonomik saldırılara karşı kararlı bir direniş…



Sınır ötesinde taşan ve dosta düşmana parmak ısırtan operasyonlar tam gaz devam ederken, elde edilen bu sonuç, pek çoğu için şaşırtıcı.

Dingabak takımı bu tablo karşısında parmak ısırmakla kalmaz, elini de ısırır.

Bizim niyetimiz, kolunu da ısırtmak.

Az kaldı.

*

O tayfa, çok tekrarlanan konulara karşı daima tahammülsüzdür.

Mesela, Rusya’nın sıcak denizlere inme arzusu, ilkokuldan beri duydukları için o konudan bıkmışlardır.

Boğaz’dan geçen Rus gemileri turistik maksatlı sanki.

Akdeniz’de dolaşan muharip gemiler de balıkçı teknesi…

Yalnız Ruslar değil, Akdeniz’de bütün büyük ülkeler uzun zamandır savaş gemileri bulunduruyor.

*

Aynı şekilde “Dış güçler” sözü, onları çileden çıkarmaya yeter.

Milyon defa duymuşlardır çünkü.

Artık kim dış güçlerden bahsetse, kusacakları gelir.

“Ne dış gücü kardeşim? Sen kendine bak…”

Öyle ya, dışta güç müç yoktur.

Herkes birbirine güller, karanfiller uzatmaktadır.

Ortalık zeytin dalından geçilmemektedir.

Son elli yılda sadece ABD, yaptığı müdahalelerle birçok ülkede 70’den fazla darbe yaptırmış, yönetim değiştirmiştir; kimin umurunda?

Hem zaten onlar demokrasi götürüyorlar.

Ne var bunda?

*

Aç parantez…

Düzenlenen suikast sayısını ise, inanın CIA’da bile tam olarak bilecek biri çıkmaz.

Kapatabiliriz.

*

Büyük marketlerin birinde adamın biri “Beter olun… Beter olun…” diye kendi kendine hiddetle konuşarak dolaşıyor.

Elinde bir takım kırtasiye malzemeleri var.

Anlaşılan o ki, aldığı defterlerin, kalemlerin fiyatını yüksek bulmuş.

“Siz buna müstahaksınız…” diye höykürüyor.

Etrafta bulunanlar tuhaf tuhaf bakıyorlar adama.

(Adam deyişim, söz timsali.)

Yakınından geçmek üzere olanlar kavis çiziyor.

Birine çarpsam da dövsem diye bakındığı anlaşılıyor.

*

Bir başka market…

Yanlarında çocuklarıyla alışverişe çıkmış aileler var.

Bir kadın sinirli sinirli söyleniyor.

“Öff… Şu öğretmen de bir liste vermedi ki, ne alacağımızı bilelim…”

Yanında kocası ve kızı.

Kadın öyle söyleyince, adam şaşırtıcı bir cevap veriyor.

“Okula gitmediniz ki…”

*

Kadının öflemesi desibel kazanıyor: “Öfff…”

Fakat adam -bu hakikaten adam- alışkın o tafralara.

Sonraki cümlesi, aynı noktaya yapılan ikinci top atışı gibi.

“Daha okul başlamadı. Öğretmen ne listesi versin?”

*

O tayfayı nerede görsek tanırız.

İsmet Özel’in dediği gibi, virgül yapmak için noktaya ihtiyaç duyarız.

Daha da sinir etmek için, o ailenin yanına yaklaşıp, kadına “Dış güçler…” diyesi geliyor insanın.

Sonra da “Rusya’nın sıcak denizlere inme arzusu” ve “Büyüme 5.2” deyip uzaklaşmak lazım ama…

#Türkiye
#Eğitim