Çanakkale içinde Aynalı Çarşı olmasaydı da bizim dedeler yine düşmana karşı koyacaklardı.
Çanakkale üstünü duman bürümeseydi de fırkalar komut aldıkları anda yürüyecekti.
Testiler dolu olmasa da, analar babalar cepheye gönderdikleri kınalı kuzuların ardından gözyaşı dökecek, şehit olduğunu düşünerek mektubu keseceklerdi.
Yedi düvel üstümüze gelecek, fidan gibi gencecik yiğitler, kurşunların üzerine atılacaklardı yine de.
Orada can vereceklerini bile bile.
Az önce siperden fırlayıp düşman üstüne yürüyen arkadaşlarının şehit olduklarını göre göre.
Onlar da sırayla tereddütsüz koşacaklardı.
Senin deden, benim dedem, orada vurulacaktı.
Başka yolu yoktu.
*
Yarası ağır diye, az sonra şehadet şerbetini içecek diye, ölmeden mezara koyacaklardı onları da.
Bütün güçleriyle savaşacaktı Çanakkale’de yiğitler.
Dönmeyi düşünmeyeceklerdi.
Kimi nişanlı, kimi evli…
Geride kalanları Allah’a emanet edeceklerdi.
Çocuklarını, yavuklularını, eşlerini, yaşlı analarını, babalarını…
Savunulması gereken bir vatan vardı.
Bütün güçleriyle savunacaklardı.
*
İngilizi, Fransızı, Anzakı, Manzakı hepsi birden çullanacak, fakat bizimkiler “Vatan sevgisi imandandır” diye haykıracaklardı.
“Ölürsek şehit, kalırsak gazi” diyerek ileri atılacaklardı.
İman dolu göğsüyle çarpışırken, “Gençliğim eyvah” demeye bile fırsat olmayacaktı.
Dereler kızıl akacaktı.
*
Gülleler, kurşunlar üstlerine yağarken, onlar güllerle karşılanacakları yerin hayalini kuracaklardı.
Ahmetler, Mehmetler toprağa düşecek; Aliler, Veliler sırasını bekleyecekti.
Hasanlar, Hüseyinler hemen onların yanı başında.
Kimileri on altı, kimileri on beş yaşında.
*
Gökte hilal ve yıldız…
Yerde hilal ve yıldız…
«
Ağaçlar hayran kalacaktı onların cesaretine.
O yiğitlerin nasıl çarpıştıklarını göreceklerdi ve hayranlıkla seyredeceklerdi.
Köklerinden kurtulup da aralarına karışmak, onlara destek olmak isteyeceklerdi.
Yamaçlar can teslim eden yiğitlere bağrını açacaktı.
Onları kucaklayacak, sarıp sarmalayacak, oraya geldikleri için, kendilerine emanet edildikleri için iftihar edecek, şeref duyacaklardı.
*
Evet, yamaçlar da şeref duyar.
Evet, ağaçlar da alkış tutar.
Dallarını birbirine vururlar, yapraklarını hışırdatırlar.
“Var olun yiğitler…” diye haykırır, “Allah sizden razı olsun” diye dua ederler.
Başka türlü olmaz.
Vatan böyle savunulur.
Vatanı böyle savunanlara hayranlık duyulur. Gıpta edilir.
Vatanın taşı da toprağı da katılır savunmaya; ağacı, börtü böceği de.
Çünkü vatan bir bütündür.
*
Rahmetli Muzaffer Sarısözen Kastamonu’ya gitmeseydi…
İhsan Ozanoğlu’ndan “Çanakkale Türküsü”nü derleyip notaya almasaydı da biz bu türküyü bir şekilde duyacaktık büyük ihtimal.
Zira o unutulacak, ihmal edilecek bir türkü değil. Kulaktan kulağa yayılacaktı yine.
Koca ninelerden duyacaktık, şehit olamayıp gazi olarak cepheden yaralı dönen dedelerden duyacaktık.
*
Çanakkale’de destan yazanlar, bütün dünyaya parmak ısırtanlar, bizim de onlar gibi vatanımızı yiğitçe savunmamız gerektiğini fısıldıyor. Duymuyor musunuz?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.