Dakika bir, gol bir

04:008/05/2018, Salı
G: 8/05/2018, Salı
Mehmet Şeker

Evlilik çağındaki delikanlıya, evleneceği kişide aradığı vasıfları sormuşlar.Parmaklarıyla göstererek saymaya başlamış:Bir: Güzel olacak…İki: Ahlâklı ve edepli olacak…Üç: Kültürlü olacak…Dört: Varlıklı olacak…Karşısındaki kişi, Rabia işareti gibi elini gösteren delikanlıya hayretle bakıp bir soru daha sormuş:“Peki, bu dördü birbiriyle anlaşabilecek mi sanıyorsun?”*Kemal Bey, geçen haftaya kadar partisinin cumhurbaşkanı adayında bulunacak nitelikleri bu şekilde sayıyordu:Ekonomiden anlayacak…Bir

Evlilik çağındaki delikanlıya, evleneceği kişide aradığı vasıfları sormuşlar.

Parmaklarıyla göstererek saymaya başlamış:

Bir: Güzel olacak…

İki: Ahlâklı ve edepli olacak…



Üç: Kültürlü olacak…

Dört: Varlıklı olacak…

Karşısındaki kişi, Rabia işareti gibi elini gösteren delikanlıya hayretle bakıp bir soru daha sormuş:

“Peki, bu dördü birbiriyle anlaşabilecek mi sanıyorsun?”

*

Kemal Bey, geçen haftaya kadar partisinin cumhurbaşkanı adayında bulunacak nitelikleri bu şekilde sayıyordu:

Ekonomiden anlayacak…

Bir başarı hikâyesine sahip olacak…

Polemiğe girmeyecek, işini yapacak…

*

Hiç kimse, delikanlının karşısındaki kişi gibi “Peki” ile başlayan bir soru yöneltmedi.

Hep birlikte bekledik.

Günü geldi, Kemal Bey adayını açıkladı.

“Sayın Muharrem İnce, gel bakalım buraya…”

Baktık, Kemal Bey de baktı, koca salonda bulunan herkes baktı…

Muharrem İnce koşa koşa gitti oraya.

Uçarcasına çıktığı kürsüde mikrofonu sahiplendi ve daha ilk cümlede kendini yalanladı.

Üç ay önce söylediklerinin tam zıddına konuştu.

“Sayın Genel Başkanım, hep söylediniz…” diye başladığı ve “Ben de hep size katıldım…” şeklinde devam eden sözleri, ona inanıp güvenen ve samimi bularak destekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı.

Yazık… Bir koltuk için mi böyle 180 derecelik çark?

*

“Koltuk da koltuk ama… Ülkenin en tepesi.”

İşte bu, ilkesizliğin daniskası.

Koltuğun mertebesi düşük olunca ilkeler geçerli, yüksek olunca ise ilkeler göz ardı edilebilir mi?

Bu mudur?

Eğer öyleyse, her şeyin bir fiyatı vardır, sadece bedelin miktarına bakmak gerekir diye düşünenler haklı çıkar.

Eğer onlar haklı çıkarsa, parayı bastıran her şeyi satın alabilir.

Sahip olan da satabilir.

Öyle mi?

*

Adaylık açıklandığı anda, “dakika bir, gol bir” oldu.

Hatta dakika bir olmadan gol geldi lâkin kendi kalesine.

Ne diyordu bizim Gel bakalım Muharrem?

“Genel başkan, cumhurbaşkanlığı seçiminin doğal adayıdır. Kaçamaz. Eğer aday olmuyorsan, niye oturuyorsun o koltukta?”

Ne kadar doğru konuşuyor diyerek, biz de uzaktan uzağa memnuniyet duyuyorduk.

Partilerin hedefi iktidara gelmek, onun yolu da seçim kazanmaktır çünkü.

Seçim kazanmak içinse, aday olup yarışa girmek gerekir.

Yarıştan kaçan, iktidara nasıl gelsin?

Şayet bir genel başkan yarıştan kaçıyorsa, her türlü eleştiriyi hak eder.

*

Muharrem Bey, acaba “Genel başkan aday olmuyorsa, aday olan kişi genel başkan olur” diye mi düşündü?

Seçimde birinci çıkmayacağı belli olduğu halde koşarak uçarak gitmesinin arka planında, parti liderliğine giden basamaklar olarak görmek yatıyor herhalde.

Seçime kadar bir buçuk ay zaman var.

Bu süre içinde, Muharrem Bey bakalım daha nasıl bir sahne performansı gösterecek…

Bizim alışkın olduğumuz yöntem, her konuşmada bir pot kırmak.

Kemal Bey sebebiyle böyle bir beklenti.

Parti tabanı pot kırmadan düzgünce konuşan birini orada tutmaz gibi bir anlayış yerleşmiş sanki.

Hâlbuki bu bir fırsat sayılır…

Belki potsuz daha şık duracak, daha çok oy alacak.

Denemeye değmez mi? Elbette değer fakat bunu başaracak kim?

GEÇMİŞ OLSUN

Ankara Mamak’ta sel felaketi yaşandı. Araçlar sürüklendi, iş yerlerini su bastı. Zarar ziyan devlet tarafından karşılanacak. Allah devletimize milletimize zeval vermesin.

Yalnız, bir soru sormak gerekir.

Sel basan mahallenin adı neydi?

“Boğaziçi Mahallesi…”

Başka sorum yok sayın yargıç.

#Seçim
#Muharrem İnce
#CHP